• DOLAR 32.572
  • EURO 34.938
  • ALTIN 2427.423
  • ...
Cezayir`i Zorlayan Değişim Rüzgarı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Arap coğrafyasını kuşatan değişim rüzgârı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da önemli değişikliklere yol açtı. Bu rüzgâr ilkin Tunus’tan esmeye başladı. Tahrir Meydanı bu büyük değişimin sembolü haline geldi. Arap dünyasında esen inkılap rüzgârları aynı bölgede bulunan Cezayir’de ciddi hareketliliklere yol açamadı. Oysa bu ülke halkının özgürlük için ödediği ekonomik ve insani bedeller oldukça fazlaydı. Siyasi tahlilcilerin çoğu, rejimin demir yumruğunun ve 90’lı yıllarda döktüğü kanların Cezayir’de halkın özgürlük arayışlarını engellediğini ileri sürmektedir.

Kısa bir süre önce Cezayir’de yapılan seçimlerle ilgili halka çağrıda bulunan sürgündeki Müslüman liderlerden Said Medeni, seçimin protesto edilmesini istiyordu. İktidar partisi ise bütün imkânlarını seferber edip halkı sandığa çağırıyordu. Halkın yarısından fazlasının iştirak etmediği seçimlerde en fazla oyu iktidar partisi aldı. Üç partinin birleşmesiyle kurulan ve İslamcı cephe olarak tanınan Yeşil İttifak’ın oyu beklenenin altındaydı. Seçime itiraz eden Yeşil Cephe, iktidarın seçime hile karıştırıp oyları çaldığını, bu şekilde oyunu arttırdığını ileri sürdü.

Cezayir, 50 yıl önce Fransa’dan bağımsızlığını ilan ettiğinden bu yana yönetimde ciddi değişikliğe gitmedi. İlk serbest seçimlerin yapıldığı 1992 yılında İslamcıların halkın büyük çoğunluğunun oyunu alması üzerine darbe yapan ordu, Müslümanları her alanda sınırladı. Bu arada nüfuzunu oldukça arttırdı. Seçim sisteminde yapılan değişikliklerle rejimin istemediği bir parti en fazla oyu alsa bile iktidara gelme imkânı bulunmamaktadır. Bu ülkenin iktidarında belirleyici unsur halk değil, ordudur.

Oysa bu ülkede 1950 ve 1960’lı yıllarda gerçekleştirilen inkılaplarda en etkin mücadeleyi İslami kesimler vermişti. İslami ideoloji hâkim olmakla birlikte İslami sembollerden yoğun bir şekilde istifade edilmişti. Ancak inkılaptan sonra Batı ülkelerinin de yardımıyla İslami kesim bilinçli bir şekilde engellendi.

Cezayir; Mısır, Tunus ve Libya’dan farklı konuma sahip bir ülkedir. Cezayir halkı, Fransız sömürgeciliğine karşı destanlaşan bir büyük mücadele verdi. Bununla birlikte bu ülke ordusunun halkın tercihini cezalandırma operasyonlarında çok sayıda Cezayirli katledildi.

1992 yılında İslami Selamet Cephesinin halkın kahir ekseriyetinin oyunu alması üzerine harekete geçen ordu, iktidarı Müslümanlara kaptırmamak için darbe yapıp seçimi geçersiz saydı. Ülkedeki etkin Müslümanları tutuklattı. Zor ve şiddet kullandı. Baskı ve dayatmalar karşısında bazı İslami gruplar silaha sarıldı. Ülkede şiddetli bir iç savaş yaşandı. Ordunun kullandığı orantısız güç, kanların oluk oluk akmasına sebep oldu.

Bu kanlı tecrübesiyle Cezayir rejimi değişim rüzgârlarına karşı diretmeye çalışıyor. Ancak çevrede inkılaplarla neticelenen bu rüzgârlar, Cezayir rejiminin daha fazla diretemeyeceği, bir yerlerde patlak vereceği ihtimalini güçlendiriyor. Siyasi uzmanlar, değişimin dayatmaları karşısında Cezayir hükümetinin de Fas hükümeti gibi bir yönteme başvuracağını ileri sürüyorlar. Fas hükümeti, ülkeyi kuşatan değişim rüzgârlarına karşı atağa geçmiş, kanunlarda ıslahata gitmiş, ılımlı bir İslami partinin seçimi kazanmasına göz yummuştu. Böylece iktidar asıl gücünü korumayı başarmıştı.

1992 yılında Müslümanlara karşı gerçekleştirdiği darbeden sonra Cezayir ordusu ülkedeki her şeyi eline aldı. Ordunun nüfuzu siyasi sahayla sınırlı kalmayıp ekonomik sahaya da yansıdı. Örneğin Cezayir’in gelirinin % 98’i petrol ve gaz ihracatına dayanır. Ülkenin can kaynağı olan petrol ve gaz ticareti askerlerin ve ailelerinin kontrolündedir. Dolayısıyla ülkenin en zenginleri askerler ve onların aileleridir. İktidarın keyfini çıkaran ve yeraltı kaynaklarını şahsi malları gibi kullanan ordunun bu kaymağı kolay kolay terk etmeyeceğini, direnişe karşı durmaya çalışacağını Ortadoğu’daki değişim karşısındaki tutumu ortaya koymaktadır.

Cezayir, aynı zamanda Batının önem verdiği ülkelerden biridir. Bu ülkedeki gaz ve petrol yatakları Cezayir’i Batı için önemli hale getirmektedir. Cezayir’deki karışıklıklar petrol ve gaz akışını engelleyeceği için, bu türden gelişmeler Batıyı yakından ilgilendirmektedir.

Bu arada, Ortadoğu’daki rüzgârla harekete geçen İslami kesim halkı sokaklara dökmek için birkaç girişimde bulunmuş, ancak hükümet engeliyle karşılaşmıştı. 90’lı yılların kanlı tecrübelerini yaşayan, askerlerin halkın kanını acımasızca akıttığına şahit olan İslami kesim daha temkinli davranmaktadır. Halkın en masum istekleri karşısında şiddete başvuran askerlerin bir kere daha iç savaş çıkarmalarından korkulmaktadır. Ancak her şeye rağmen komşu ülkelerdeki değişimin Cezayir’i de değişime zorlayacağı, iktidarın zamanla değişim dayatmalarına boyun eğmek zorunda kalacağı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.

Her şeye rağmen Ortadoğu ve Afrika’yı sarsan uyanış ve değişim Cezayir’in kapılarına dayanmış bulunmaktadır. Cezayir’deki rejimin bu rüzgârın önünde duramayacağı, değişime diretmesinin sonunu getireceği ileri sürülmektedir.
İlk adımda geniş çaplı ıslahatların yapılması zorunludur. Fas gibi muhafazakâr ve nispeten sükûnete sahip bir rejim bile değişimin zorlaması karşısında ıslahatlara gitmek zorunda kalmıştı. Cezayir’de iktidar her ne kadar değişim karşısında diretmeye çalışsa ve ıslahatlardan kaçınsa da, özgürce yaşamak isteyen halkın değişim talebi her geçen gün artacak. Böylece Cezayir’de yeni bir Tahrir tecrübesini canlı bir şekilde yaşayacağız.

Yazan: Zehra Ramazani
Kaynak: Kurdpress
Çeviren: Hanefi Aydın / doğruhaber

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir