• DOLAR 32.541
  • EURO 34.893
  • ALTIN 2489.755
  • ...
Kırgızistan`daki Müslümanların DURUMU
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Riyad Makayev / Analiz/ doğruhaber
Uzun zamandır Kırgızistan diğer Orta Asya Cumhuriyetleri gibi içinden bölünmüş yaşıyordu. Önce Provoslav sonra komünist rejimi ve sonra da Müslümanlar bölgede kendi dinini yaşamaya engelleniyorlardı. Kırgızistan’da Hıristiyanlar ve Müslümanlar kendi aralarında belli hatlarla ayrıydılar. Müslüman Kırgızlar kültürel, sosyal ve ırk olarak diğer vatandaşlardan ayrı tutuluyordu. Adeta ikinci sınıf vatandaşlar olarak muamele görüyorlardı... 1991’den itibaren Kırgızistan bağımsızlığına kavuştu ve bölgede hem demokrasi hem de dini oluşumlar yeniden canlanmaya başladı. Kırgızistan’da oluşmaya başlayan yeni pazar ve ekonomik şartlar, bölgenin önemini öne çıkardı ve dünya devletleri Kırgızistan’da boy göstermeye başladılar.

KIRGIZ HALKININ YÜZDE 80’İ MÜSLÜMAN

1993’te Kırgızistan’daki Müslümanlar kendilerine ait bir müftülüğe bile sahip değillerdi. Komşusu olan Özbekistan’ın Taşkent şehrindeki Diyanet İşlerine bağlıydılar. Kırgızistan’daki Provoslav Hıristiyanlar ise Rusya Merkez Kilisesine tabi idiler. Kırgızistan halkının yüzde 80’i Müslüman’dır. Kırgızistan’daki Müslümanlar sadece Kırgız değil aynı zamanda Tacik, Özbek, Tatar, Uygur, Kazak ve Dunga dedikleri halklar da vardır. Kırgızistan bağımsızlığa kavuştuktan sonra Rus asıllı vatandaşların bölgeyi terk etmesi ve Tacikistan’daki savaş nedeniyle bölgeye göç nedeniyle Müslümanların sayısı Kırgızistan’da artmış oldu. Ancak Kırgızistan, bölgesel olarak farklı konuma sahip bir ülke.

Örnek verecek olursak: Birincisi; Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yaşayan Müslümanların nüfusu nedense yüzde 30 iken, Provoslav Rus ve Ukrayna asıllı vatandaşların nüfusu yüzde 54’ü oluşturmaktadır. Yani Müslümanlar daha çok köylerde, kasabalarda yaşarken şehirlerdeki nüfusun daha çok Hıristiyan olduğuna şahit oluyoruz. Hıristiyanlar, daha çok Bişkek ve civarındaki yerleşim bölgelerinde aktifler. Ona benzer durum yine Çuyskaya dedikleri bölgede de yaşanmaktadır. Bişkek’e rağmen bu bölgede Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında pek de bir fark yoktur.

MİSYONERLER BÖLGEDE HARIL HARIL ÇALIŞIYOR

İkincisi; bölge olarak Kırgızistan’ın kuzey bölgelerini söyleyebiliriz. Bu bölgelerin yüzde 98’i Kırgız vatandaşlarından oluşmaktadır. Bu bölgede adeta bozulmuş, rencide edilmiş hurafelerle dolu bir İslam anlayışı yaşanmaktadır. İslam,Şamanizm’le karışmış vaziyettedir. Ve bu bölgelerde faaliyet gösteren Hıristiyan misyonerler pek bir zorlukla karşılaşmadan yeni Hıristiyan üyeler topluyorlar. Bölgedeki sosyal, kültürel ve ekonomik şartlara, dini ve genel eğitime yönelik yapılan çalışmalara bakılınca, misyonerler bölgedeki halka daha çok bu konularda destek oluyor ve din değiştirmeye yönelik çalışmalarında pek zorluk görmüyorlar. Bölgede her sene yüzlerce insan Hıristiyanlık dinini seçiyor. Kiliseler ve rahip okulları inşa ediliyor. Kiliselerde Kırgızca vaaz veriliyor. Bölgede Hıristiyanlık dinini yayan radyo ve özel televizyon kanalları da mevcuttur. Amerika ve Güney Kore’den misyonerler, daha çok bölgede çalışma yaparken Rus provoslav kilisesi de bölgede son zamanlarda çalışmaya başladı.

MÜSLÜMAN NÜFUSUN AZ AMA EN AKTİF OLUNAN BÖLGE GÜNEY

Üçüncüsü ise; Kırgızistan’ın güney bölgesidir. Müslümanların en az bulundukları bölgedir. Yüzde 3-4 denilebilecek küçük bir nüfus oranına sahiptir ama en aktif ve en çok İslam’a bağlı olarak Kırgızların ve Özbeklerin yaşadıkları bölgedir. Bu bölgede yer alan şehirler Oş, Calalabad, Uzgen, Safid Bülent ve İski Nevket, Müslümanlar için çok önemli ve Orta Asya için de mübarek yerlerdir.

Bu bölgede Müslümanların vakıflar, dernekler, medreseler ve en çok da camileri mevcuttur. Oş şehrinde 46 cami var. Bu, komünizmden önceki duruma kıyas yapıldığında az olduğu görülercektir. Komünizm öncesi Oş’ta 154 cami ve 7 medrese vardı. Komünistler döneminde çok cami yıkıldı ve medreseler kapatıldı ve bu mübarek meskenler sinema salonlarına veya kulüplere çevrildi.

Kısacası Kırgızistan’da Müslümanların uyanışı genelde bu bölgede yaşanmaktadır. Her sene hacca gidenlerin sayısı artmaktadır. Camilerin ve medreselerin sayısı gün geçtikçe çoğalmaktadır. Sovyet döneminde bölgede bir kaç tane cami varken bugünlerde bölgede yaklaşık iki bin cami var. Her sene üç bin kişi Mekke’ye hacca gidiyor ve İslam ülkelerine her sene İslam`ı öğrenmek için talebeler gidiyor.

Tarihi kayıtlara göre Oş şehrinin Hz. Süleyman tarafından kurulduğu yönünde rivayetler vardır. Diğer bir rivayete göre ise Oş şehrinin İskender tarafından kurulduğu yönünde. Oş şehri aynı zamanda ikinci Mekke olarak tanıtılır. Oş’ta bulunan ve Süleyman Dağı olarak bilinen dağda eskiden beri yapılan bir yapıt vardır. Bölgedeki Müslümanlar, dağı bir kutsal mekan olarak bildiklerinden bayramlarda ziyaret ederler. Şimdi bir müze olarak tanıtılan yer, tarih boyunca çok yıkımlar görmüştür.

İSLAM’IN GÜÇLENMESİNİ İSTEMEYEN GÜÇLERİN AMACI…

Yine Kırgızistanlı Müslümanların problemleri yok değil. Özellikle bölgenin coğrafi konumu ve transit yolları bakımından dünya devletleri, bölgede İslam’ın güçlenmesini ve Müslümanların çoğalmasını istemediklerindendir ki bölgede Vahhabiliğin yayılması için uğraşmaktalar. Kırgızistan’da Müslümanlar arasına fitne yaymak için uğraşan dış güçler yeterince bölgede parasal destek de sağlamaktadırlar. Kırgızistan ve Tacikistan, batılı işgal güçlerinin Afganistan’dan elde ettikleri uyuşturucuyu Avrupa’ya taşımak için kullandıkları iki transit güzergah ülkedir. Tüm bu dış desteğin arkasındaki niyetler henüz tam okunamamış olunsa da bölgede Afganistan üzerinden yapılan uyuşturucu trafiği dikkate alınırsa, İslam’ın neden güçlenmesini istemedikleri ortaya çıkar.

Kırgızistan’daki Müslümanların durumunu ve dini gelişmeleri yine bir başka yazıda anlatmaya devam edeceğiz inşaallah
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir