• DOLAR 32.552
  • EURO 35.05
  • ALTIN 2427.63
  • ...
Av. Saygın Önemli Açıklamalarda Bulundu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

VAN - Serhad FM`de her hafta canlı olarak yayınlanan Fikret Özkan`ın sunuculuğu yaptığı `Hafta Ertesi` programında konuk avukat Rasim Saygın ve canlı telefon bağlantılarıyla gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
 
Hukuk Eliyle Tuzak Kuruldu
Programa konuk olarak katılan avukat Rasim Saygın, sivil toplum kuruluşlarının şiddete bulaşmadığı müddetçe devletçe engellenemeyeceğini belirterek Mustazaf-Der`in kapatılmasını mantık dışı bulduğunu ifade etti.
Elazığ`da İhya-Der`e yapılan komployu hatırlatan Saygın, Mustazaf-Der`in de komploya kurban gittiğini dile getirerek, bir devlette amaç ideolojik devlet bakışını korumak olunca her türlü hukuksuzluğa hukuk eliyle bulaşabiliyorsanız buna hukuk eliyle tuzak kurmak denilir" dedi.
 
Saygın "Yaptığı faaliyetler yasal diyorsun, daha sonra o faaliyetleri suç unsuru sayıyorsun. O halde sen bana tuzak kuruyorsun" diyerek devletin kendi kanunlarıyla çeliştiğini ifade buyurdu.
 
Mustazaf Der`in kapatılma gerekçelerine de değinen Saygın, kapatılma gerekçelerinin hiçbir haklı tarafının olmadığını söyleyerek, keyfi bir uygulamanın olduğunu bildirdi.
 
28 Şubat Sadece Görünürde Yargılanıyor
Gaziantep`te kızını başörtülü okutmak isteyen Güllü Çevik hanıma verilen 2 yıl 10 ay hapis cezasına da değinen Saygın, "Başörtülü okuma yönünde yasak yoktur. Hatta bir zorunluluk var. Sen, ne olursa olsun çocuğunu okutacaksın deniliyor. Öte yandan bir çocuk okula gönderilmeye ısrar edildiğinde ise annesine ceza vereceksin. Sözde 28 şubat uygulamalarıyla mücadele ediliyor. Hatta yargı davaları bile açıldı. Mağduriyetleri gidermediğiniz müddetçe, 28 Şubatı sadece faillerini yargılayarak 28 Şubat`ı yargılayamazsınız. Eğer halen başörtülü okuyanlar cezalandırılıyorsa, sadece görünürde failleri yargılamış olursunuz" diyerek 28 Şubat uygulamalarının devam ettiğini kaydetti.
 
Hesap Soran Herkese Suçlayıcı Eda İle Bakılıyor
Programda ayrıca Roboski katliamına da değinen Saygın; Roboski olayının, ne olursa olsun devlet eliyle yapılmış bir katliam olduğunu dile getirerek, devletin bunu unutturup ötelemesini, çeşitli yargılamalarla üstesinden gelmeye çalışmasının zor olduğunu belirtti.
 
Hükümete çağrıda bulunan Saygın, "Devlet adına çıkın özür dileyin bunun sorumluları kimse ortaya koyun. Ciddi cezalandırmalar yapın. Eğer bu arzu etmediğiniz bir olaysa özür dileyin" diyerek Roboski olayı ile ilgili hesap soran herkese hükümet tarafından suçlayıcı bir eda ile bakıldığını söyledi.
 
İçişleri bakanı İdris Naim Şahin`in Roboski`de katledilenler için PKK figüranları sözlerinin, gelinen noktada en talihsiz açıklama olduğunu dile getiren Saygın, bir an önce bu konunun sonuçlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
 
Geneli Kapsayan Adımlar Atılmalı
Yeni anayasa hakkında da değerlendirme yapan Saygın, yeni yapılacak anayasada çok ciddi sorunların çözümüne gidilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Azınlıkların hakkını koruyacağım diye çoğunluğun hakkını bertaraf edemezsiniz. Böyle olduğu takdirde tamamen hukuksuz bir alana gitmiş olursunuz. Anayasada halkın beklentileri bellidir. Halkın AK Partiyi başa getirme sebebi bellidir. Bireysel çözümlere yönelik adımlar atılmamalıdır. Geneli kapsayan adımlar atılmalıdır" dedi.
 
Programa telefonla konuk olan Van Erdem-Der başkanı İsmail Almalı da mustazaf Der`in kapatılmasının sistemin iflas ettiği an olduğunu belirterek, "Sistem bize muhtaçlarla dayanışmak için sivil toplum kuruluşu kurma hakkı veriyor, mahkum ailelerini destekleme hakkı veriyor. Fakire maddi yardım hakkı veriyor. Daha sonra ise kapatılma gerekçeleri olarak da yine bunlar gösteriliyor" dedi.
 
"Başörtüsü Yüzünden Ceza Verdiklerini Söyleme Cesareti Gösteremiyorlar"
Sistemin cumhuriyetin kuruluşundan beri Müslümanlarla barışamadığını ifade eden Almalı, "Bir tarafta başörtülü kızları fişleyen ahlaksız cahil profesörler varken onlara ceza verilmiyor. Öte taraftan Güllü Çevik gibi kızını başörtülü okutmak isteyen bir anneye ise hapis cezası veriliyor. `Eğer bunun hukuki bir cezası varsa yerine getirin. Yok, eğer böyle bir durum söz konusu değilse o halde bizi yargılama hakkını kendinizde görmeyin` dediği için annemize, mahkemeye hakaretten dolayı ceza veriyorlar. Herhalde Başörtüsü yüzünden ceza verdiklerini söyleme cesareti gösteremiyorlar. O yüzden Mahkemeye hakaret diye 2 yıl 6 ay bir ceza veriyorlar" dedi.
 
Yine programa telefon bağlantısıyla konuk olan mavi Marmara gazilerinden Van Gökkuşağı Derneği yönetim kurulu üyelerinden Kemal Çelen`de Mustazaf-Der`in kapatılmasının keyfi bir uygulama olduğunun altını çizerek, tüm faaliyetleri dernekler müdürlüğü tarafından irdelenen resmi kanunlar çerçevesinde hareket eden bir derneğin kapatılmasının üzüntü verici bir durum olduğunu belirtti.
 
Son yıllarda hak ve özgürlüklerden dem vurulan bir zamanda Güllü Çevik`in kızını başörtülü okutmak istemesine ceza verilmesinin utanç duyulacak bir durum olduğunu ifade eden Çelen, başörtüsü sorununun öteden beri hep sıkıntılı olduğunu belirterek, malum zihniyetin bir kez daha örtüye tahammül edemediğini sözlerine ekledi.
 
"Hükümet Sus Pus Oldu"
Mavi Marmara olayına da değinen Çelen, Mavi Marmara`nın aslında Filistin davası için başlatılan güzel bir merhale olduğunu dile getirerek, "Maalesef 2 yıl geçmesine rağmen olay sürünceme bırakılıyor. Mavi Marmara Filistin davasının muzaffer olması için iyi bir başlangıçtı. Maalesef ülkemizde hükümet bunun üzerinde durmadı daha sonra ise sus pus oldu" dedi.
 
AK Parti Devletleşmiştir
Programa telefonla bağlanan Eski STK yöneticilerinden Fırat Toprak ise Mustazaf Der`in kapatılmasının siyasi bir karar olduğunu söyleyerek, Güllü Çevik`e verilen hapis cezasının ise AK partinin devletleşmesinin bir tezahürü olduğunun altını çizdi.
 
Toprak, "Başörtüsü mücadelesi deyince nasıl ki aklımıza Leyla Şahin davası, Merve Kavakçı hadisesi, Nuray Canan Bezirgan gibi sembol isimler geliyorsa bundan sonraki süreçte de Güllü Çevik hadisesinin bilinçaltımıza yer ettiği kanaatindeyim. Ve bunun, AK Partinin günah defterine bir hane olarak kaydedildiği kanaatindeyim" diyerek başörtüsü sorununun Türkiye Müslümanlarının 30 yıllık kanayan yarası olduğunu sözlerine ekledi. (Fırat Arslan - İLKHA)

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir