Sabır Ve Şükür Kahramanlarına…
Allah teala vaad ediyordu, sabredenlere…
Allah
teala vaad ediyordu,
sabredenlere… Müjdeliyordu, bir çok kez, “Muhakkak ki biz sizi korkuyla, açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. O sabredenleri müjdele!” (Bakara 155)
Hasret; dağlar kadar olsa bile, zaten yüklenmemiş miydi insan, dağların yüklenmeye korktuğunu, Gözyaşları; artık bir heyelanı gerçekleştiriyorduysa, o zaman; tağutların çöküşüne gebe değil miydi. Küçük eller seslenmemiş miydi Rabbi’ne; kurtuluşu, azadeyi, Ümit hep vardı ve var olması gerekirdi; çünkü Müslümana yes’e düşmek yoktu… Zulümlerin oltasına takılma yoktu… İçtenlikle çekilen bir hamdden arda kalan rahatlığın adı; değil miydi İbrahimi sevda… Kavgalara meydan okuyarak şükretmek; değil miydi Filistin’de ki çocuğun sinesinde ki… Ve sabır; zifiri gecelerde aşkı doruklara taşımak ve kazımak sevdayı gelmiş geçmiş bütün zindanlara… Şükür; ölümleri bile bile düğüne gider gibi ölümlerin üstüne yürümenin lafzı… Gelecek dalgaları görüp, ipi elinde tutmak ve tufanı bilip de Nuh’a koşmak…
Şükrettiren Rabbe şükürler olsun… Düşündüren ve sonuca vardıran –İbrahim misali- Rabbe şükürler olsun.. Bir kıyamın ortasında kimliği belirsiz dolaşırım, Bazen yalnızlık bütün yanımı kaplar, Muhammedi bir yalnızlık… İçimde patlamaya hazır bir volkanla, Artık patlarım.. Belirsizlik yok olmaya mahkumdur dehlizlerde… Şimdi bu derin yolculuğa isim bulmadaydı sıra…
Kıyam, Mücadele, Direniş Ve Aşk…
Esra Demir / Ankara - Yaş: 23