• DOLAR 32.381
  • EURO 35.03
  • ALTIN 2325.833
  • ...
Bir Gün…
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bir gün hayata gözlerini yuman, dünya ile irtibatı kesilen, hesap ve kitabı kapatılan… Sen olacaksın. Dünyaya dair ne varsa (evini, işini, çoluk çocuğunu, para ve pulunu, dost ve ahbaplarını, mevki ve makamını…) geride bırakarak.

Bir gün senin de salân okunacak, cami minaresinden hazin bir seda ile. “Felankesin oğlu veya kızı filankes vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin!” diye.

Bir gün “öldü!” “öldü!” nidası senin için yükselecek. “Allah rahmet eylesin, vefat etmiştir!” acılı sözleri senin hakkında dökülecek dudaklardan. Ölüm haberi dilden dile dolaşan, oradan buraya yayılan sen olacaksın. O gün akraba ve dostların telaşı ve koşuşturması senin için olacaktır. İnsanların karıncalar gibi üzerine toplandığı, meraklı gözlerle baktığı, senin cenazen, cansız bedenin olacaktır.

İşte o gün güneşi batıdan doğan, sur’una üfürülen, kıyameti kopuveren sen olacaksın, sen!

İşte o gün eşi dul, çocukları yetim kalan, ardından gözyaşı dökülen, feryadu figanlar edilen, sessiz çığlıklar koparılan sen olacaksın, sen.

Bir gün alelacele suyu kaynatılan, kefeni biçilen… Sen olacaksın. Öbür taraftan hummalı bir çalışmayla mezarı kazılan.

Bir gün bembeyaz kefene sarmalanan ölü sen olacaksın, yalın bedenin ile. Yanına hiç bir şey almadan. İradesiz, iktidarsız. Tıpkı yeni doğup da bez parçalarına sarmalanan minnacık bebek gibi.
Bir gün baktığında hep ürktüğün, kendine bir türlü yakıştıramadığın o tabuta yatırılan sen olacaksın. Cansız bedeni eller üstünde, omuzlarda dolaşan mevta da sen olacaksın, sen!

Ve bir gün musalla taşına yatırılan, cenaze namazı kılınan, hakkında dualarla af ve mağfiret dilenen yine sen olacaksın, sen.

Bir gün hiç dönmemek üzere dünya hayatına elveda diyen, hiç kimsenin haberi olmadan ansızın göçüp giden, gözlerden tamamen ırak olan, arkasında birkaç hatıra ve birkaç gözyaşı bırakıp kaybolan, sırlar yumağına karışan, gizemli hakikate terk edilen, meçhul sona salıverilen... Sen olacaksın sen. Malum iken meçhul olan, hakikat iken hayale dönüşen, yaşıyor iken yaşamayan ve bundan böyle merhum olarak vasfedilen.

Bir gün bütün fazlalıklardan, bütün artıklardan arınan, ruhu arş-ı âlâya kanat çırparken, bedeni özü ve anası olan toprakla buluşan, toprağa karışan sen olacaksın. Tohumun, çekirdeğin toprağa karışması, toprakla hemhal olması ve toprakta fena olması gibi.

Bir gün yer üstünde iken yerin altına çekilen, ehl-i dünya iken ehl-i kubur olan, bizim iken, başkalarının olan… Sen olacaksın.

Bir gün candan sevenleri tarafından toprağın soğuk kucağına bırakılan, derinliklere ve karanlıklara terk edilen, üzeri sağlam kayalarla kapatılan, üzerine alelacele topraklar atılan, toprağı iyice bastırılan ve herkesin meçhul kaderiyle ve amelleriyle baş başa bırakıp evine barkına döndüğü sen olacaksın, sen!

Bir gün adresin mezarlık, komşuların ölüler, kimliğin ise mezar taşı olacaktır. Ha keza evin kabir, döşeğin toprak, yorganın ise taşlar olacaktır.
İşte o gün esrar perdesi senin için aralanacak. En büyük hakikatle yüzleşecek, acı gerçeklerle buluşacak olan sen olacaksın, sen!

İşte o gün hayaller suya düşecek, amaçlar kursaklarda kalacak, hesap ve kitap ters yüz olacak, plan ve projeler geçersiz kalacaktır.

İşte o gün her şey sus pus olacak; konuşan ise, amelin, icraatın ve eserlerin olacaktır.
Hey Dost dikkat et! Muhayelattan, ihtimal ve olasılıklardan bahsetmiyoruz. Bilakis hakikatten, herkesçe malum olan olaylardan bahsediyoruz. Baharın akabindeki kıştan, gündüzün bitimindeki geceden, gülistanın ötesindeki kabristandan bahsediyoruz. Güneş gibi parlak, gün gibi açık bir hakikatten bahsediyoruz.

Hey dost dikkat et! Uzaklardan, çok uzaklardan haber vermiyoruz. Bugünün bitimindeki yarından, Çarşamba’dan sonraki Perşembe’den… Haber veriyoruz. Alınıp da verilemeyen nefesten, ağza alınıp da yutulamayan lokmadan veya yumulup da bir daha açılamayan gözden… Yani çok yakın hadiselerden bahsediyoruz. Hem biliyorsun; hayat üç günden ibarettir demiş bilginlerimiz. Dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarına erişip erişmeyeceğimiz meçhul, kaldı bugün. Yani hayat dediğimiz serüven aslında bir günden ibarettir.

Hey dost dikkat et! Güneş gibi parlak hakikate gözlerimizi kapatmak niye! Hem gözlerini kapayan yalnızca kendine gece yapmaz mı? Şu deve kuşu misali kafayı kuma gömmek de neyin nesi? Kocaman gövdemizle dışarıda dururken, ölüm denen keskin nişancıdan kurtulmak akıl kârı mı?

Hey dost! Hazırlıktan, tedbirden kim zarar görmüş? Kalk da hazırlığını yap. Önümüzde şiddetli kış var; tedarikini gör, depolarını doldur, yakacağını temin et. Önümüzde karanlık gece var, ışığını-fenerini bulundur; yoksa karanlıkta kalıverirsin. Uçsuz bucaksız ve dönüşü olmayan çölde yolculuğa çıkılacak. Torbanı doldur. Suyunu, azığını hazırlamayı ihmal etme. İnsanların çoğunun gafleti, dalaleti ve dalmışlığı seni yanılgıya düşürmesin. Rabbinin çağrısına kulak ver: “Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah`ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.” (En’am-116)

Bak hele Ayet-i Kerime ne de güzel tasvir ediyor, âlemin acı ahvalini: “İqterebe linnasi hisabuhum. Wehum fi ğefletin mu’ridun.” (Enbiya–1) “İnsanların hesap vakti yaklaştı. Ancak onlar gaflet içerisinde yüz çeviriyorlar.” Evet, acı gerçeğe, mutlak sona gün be gün, an be an yaklaşmaktayız. Ancak insanlar bundan habersiz bir şekilde kimi ticaretine dalmış, kimi nefsinin esaretinde zevk ve sefa peşinde, kimisi de dünyevi ve basit hedeflere odaklanmış bir şekilde oyalanıp durmaktadır. İnsanlar kaybettikleri önemli şeylerden (iman, ihlâs, ilim, irfan…) gafil bir şekilde, kazandıklarını sandıkları basit dünyalıklarla (para, pul, mevki, makam…) avunup durmaktadır. İnsanlar alışkanlıklarından, insanlar faydasız uğraşlarından, insanlar kötü huy ve mizaçlarından vazgeçmemeye devam ede dursunlar; Sünnetullah dediğimiz ilahi kanunlar da işlemeye devam etmekte. Kaçınılmaz gerçekler bize doğru hızla gelmektedir.

Rabbim bizleri akıbeti hayırlı olanlardan, kendisine selim bir kalp ile varan kullarından eylesin. (Âmin)

Cihan Bozoba / İnzar Dergisi Şubat 2011
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir