• DOLAR 32.374
  • EURO 34.978
  • ALTIN 2325.581
  • ...
Hukuksuzluğa Bir Tepki de Konya`dan Geldi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
KONYA - Halkın bağrından çıkan ve Türkiye`de Kutlu Doğumların mimarı olarak halkın gönlünde yer alan Mustazaf-Der`in kapatılmasına ve başörtülü kızının eğitim hakkını aradığı için Güllü Çevik`e verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasına tepkiler yurt içinden ve yurt dışında artarak devam ediyor.
 
Her iki olayı protesto etmek için bugün saat 13.00`te Konya merkez Kayalıpark`ta kitlesel bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasını, İç Anadolu Peygamber Sevdalıları Platformu adına Fatih-Der Başkanı Zülfi Tan okudu.
 
Mustazaf-Der, Allah Resulü`nün Getirdiği Davete Lebbeyk Dedi
Basın açıklamasında önce kısa bir konuşma yapan, TESSEP Başkanı Salih Demir Mustazaf-Der`in, Peygamber Sevdalıları`nın ve Güllü Çevik`in, Allah Resulü`nün Safa Tepesinden getirdiği davete Lebbeyk dediklerinin altını çizerek, kapatılma davasını ve Güllü Çevik`e verilen davayı İskilipli Atıf Hoca`nın uğradığı akibete benzetti.
 
Haydi, Kızlar Okula Diyenler Annelere Hapis Cezası Verdiler
Demir, haklardan, özgürlüklerden, dindar nesil yetiştirmekten bahsedildiği günümüzde Güllü Çevik`e verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasının gerekçelerinin hiçbir şekilde izah edilemeyeceğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bazıları haydi kızlar okula diyecek. Bunun için bütün resmi kurumlar ve basın alarma geçirilecek ama bir anne kızını örtülü olarak okula göndermesi için günlerce okulun kapısında soğuk demeden yağmur demeden duracak ve sizler bu annenin desteğine 2 yıl 6 ay ceza vereceksiniz. Bunu hiçbir şekilde açıklayamazsınız. Mustazaf Der`in kapatılmasının üzerimizde oluşturduğu derin hisleri bir tarafa koyduk, ama Güllü Çevik`e verilen bu cezayı gerçekten kaldırmakta zorluk çekiyoruz. Halkı ve basını bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Mustazaf Der gönüllülerin tek suçu Allah`a ve Resulu`ne olan düşkünleridir."
 
Amaçlarının topluma huzuru ve mutluluğu yerleştirmek olduğunu belirten Demir, faaliyetlerini yasal çerçevede yaptıklarını, gizli kapalı hiçbir şeylerinin olmadığına vurgu yaptı. Basın açıklması Zülfi Tan`ın okuduğu basın açıklamasıyla devam etti.
 
Basın açıklamasını okuyan Fatih-Der Başkanı Zülfi Tan, sosyal, kültürel ve ekonomik yönden mahrum ve mustazaf bırakılmış halkın kaybettiği İslami ve insani değerlerini yeniden inşa etme şuuruyla 11 Eylül 2004`te kurulan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği`nin kapatılmasını kınamak için toplandıklarını belirtti.
 
Fakirlikle, Cehaletle ve İhtilaflarla Mücadeleyi Kendilerine Misyon Olarak Seçtiler
Tan, açıklamasında Mustazaf Der hizmetlerinden bahsederek, Mustazaf Der`in, fakirlikle, cehaletle ve ihtilaflarla mücadeleyi kendilerine misyon olarak seçtiğini, hlakkın emrinde Müslüman halkın duygularına tercüman olduğunu ve hizmetten geri durmadığınının altını çizdi.
 
Halkımızın Camiamıza Olan Teveccühlerini Asla Kıramayacaklar
Tan, konuşmasında yapılan her türlü engellemelere rağmen hizmetlerin engellenemeyeceğini belirterek basın açıklamasını şöyle sürdürdü: "Halkımızın camiaya olan teveccühünü hazmedemeyen derin ve karanlık yapılar, önce kontrollerindeki çeteleri derneklere ve üyelerine saldırttılar. Dernekleri kundaklandı, üyeleri darp edildi, yaralandı ve katledildi. Devletin emniyet gücü, onlara yapılan bu saldırıları önlemedi, failleri ortaya çıkarmadı, çıkarmak istemedi. Bu tutumuyla saldırganları cesaretlendirdi. Dernek üyelerine saldırılar sırasında yakalayıp polise teslim ettiği saldırganlar dahi, polis ve yargı tarafından serbest bırakıldılar. Provokatif saldırılarla camiayı çatışma ortamına, illegaliteye çekmek istediler. Bu kirli saldırılarla amaçlarına ulaşamayan derin yapılar, bu kez kendilerine bağlı güvenlik güçlerini ve yandaş yargıyı devreye soktular. Hücre evi basar gibi dernekleri ve evleri bastılar. Dernek üye ve gönüllülerine terörist muamelesi yaptılar. Derneklere gelmeyi, etkinliklerine katılmayı, kırsalda kurulan terörist silahlı eğitim kamplarına katılmayla bir tuttular. Yasal olarak basımı yapılan kitap, dergi ve gazeteleri okumayı suç saydılar. Niyet okumalarla, hazırladıkları fezlekelerle, yandaş yargıyı yönlendirip cezalandırılmalarını sağladılar. Politize olmuş yandaş yargı tarafından fahiş cezalar verildi. Dernek başkanları silahlı örgüt yöneticisi, dernek üyeleri silahlı örgüt üyesi olarak cezalandırıldılar. Ellerinde Kuran-ı Kerim ve yardım paketleri dışında hiç bir şey olmadığını gördükleri halde bu zulmü reva gördüler.``
 
Onlar Hiçbir Zaman, Zalimlerden Adalet ve Merhamet Beklemediler
Mustazaf Der gönüllülerinin bugüne kadar hiçbir zaman zalimlerden adalet beklemediğini belirten Tan "Onların hiçbir zaman, zalimlerden adalet ve merhamet beklemediler. Sadece diğer STK`lara hukukun, yasaların tanıdığı hakların ve özgürlüklerin aynısının kendilerine de tanınmasını istediler. Yasal çalışmalarına engel çıkarmamasını istediler. Haksız gözaltına almalar, komplolarla karalamalar, iftiralarla itibarsızlaştırma çalışmalarına, niyet okumalarla cezalandırmalara ve nihayetinde uydurma delillere son verilmesini istediler" ifadelerini kullandı.
 
Adalet: Mustazaf Der Hariç
Tan, yandaş yargı tarafından hukukun izin verdiği ve müsaade ettiği yasal örgütlenme ve izinli faaliyetlerin yasadışı kabul edilip, cezalandırılmaya son verilmesini belirterek, camia dışındaki, farklı düşüncelere sahip STK-lara tanınan özgürlükler, Mustazaf-der`e de tanınmasını istedi.
 
Mustazaf Der`in Kapatılmasına Gerekçe Gösterilen Nedenler
Tan, konuşmasına Mustazaf Der`in hangi sebeplerden dolayı ceza verildiğini açıklayarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buna rağmen, çalışmaları hazmedemeyenler tarafından Mustazaf-Der`in feshi için dava açtılar. Halkın tevvecühünü kırmak için alelacele sonuçlandırıldı. Bunun için de davaya bakan savcı ve hâkimi değiştirdiler. Değişikliğin ikinci celsesinde, dosyadaki eksiklikler giderilmeden ara kararları yerine getirilmeden, kolluğun iddiaları mutlak doğru kabul edilerek gıyabında kapatma kararı verdiler."
 
Hukuk Hiç Kimsenin Acıkınca Yiyeceği Helvadan Putu Değildir
Kişiye göre muamelenin olamayacağını belirten Tan, hukukun, kişiye göre uygulanacak bir şey olmadığnı söyledi.
 
Öncellikle hukuka, hukukçuların uymasını gerektiğini belirten Tan, yargıya seslenerek, "sıkışınca hukuku rafa kaldıran zihniyetten vazgeçin" dedi.
 
Bir Annenin Kendi Evladına Sahip Çıkmasından Daha Doğal Ne Olabilir
Tan ayrıca `Gaziantep`te yaşanan hukuk garabetine değinerek, bir annenin kendi evladına sahip çıkmasından ve onu koruma refleksinden daha doğal ne olabilir` diye sorarak, basına açıklamasını şöyle sürdürdü: "Anne Çevik, okul idarecileriyle görüşmüş ve bir veli olarak tepkisini ortaya koymuştur. Okul yöneticilerinin işgüzarlığı karşısında dayanamayan anne de içgüdüsel olarak onlara Allah`tan korkmaları, vicdanlı olmaları ve cehennem azabıyla korkutarak uyarmıştır. İşin garabeti ve hukuk faciası sayılacak cinsten bir kararla bu doğal tepki tehdit olarak algılanmış ve bundan dolayı bacımıza, 2 yıl, 6 ay gibi insafsızca bir cezayla cezalandırılmıştır."
 
Bir İnsan`ın İnancı Gereği Başörtü Taktığından Daha Doğal Ne olabilir
İnsanların insani, fıtri ve de inancına dayalı haklarını talep etmekten daha doğal ne olabilir diye Tan, bu hakların verilmesini bir minnet ve lütuf olmadığını, tamamen insani bir gereklilik olduğuna vurgu yaparak, verilen kararı yanlış, insafsız, hukuksuz ve gayri insani bulduklarını bir an önce bu garabetin son bulması talebinde bulunarak sözlerini bitirdi.
(M.Enes İmir, M. Ata Doğu - İLKHA)
 
 
 
 
 
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir