• DOLAR 32.492
  • EURO 34.956
  • ALTIN 2431.797
  • ...
Muhabbet sırları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Feyzullah Zerey

İnsan, Allah’ın en güzel eseridir ve en mükemmel sanatıdır. İnsanı insan eden kalbidir, kalbindeki imanı, yüksek duygularıdır. İnsan fıtraten güzeli, mükemmeli sever, güzellik ve mükemmelliğin yaratıcısı Yüce Allah’ı da o yüzden sever. Zira güzellikler temiz fıtratları kendisine çeker, cezp eder. Allah-u Teâla’nın muhabbet ve rızası bir insan için en büyük maksattır. Nefis mertebelerinin doruğunda “raziye” ve “merdiye” mertebeleri vardır. Bu mertebedeki insanın kalbi O’nun muhabbetiyle dolmuştur. Artık sevdiğini O’nun için sever ve O’nun sevdiklerini sever. Başta O’nu sever sonra O’nun “Habibim” dediği Muhammed Mustafa (sav)’yı sever. “Deki, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin” (Al-i İmran, 31) Ne büyük bir bahtiyarlık ki kainatın sahibi sevgisini Onu (sav) sevmeye ve Ona uymaya bağlamış.
 

İnsan sevdiğiyle beraberdir. Sevdiğine vasıl olmak için çırpınıp durur. En güzel anı sevdiğiyle beraber olma anıdır. Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) Mi’raç’ta bu duyguyu yaşamıştı. “Hüzün Yıl”nda sevgililer sevgilisine ulaşmıştı.
 

Muhabbet kadar lezzetli bir duygu var mı? Muhabbet öyle bir duygudur ki bu uğurda insan candan geçer, maldan geçer. Nice erler vardır ki her şeylerinden geçip O’na ulaştılar ve nice erler var ki bu aşkla yanıp dururlar.
 

Muhabbet; ihlâstır, samimiyettir, candan bağlılıktır, mahbubunda fani olmaktır. Mahbubunun hatırı için her şeye katlanmadır.
 

Muhabbetin hakiki sahibi Cenab-ı Hak’tır. İnsan hakiki manada O’na muhabbet eder. Zira muhabbet beslediği mahbubundaki meziyetlerin kemal derecesi Allah’tır. Güzellik, iyilik, ihsan, dostluk, ünsiyet… Bütün bu meziyetlerin sahibi ve yaratıcısı O’dur. Cenab-ı Hak adına beslediğimiz bütün muhabbetler bizi O’na yaklaştırır. Aksi bütün muhabbetler bizi O’ndan ırak eder. Yaratılanı yaratanından dolayı sevmeli bu da ibadet mahiyetine geçer, yoksa bizatihi o şeyin kendisini sevmek Cenab-ı Hakk’ın sevgisine gölge olur.
 

Cenab-ı Hakk’ı tanımak, O’nu sevmek, O’nun kulluğunu yapmak, O’nun hizbinden olmak ne güzel bir saadet, ne güzel bir mutluluktur. İslam ulemasına göre bütün ilimlerin anası ve önemlisi “Marifetullah” ilmidir. Bütün ilimler O’nu tanımak için vardır ve O’na vesiledir. Zira hayattaki en ulvi maksut O’nu tanımak, sevmek ve razı etmektir.
 

Varlıklar arasında Cenab-ı Hakk’a muhatap olan insandır. Zaten o yüzdendir ki mahlûkata sultan olmuştur. İnsanın bir kadr-u kıymeti varsa o da Cenab-ı Hakk’a olan bağlılığıdır. Yoksa küçük, zavallı bir mahlûktur. İnsanı insan eden, belki de sultan eden imandır, Cenab-ı Hakk’ı tanıyıp ibadet etmesidir.
 

Cenab-ı Hakk mahbubunu kimseyle paylaşmak istemediğindendir ki iman ehlinin başına bazen şefkat tokadı mahiyetinde musibetler verir. Ta ki o kul ayılsın, kendisine gelsin ve yüzünü mahbubu olan Cenab-ı Hakk’a tevcih etsin. Evet, Cenab-ı Hakk ihlâslı, samimi mümin kullarını muhafaze eder. “(Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.” (Yusuf,33)
 

Cenab-ı Hakk, muhabbeti dışında ve O’nun adına olan muhabbetler dışındaki bütün muhabbetler zayıftır, zail olur. Üstelik geride acı ve azaba dönüşür. “Vah”lar dedirtir. Bu muhabbetler musibettir. Zira fani olan fenaya gider. Bâki olan Cenab-ı Hakk adına olan tüm ibadetler (muhabbet de dahil) Beka’ya gider. Dünya ve ahret saadetine vesile olur.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir