• DOLAR 32.538
  • EURO 34.764
  • ALTIN 2485.203
  • ...
SON DAKİKA
Salman-ı Farisi gibi aradı, Ashab-ı Kehf gibi hidayete erdi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yunus CAN / İTALYA

Adı İbrahim Hasan. İtalyalı Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. ‘Her çocuk muhakkak İslam fıtratı üzerine doğar. Ama anne ve babası onu kendi dinleri üzerine çevirirler’ hadisine binaen anne-babasının dini üzerine yetişiyor ve yaşıyordu. Çocukluk sonrası gençlik yıllarında kendini boşlukta hissediyor ve yaşadığı hayatın bir anlamı olmadığını düşünüyordu. Bu yüzden bunalımlı bir hayatın içinde sürekli bir arayış içinde buldu kendini. Budizm, Hıristiyanlık gibi birçok dini araştırdı ancak bir türlü aradığı huzuru bulamıyordu. Ta ki bir gün kendisi gibi İtalyan ama Müslüman olmuş biriyle tanışana dek… Kendi deyimiyle Salman-ı Farisi gibi iz aramış ve Ashab-ı Kehf gibi hidayete ermişti. İbrahim Hasan, kendisini hidayete erdirdiği için Allah’a sonsuz şükür ediyor. Kitap çevirmenliği de yapan İtalyan araştırmacı İbrahim Hasan, İmam Humeyni’nin bir kitabını Fransızcadan İtalyancaya çevirmiş.

İtalyalı İbrahim Hasan, kendisini hidayete götüren hayat hikâyesini İtalya’da bulunan arkadaşımız Yunus Can’a anlattı. Sözü daha fazla uzatmadan gelin İtalyalı Müslümanı dinleyelim:

BUDİZM, HIRİSTİYANLIK GİBİ DİNLER TATMİN EDİCİ GELMİYORDU

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Adım İbrahim Hasan. 16 Ekim 1952 yılında İtalya’nın Trieste kentinde doğdum.18 yaşıma kadar annem ve babamda ne gördüysem onu yaptım. Okul ve boş yaşantı, yani hiç bir şey... 18 yaşıma girdiğimde ise tam bir bunalım içindeydim. Ruhum sıkılıyordu, bomboş ruhum sanki bir şeyler arıyor gibiydi. 1974’te ise okumaya ve araştırmaya ağırlık verdim. O kadar kitap okuyordum ki araştırmamın yanı sıra kitap tercüme etmeye başladım. Okuduğum kitapların çoğu dinler üzereydi. Farklı farklı dinleri araştırmaya koyulmuştum. Araştırdığım dinler arasında Budizm, Hıristiyanlık ve diğer dinler vardı. Ama hiçbiri bana tatmin edici gelmiyordu. Neyi aradığımı bende tam olarak bilmiyordum. Ama bir şeyler aradığım kesindi.

BİR IŞIK ARIYORDUM

Peki nasıl Müslüman oldunuz, aradığınızı nerde ve kimle buldunuz?

Bütün dinleri bir arada göz önünde bulundurarak, yavaş yavaş yol alıp çok derin bir şekilde düşünerek, araştırarak inanmak gibi bir şey önce. Tabi ki bu çok zor bir iştir Müslüman olmayan ve İslam’ı tanımayan biri için. Ve çok zaman alan bir işti benim için. Adeta Salman Farisi gibi iz, bir ışık arıyordum. Kiliseye gidip aradığını bulamamak gibi. Salman Farisi de bir ışık arıyordu ama bulamıyordu. Tüm aramalardan sonra ümidini yitirirken Hz. Ali ile tanıştı ve ona arkadaş oldu. Arkadaş, dost olduktan sonra İslam’ı keşfetti. Ashab-ı Kehf’in hidayete ermeleri gibi. Onlar da bir ışık arıyorlardı ve Allah nasip etti. Ben de bir gün Roberto diye bir İtalyan ile tanıştım. Kendisi Müslüman olmuştu.

Ama Müslümanlığını gizliyordu. Hatta ismini de değiştirmişti. Daha sonraları öğrendim. Onu her gördüğümde içkiden uzak duruyor hal ve hareketlerinde bize pek benzemiyordu. Bu durum dikkatimi çekiyordu. Böylece ona yanaştım ve tanıştık.

VE İSLAM’I SEÇTİM

Bir gün benim bir arayış içinde olduğumu görünce bana İslam’ı anlattı. Daha sonra İmam Humeyni’den bahsetti. Onun için asrın tanınmayan İslam âlimi dedi. Böyle başladı Roberto ile tanışmam ve onun bana anlattıklarından sonra İslam’ı seçtim, hidayete erdim.

Arkadaşım Roberto’da ismini değiştirmişti. İsmini Salman Farisi olarak koymuştu. O da tıpkı Müslüman olmadan önce iz arıyormuş ve Allah ona da nasip etmiş hidayete ermeyi.

Arkadaşım Salman şakacı biriydi. Ona ismini sorduklarında kendisini ‘Salmanı Triesti’ olarak tanıtıyordu.

Yıl 1992 idi ve Müslüman olmuştum. Daha sonraları Salman’ı göremedim ve nerde olduğunu bilmiyorum. Bana İmam Humeyni’den bahsettiği için derhal İmam Humeyni’nin hayatını ve kitaplarını okumaya başladım.

 

Peki, Müslüman olduktan sonra aileniz ve çevreniz bundan haberdar oldular mı? Tepkileri ne oldu?

Müslüman olduğumda annem ve babam hayatta değillerdi. Yani hidayete erdiğimi göremediler. Evli olmadığım için de bir şey diyemem. Ama Müslüman kimliğimi hep gizledim, aleni açığa vurmadım. Yakın ilgi duyduğum bazı arkadaşlarıma İslam’ı anlatıyordum. Belki bu benim için daha hayırlıydı, bilemiyorum. Müslüman kimliğim gizli kaldığı için tepkiler boşta kalıyordu.

Şu anda nasıl ne işle meşgulsünüz?

Özellikle tercüme işleri ile uğraşıyorum. Daha çok İmam Humeyni’ni ve Murtaza Mutahhari’nin kitaplarını İtalyancaya çevirmek için. Bir de Müslüman olmuş birkaç arkadaşımızla beraber “Tarsis Mescidi” diye bir yer açtık ve bu arkadaşlarla ibadetlerimizi burada yapıyoruz.

 Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendiniz mi?

Arapça bilmiyorum, İtalyanca Meal okuyorum. Ama namaz kıldığım için namaz surelerini okumayı biliyorum.

 Peki, Müslüman olduğunuzda ilk olarak neler düşündünüz?

İnsan bir dini seçtiğinde çok zor bir seçenektir. Hıristiyanlık dininden İslam’a girmek rahat değil. İnsanların düşünceleri farklıdır. İslam ve İman arasında ince bir fark vardır.

O da muhabbet. Bu muhabbeti tattım ve hissettim. Bu muhabbet Allah’a ve Resul’üne olmalıdır. Tıpkı kişinin ailesine bağlılığı ve sevgisi gibi.

İSLAM ASLINI TAPTAZE KORUYOR

Avrupa’da neden İslam dinine diğer dinlere oranla daha fazla bir yöneliş var ?

Hıristiyanlık ve diğer dinler, asıllarını kaybettiler. Bir nevi laikleştikleri için insanlar soğudu.

İslam ise aslını taptaze koruyor. Hepsini tanımlıyor kuşatıcıdır. Sıcaklık var. Hz. Peygamber (s.a.v.) son peygamberdir ve başka peygamber gelmeyecektir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bizlere iki yol bıraktı. Kur’an ve Sünnet.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz, Allah sizden razı olsun.

Ben teşekkür ederim.

Bu haberler de ilginizi çekebilir