• DOLAR 32.509
  • EURO 34.83
  • ALTIN 2488.387
  • ...
`Şeriat Devleti Vatandaşı Mutlu Eder`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Malezya`daki hukuk ve aile alanındaki sayılı akademisyenden biri olan Prof.Dr. Kamaruddin`le ‘Türkiye`nin Malezya`laşması`ndan şeriat ve kürtaja kadar pek çok konuyu konuştuk. Prof.Dr. Kamaruddin`in 20 kadar kitabı, 200`den fazla makalesi bulunuyor.

- Türkiye`de AK Parti`nin 2007 yılında tekrar iktidara gelmesiyle birlikte “Malezya`laşıyor muyuz” tartışmaları yaşanmıştı. “Malezya`laşmak” kötü bir durum mudur?


- Niye kötü olsun ki? Bu tartışmayı iyi hatırlıyorum, ben biraz dış perspektiften yorumlayacağım. Tartışmalar yaşandığında bizde de daha önce hocalık yapmış Sayın Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştük. Dünyada konuşulan konu, Malezya ve Türkiye`nin gücü... İslam aleminin modernizasyonundan bahsedildiği zaman akla ya Türkiye geliyor, ya da Malezya... Hemen arkasından bunu “Türkiye mi Malezya mı?” sorusu takip ediyor. Ben ise “Türkiye ve Malezya” diyorum. Bunlardan birinin ön plana çıkması söz konusu olamaz. Bu ülkeler “Modern İslam ülkeleri” dendiğinde akla geliyor. O açıdan Malezya`nın Türkiye`ye kötü örnek olması söz konusu olamaz. Zannediyorum, bu tartışmanın çıkmasına her iki ülkenin de bünyesinde taşıdığı liderlik potansiyeli sebep oldu.

- İslami hukuk kurallarına göre yönetilen bir ülkedesiniz. Türkiye`de halen şeriat korkusu yaşayanlar olduğu için sormak durumundayım, “Şeriat korkulacak bir şey midir?”


- İslami devlet ya da İslami hukuk sistemi dediğimiz zaman İslamla en alakadar insanların bile aklına recm, ellerin kesilmesi gibi durumlar geliyor. Böyle bir algı üzerine “İslam devleti ister misin?” diye sorulunca da çoğu insan “İsterim” diyemiyor. Demek ki nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Şeriat denince akla el kesmek, kafa kesmek geliyorsa algılarımızı yenilememiz gerekiyor. Şeriat koca bir nizam bütünü, bahsettiğimiz cezalar ise şeriatın çok küçük birer parçası. Yani şeriat kafa kesmekten ibaret değil! 16`ncı yüzyılda Batılılardan rahipler, papazlar İslam alemine gelip, şeriatı öğrendiler ve ardından bunu modern hukuk sistemi haline getirip kendilerinde uyguladılar. Harvard Üniversitesi`nden bir profesör arkadaşım bana “Şeriatı, İslam ülkelerinde bile insanların çoğu istemeyecektir” deyince araştırma yapma ihtiyacı hissettik. Gördük ki, şeriatı küçük kalıplara sığdırdıkları ve bu konuda cahil oldukları için şeriatı anlamıyorlar bile!

“ŞERİAT DEVLETİ VATANDAŞINI MUTLU EDER!”


- Türkiye`nin İslami hukuk sistemine geçmesi söz konusu olabilir mi?


- Önceki sorunuzda algılardan bahsettik. Bir devlet niçin var? Bir devletin 5 ana sorumluluğu var. Bunlar; İnsanı korumak, nesli korumak, sağlığı korumak, serveti korumak ve dini korumaktır ki İslamda devletin bu sorumlulukları yerine getirme sorumluluğu vardır. Bu şartları yerine getiren bir devlet İslam devleti olmasa bile belli ölçülerde şeriatı uyguluyor demektir. Dolayısıyla Türkiye ve Malezya bu kuralları yerine getirdikleri müddetçe Türkiye de Malezya da büyük ölçüde şeriatı uyguluyorlar demektir. Varmak istediğim yargı, devletin isminin çok da bir önemi olmadığıdır. (Çantasından adı ‘Malezya Kültür Konseptinin bilinmesi` anlamına gelen kitabı çıkartarak) İmam Gazali`nin bir devlet anlayışı var. Sadakat, adalet, yenilik, karşılıklı saygı gibi pek çok madde yer alıyor Gazali`nin anlayışında. Devlet bunları yerine getiriyorsa o devlet iyi devlettir. Çünkü o devlet şeriatın gereklerini yerine getiriyor demektir. Buradan yola çıkarsak, Şeriat devleti vatandaşını mutlu eden devlettir. Maalesef 2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre Malezya vatandaşını mutlu eden devletler sıralamasında 17, Türkiye 133`üncü sırada... 1`inci sırada Danimarka, 2`nci sırada İsveç, 3`üncü sırada Avutralya var. Biraz da bu açıdan bakmamız gerekiyor. Hem Türkiye, hem de Malezya eskiye göre vatandaşlarını daha fazla mutlu edebiliyorlarsa şeriatın bir gereğini yerine getirmişler demektir.

“ARAP BAHARI`NDA KİLİT NOKTA İKTİDAR DEĞİL ZİHNİYET!”


- Arap Baharı başarıya ulaşacak mı?


Önce Arap Baharı`na sebep olan olayların gelişimine bakmak lazım. Yine Gazali`nin ağacından yola çıkarsak devletin vatandaşlarına saygı duyması, alimlerine saygı duyması gerekiyor. Eğer bir ülkenin önemli beyinleri ülkeyi terk ediyorsa o ülkeden hiçbir şey bekleyemeyiz. Devlet, fonksiyonel olmalıdır. Bahse konu ülkelerde liderlik ve iktidar ön plana çıkmıştı. Arap Baharı`nın başarısını iktidarların değişmesinde değil, zihniyetlerin değişmesinde aramalıyız. Yani diktatör gitmiş ve bir parti iktidara gelmiş olabilir. Ama demokrasinin başarısını geçmişteki idarelerin temin edemediği özgürlükleri temin edip etmemelerinde aramalıyız. Mısır`da İhvan-ı Müslimin halkına kendini sevdirirse Arap Baharı başarılı olmuş demektir. Yeni dönemde iktidara gelenler özgürlükleri temin edecekler mi, etmeyecekler mi? Edebileceklerse Arap Baharı`nın başarılı olabildiğini söyleyebiliriz.

‘Devlet, kadınları çok çocuk için eğitmeli`


- Siz hem başarılı bir akademisyensiniz, hem de 5 çocuk sahibisiniz. Türkiye`de 3 çocuk tartışması yaşanıyor. Nasıl bakıyorsunuz?


- Devlet kadınları çok çocuk sahibi olmaları konusunda eğitmeli. Kadınlar bu konuda bilinçlendirilmeli. Çünkü doğması imkanı olup da doğurulmayan her çocuk ülke kaynaklarının boşa harcanması demek. Malezya`da Mahathir Muhammed, nüfusumuzun 27 milyon olduğu dönemde bir araştırma yaparak “Bize 70 milyon nüfus lazım” dedi. 70 milyon nüfusa ulaşırken kim elinde imkan olduğu halde çocuk yapmıyorsa, ülke kaynaklarını düşünmüyor demektir. Eminim Türkiye`de de iktidar yetkilileri, ülkenin kalkınması için ne kadarlık bir nüfus gerektiğini araştırmışlardır. 1 anne ve 1 baba, 2 kişi eder. 2 çocukları olursa nüfus eşitlenir, kaza-belalarla azalma olur. Bu bir ülke için felaket olur. En az 3 çocuk olmalı ki, azalma korkusu yaşanmasın. Erkek-kız balansı için 4 olması ideal olabilir.

“KÜRTAJ ÇİN CAHİLİYESİNİN İŞİ!”


Çin gibi ülkelerde 1 çocuk politikası güdülüyor ve aileler de kendilerini düşünerek erkek çocuk olana kadar kız çocuklarını kürtajla aldırıyorlar. Erkek nüfus acayip artıyor. Çin`in yaptığı cahiliye devrinden kalma bir adeti andırıyor. Dolayısıyla Türkiye`deki durumu bilmiyorum ama 3 çocuk bile az.

- Son günlerde Türkiye`de kürtaj tartışması yaşanıyor. Kürtaja bakışınız nedir?


- Malezya`da küçük yaşta bir kız tecavüze uğradıysa ve doğum yapması ona şerefi ve sağlığı açısından bir tehlike oluşturuyorsa ona kürtaj izni veriliyor. Ancak bu durumda kürtaj izni var. Kürtaj, evli çiftler arasında olursa bir günahtır; evli olmayan çiftler arasında olursa zina ve kürtaj olmak üzere iki günahtır. İstenmeyen çocuk dünyaya geliyorsa devletin koruma evlerine teslim ederek daha sağlıklı bir iş yapılmış olur. Tabii ki kürtaja uygun gözle bakmıyorum.

- İslam dünyasından bir kadın aydın olarak kız çocuklarının eğitimi konusunda ne dersiniz?


- Eğitim tabii ki çok önemli. 1957`de özgürlüğümüze kavuşunca eğitime çok büyük paralar harcadık. Çünkü biliyoruz ki, eğittiğimiz nüfusu yönetmemiz de daha kolay oluyor. Eğitilmemiş nüfusu yönetmek çok zor. Bizim üniversitelerimizin bazılarında kızlar daha fazla. Sosyal bilimler üzerine kurulmuş üniversiteleri daha çok kızlar, teknik üniversiteleri ise erkekler çoğunlukla tercih ediyor. Kızların ortaokula kadar okuması zorunlu. Türkiye`nin de kızların eğitimine önem verdiğini biliyorum ama başörtüsü meselesi sebebiyle çok sorunlar yaşadınız. Türkiye`deki sorunla alakalı okumalar da yaptım ve gördüm ki, dünyanın hiçbir yerinde sorun olmayan başörtüsü sizde sorun oldu. Birileri İslama karşı tavır alarak bunu sorun yaptı. Bu sorunların aşılması sebebiyle bundan sonra kızların eğitiminde de daha fazla mesafe kat edeceğinizi düşünüyorum.

Geleceğe sosyal medya yön verecek!


- Dünyada iletişimin son yıllarda büyük değişim gösterdiğini görüyoruz. Sosyal medya büyük gelişim gösterdi... Bunun Müslümanlar açısından getirisi-götürüsü ne olacak?


- Yıllar önce yeni medya adı altında ortaya çıkan bir akımdan bahsediyorsunuz. Daha sonra buna sosyal medya dedik... Buna karşı çıkmak, olup olmamasını değerlendirmek durumunda değiliz. Biz ne kadar karşısında dursak bile dünya değişiyor. Yapabileceğimiz tek şey, onu doğru şekilde kullanmaktır. Çok bilinen bir örnekle anlatacak olursak; bıçağı insanları öldürmekte de kullanabilirsiniz, ekmek kesmekte de kullabilirsiniz, bir doktor da çok iyi amaçlar doğrultusunda kullabilir. Burada nesneyi hangi amaçlar doğrultusunda kullandığınız devreye girecektir. Sosyal medya bugün itibariyle hayatımıza girmiş durumda. Kaçma hakkımız da pek yok sanki. Geleceğe sosyal medya yön verecek. Şimdi Ramazan ayı itibariyle Salamworld yayına başlıyor. Ben hayırlı olacağını düşünüyorum.

YENİ AKİT

Bu haberler de ilginizi çekebilir