• DOLAR 32.571
  • EURO 34.913
  • ALTIN 2424.157
  • ...
Düşmandan 63, Dosttan da Bir O Kadar Nekbe Gördük
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Filistin halkı ilk Nekbe’yi 1948 yılında Siyonist çetelerden gördü. Ancak ardından bu kez başka nekbeleri Arap ve Filistinli liderlerden görmeye başladı. İşgalden arta kalan Filistin toprakları üzerinde bir Filistin devletinin kurulmaması için ortaya konan komplo ve tuzaklar ikinci Nekbe oldu. 1950 yılında Batı Yaka’nın Ürdün’e ilhak edilmesi Filistin için üçüncü Nekbe, büyük bir öneme sahip olmasına rağmen Kudüs’ün Ürdün’ün başkenti olmaması dördüncü Nekbe oldu. Feda eylemlerine karşı yapılan mücadele ve fedailere karşı sürdürülen savaş beşinci Nekbe, işgal rejimiyle Arap cephelerinde varılan ateşkes altıncı Nekbe, 67 savaşındaki hezimet yedinci Nekbe, Ürdün’ün Carş ormanlarındaki Filistinli direnişçilerin tasfiyesi (Kara Eylül 1970) sekizinci Nekbe, 1978 yılında imzalanan Camd David Anlaşması dokuzuncu Nekbe, Lübnan’daki devrimcilerin tasfiyesi onuncu Nekbe, Arapların himayesinde Filistin mülteci kamplarında işlenen cinayetler on birinci Nekbe, ardından 1975 yılında Filistin Ulusal Konseyinin Filistin davasını yok etme projelerine imza atmasıyla başka bir Nekbe, 1998 yılında Cezayir’de hayali Filistin devletinin ilan edilmesiyle diğer bir Nekbe, 1993 yılında imzalanan Oslo İlkeler Anlaşmasıyla başka bir Nekbe, 1994 yılında imzalanan Kahire Anlaşmasıyla yeni bir Nekbe daha, aynı yıl işgal yönetimiyle Ürdün arasında imzalanan Vadi Arbe Anlaşmasıyla bir başka Nekbe daha, Paris Ekonomik Anlaşmasıyla ve 1998 yılında imzalanan Wye River Anlaşmasıyla da Nekbe üstüne Nekbe yaşadık. Filistin halkına karşı terör estiren gaspçılara karşı direnenlerin terörist ilan edilmesiyle başka bir Nekbe yaşadık.

Nekbeler fazla olmasına rağmen, Filistinliler bu kavramı dünya dillerine geçirmekle övünüyor, bu da bir başka Nekbe’dir. Çünkü bu Nekbeler yaşanmasına rağmen Filistin halkının başarı kazandığı imajını veriyor. İnsanlar o kadar özden uzaklaştı ki Filistin künefesi bir başarı, en uzun Filistin atkısı da başka bir başarı oldu. Bütün bunlar kültürel, siyasi ve medeniyet alanında zaaf işareti olmasına rağmen birer başarı addedildi.

Nekbelerin en yenisi ise, Mescidi Aksa’yı ziyaret çağrıları oldu. Eski Adalet Bakanı bu çağrının içerdiği gizli tehlikenin farkına varmış ki bunun için güzel bir makale bile kaleme aldı. Adalet Bakanı, daha önce İngilizlerin mandası altındayken 1932 yılında Kudüs’ü ziyaret eden Suudi Arabistan Veliahdı Suud bin Abdülaziz’e şiir yazan meşhur şair Abdurrahim’den de örnekler vermiş.

Diğer bir felaket, Abbas’ın Filistin tarihini okumaması ve Mescidi Aksa’nın ziyaret edilmesinde ısrar etmesidir. Müslümanları Mescidi Aksa Cebelu’l-Heykel’e dönüşmeden önce buraya veda etmeye çağırıyor.

64. Nekbe ise Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Yürütme Komitesinin Nekbe’nin yıl dönümünü yâd etme çağrısıdır. Örgüt, zaman uzasa da bugünün Filistin halkının zihninden çıkmayacağını söylüyor. Peki, siz Filistin topraklarının %78’ini işgalciye bırakırken ve Filistin halkının hafızasını silmekle meşgul olurken bu olay nasıl halkın zihninde canlı şekilde kalabilir.

Filistinli nesiller, Filistinli şair Mahmud Derviş’in Filistin toprağını gasp eden, şehir, belde ve köylerine el koyan Siyonistlere söylediğini sürekli hatırlayacaktır. O şöyle demişti:

Ey yabancı evimizi bize geri ver

Çünkü kahve fincanlarımız hala yerinde

Sen, üzerindeki parmaklarımızı hissetmiyor musun?

Yabancı Yahudinin kaybolup gideceği gibi, 1948 yılında Siyonist rejimi tanıyan liderlerde kaybolup gidecek. Filistin hafızası ise, Nekbe günümüzde bu halkın düşmanı olan Siyonistlerin sevinçten dans ederek dört köşe olmasına yardımcı olan Arap ve Filistinlilerin bıyıklarına umut dolu ayaklarıyla basmayı zihninde hep canlı tutacaktır.

 

Dr. Fayiz Ebu Şemmale

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir