• DOLAR 34.695
  • EURO 36.713
  • ALTIN 2966.7
  • ...
Kürtaj Cinayeti, Uludere Katliamı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hüseyin Kaya / Haber-analiz

Erdoğan, gündemden çok sıkıldığında yeni şeyleri gündeme getirmekte gerçekten ustadır.

Belli aralıklarla ilk parti dönemi uygulamalarını gündeme getirmesi, arada bir Dersim’i hatırlatması hep gündemi değiştirme ve yeni gündemler üzerinden rakiplerini zorlama taktikleri olarak değerlendirilebilir. CHP’liler de atılan bu yemlere öyle bir saldırıyorlar ki, Erdoğan’ın keyfine sınır kalmıyor.

Sağlı sollu elenselerle girişiyor rakiplerine. Muhalefet afallıyor.

Kılıçdaroğlu, dengesini yitirince de çark etmeye başlıyor.

Bu böyle devam edip gidiyordu.

Son tartışmalar ise mücadelenin rengini biraz değiştirdi.

Erdoğan’ın danışmanları bu kez tutturamadı. Uludere katliamını unutturmak için kürtaj ve sezaryeni gündeme taşıdı Başbakan.

Çok iddialı bir laf etti.

“Her kürtaj bir Uludere’dir” dedi.

“Buyur buradan yak” diyen de “Kel kafaya şimşir tarak” diyen de var, tepki olarak.

Kürtaj ile Uludere arasında bir bağ kurabilene rastlamadım.

Aslında bir bağ var.

Uludere’de Kürtler var öyle değil mi?

Kürtaj da neticede Kürt-aj olarak anlaşılabilir. Çok mu zorladık?

O zaman bırakalım kelimelerin fonetiğini, semantiğini, etimolojisini, morfolojisini, herkesin bildiği anlam üzerinde duralım.

Her kürtaj bir Uludere değildir; ama her Uludere bir depremdir.

Evet, BDP olaydan siyasi bir rant elde etmeye çalışıyor; ama Başbakan da bu meselede devletin ruhsuz ve soğuk diline sarıldığını göremiyor.

Kürtaj tartışmasına dönelim.

Kürtaja üç sebeple başvurulur:

Annenin hayati tehlikesi söz konusuysa ki buna pek kimse itiraz etmez.

Gayri meşru ilişki sonucundaki istenmeyen sonuçların giderilmesinde kürtaj kullanılır. Zinayı serbest bırakanların kürtaja karşı çıkması çok anlamsız geliyor bu durumda.

Modern toplumda bazen kadın için zamansız hamilelik, kariyerin zarar görmesine neden olabilir. Eğer modernizmi eleştirecekseniz, kürtajı da eleştirin.

Biraz da tartışmalardan söz edelim.

Başbakan’ın kürtaj çıkışı üzerine çocuktan çok köpek beslemeye eğilimli bir güruh meydanlara akın eyleyip seslerini yükselttiler.

“Kürtaj bizim hakkımız” şeklinde pankartlar açtılar.

Haklarını savundular.

Daha önceden “Zina bizim hakkımız” diye sokağa düşen, pardon meydanlara çıkanlar da aynı zevat-ı namuhteremdi.

Hakları olan zinayı elde ettikten sonra ortaya çıkacak olan hesap dışı durum ve ayrıntıları ancak kürtaj ile temizleyebiliyorlardı. Kürtaj olmazsa maazallah çocuk doğurmak zorunda kalabilirler, bu da doğanın dengesini bozardı. Herkes çocuk sahibi olursa kim köpeklerle ilgilenecekti, değil mi efendim?

Bu işin bir boyutu. Bir de diğer boyutu var. Modern, şehirli, dindar kesim bu konuya nasıl bakıyor?

Sanırım Erdoğan, bazı meselelerde 20 sene öncesinde kalmış.

Sınıf atlamış, zengin Ak partililer arasında kürtaj ve sezaryen araştırması yapsa şok olur Başbakan.

O yüzden bu konulardan acilen sıyrılırsa kendisi için daha iyi olacak.

Uludere’de enkazın altında kalan İçişleri Bakanını kurtarmak isterken nasılki, kendisi de altta kaldıysa kürtaj meselesinin de altında kalır.

Benden söylemesi.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir