• DOLAR 32.575
  • EURO 34.932
  • ALTIN 2432.882
  • ...
`israil`i Tel`in Ediyoruz`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İSTANBUL - Yayınlanan basın açıklamasında "Şehid ve zindan ehli, bir elmanın iki yarısı gibidir, aynı tadı aynı kokuyu ve aynı rengi taşırlar. Filistin toprakları ve Mescid-i Aksa`nın özgürlüğe kavuşması için Müslüman Filistin halkı bugüne kadar büyük bedeller ödediler ve ödemeye de devam ediyorlar. Kimi şehit, kimi gazi kimi muhacir kimi de Siyonist zindanlarında esaret altında mücadelelerine devam etmektedirler.

Siyonizm, uluslararası sözleşme ve hukuku hiçe sayarak Müslüman Filistin halkın direnişini kırmak ve kendi isteklerini kabul ettirmek için zulüm ve barbarlıkta sınır tanımamaktadır. Bu zulüm ve barbarlıktan herkes nasibini almaktadır. Beşikteki bebekten yaşlı nine ve dedelere, Filistin toprakları dışında yaşayanlardan zindanlara kadar hiç kimse emniyet ve güvende değildir" denildi.


Açıklamada, "64 yıllık tarihinin hep kanla, katliamlarla dolu İsrail`in, İslam dünyasında son dönemlerde yaşanan değişimler öncesi 2006`da Lübnan`da Hizbullah`a ve 2008`de Hamas`ın bulunduğu Gazze`ye başlattığı saldırı gibi saldırıları, bölgede yaşanan değişimler sonrası tekrarlama lüksü kırılmış görünüyor" ifadelerine yer verildi.

Zulüm ve Katliamlar Rutin Hal Almış
Her türlü mahrumiyet, baskı ve zulme rağmen direnişi bitiremeyen siyonistlerin, bunun acısını Filistin`i bir açık cezaevine dönüştürdükleri belirtilen açıklamada, tutuklama furyasıyla zindanlara doldurulan esirlere zulüm ve haksızlıkların katmerlisinin yaşatıldığı, adeta intikam alınmak istendiğine vurgu yapılarak zindanlardaki insanlık onuruyla bağdaşmayan uygulamalar rutin hale dönüştüğü kaydedildi.


Açıklamada, bu insanlık dışı uygulamalara karşın tutukluların yapabilecekleri tek şeyin ise bedenlerini ortaya koyarak direnmek, yanı açlık grevi olduğuna dikkat çekildi. Siyonist israil işgal rejimi zindanlarında 17 Nisan`dan buyana insanlık dışı uygulamalara son verilmesi için açlık grevinde bulunan yaklaşık 1600 Filistinli esirin durumunun ciddiyetini koruduğu kaydedilen basın açıklamasının devamında şöyle denildi: "Terörist işgalci İsrail, kendinden bekleneni yaparak geri adım atmıyor, duyarlı Müslümanlar dışında dünya kamuoyu ise bu vahşet karşısında sessizliğini koruyor…


Öncelikle, şunu belirtmekte fayda vardır: Esir edilen Filistinliler; işgale karşı topraklarını savunan, siyonist zulme karşı direnen izzetli insanlardır. Yoksa hırsızlıktan, gasptan ve diğer adli suçlardan dolayı tutuklanmış değillerdir. Tek suçları, Siyonist zulme rıza göstermemeleridir. Dünyanın dört bir yanına sürülen, hicret etmek zorunda bırakılan milyonlarca Filistinliler, bu iğrenç siyonist politikalarının kanıtıdır…

Filistinli esirlerin israil işgal zindanlarından mahrum bırakıldıkları insani haklarını sıralamak gerekirse; Gazzeli esirler yıllardır aileleriyle görüştürülmüyor, esirlere uygulanan izolasyon ve tecrit, geceleri çırılçıplak tekrarlanan teftiş, mahkeme kararı olmadan idari tutukluluk adı altında esirlerin uzun yıllar tutuklu bırakılma, hastalandıklarında esirlerin tedavi edilmemeleri, yarım kalmış eğitimlerini içeride tamamlayamamaları, avukatlarla görüşme yasağı, keyfi olarak yüksek para cezalarının verilmesi, aileleri ile telefon görüşme haklarının ellerinden alınması…"

"Kurum ve Kuruluşların Tavrı Utanç Verici"
Açıklamada, "Filistinli esirleri açlık grevine sevk eden ve ölüme doğru götüren ve düzeltilmesi için istenen en doğal insani istekleri karşısında zalim işgalcinin geri adım atmaması, dünyanın dört bir yanına Amerika ve Batı dünyasının menfaati gereği müdahale etme gereği duyan Birleşmiş Milletler`in böylesine insani bir olaya sessiz kalması, bizleri hayal kırıklığına uğratmış değildir. Zaten siyonistleri zulümlerinde böylesine pervasızlaştıran onlardır.

Ancak İslam İşbirliği Teşkilatı, uluslararası insani kuruluşlar ve özellikle dünya Müslümanlarının Filistinli esirlerin feryatları karşısında yeterli duyarlılığı göstermemesi, insanlık ve İslam dünyası adına büyük bir utanç vesilesidir"…" denildi.

İşgal zindanlarına atılarak her türlü işkencelere maruz bırakılan Filistinlilerin yıllar yılı çürüttüğü bedenlerin, sadece kendi davaları ve toprakları için değil, tüm dünya Müslümanlarının davası İslam için olduğu ve mukkades Kudüs`ün işgal altından kurtulması için olduğunun kesinlikle unutulmaması gerektiği hatırlatıldı.
 

Açıklamanın sonunda şöyle denildi: "Bu bağlamda, İslam dünyasının duyarlı tüm Müslümanlarından beklenen; sahip olduğumuz yüce davamız İslam`ın istediği kardeşliği sergilememiz ve Filistinli esirlerin, maruz kaldıkları işgal rejiminin zalimane zulmünün son bulması için sessiz kalınmaması, gösteriler, mitingler düzenleyerek siyonist zalimi geri adım attırmaya ve kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermemiz bir vebal ve sorumluluktur.

Özgür Kudüs Platformu olarak, kardeşlik, insani görev ve yükümlülüklerimizin bir gereği olarak; her daim Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Siyonistlerin yaptıkları insanlık onuruyla bağdaşmayan zulüm dolu uygulamalarını tel`in ediyoruz. Allah`tan temennimiz, bir an önce esirlerin, Kudüs ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere Tüm Filistin`in özgürlüğüne kavuşmasıdır." (İLKHA)

 

 İşte açıklanan basın bildirisinin tam metni;
 
Basın açıklaması
 
Şehid ve zindan ehli, bir elmanın iki yarısı gibidir, aynı tadı aynı kokuyu ve aynı rengi taşırlar.
 
Filistin toprakları ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşması için Müslüman Filistin halkı bugüne kadar büyük bedeller ödediler ve ödemeye de devam ediyorlar. Kimi şehit, kimi gazi kimi muhacir kimi de siyonist zindanlarında esaret altında mücadelelerine devam etmektedirler.
 
Siyonizm, uluslararası sözleşme ve hukuku hiçe sayarak Müslüman Filistin halkın direnişini kırmak ve kendi isteklerini kabul ettirmek için zulüm ve barbarlıkta sınır tanımamaktadır. Bu zulüm ve barbarlıktan herkes nasibini almaktadır. Beşikteki bebekten yaşlı nine ve dedelere, Filistin toprakları dışında yaşayanlardan zindanlara kadar hiç kimse emniyet ve güvende değildir.
 
64 yıllık tarihi hep kanla, katliamlarla dolu israil’in, İslam dünyasında son dönemlerde yaşanan değişimler öncesi 2006’da Lübnan’da Hizbullah’a ve 2008’de Hamas’ın bulunduğu Gazze’ye başlattığı saldırı gibi saldırıları, bölgede yaşanan değişimler sonrası tekrarlama lüksü kırılmış görünüyor.
 
Her türlü mahrumiyet,  baskı ve zulme rağmen direnişi bitiremeyen siyonistler, bunun acısını Filistin’i bir açık cezaevine dönüştürerek, tutuklama furyasıyla zindanlara doldurdukları esirlere zulüm ve haksızlıkların katmerlisini yaşatarak adeta intikam almaktalar.  Zindanlardaki insanlık onuruyla bağdaşmayan uygulamalar rutin hale dönüşmüştür.
Bu insanlık dışı uygulamalara karşın tutukluların yapabilecekleri tek şey, bedenlerini ortaya koyarak direnmektir. Yanı açlık grevi…
 
Siyonist israil işgal rejimi zindanlarında 17 Nisan’dan buyana insanlık dışı uygulamalara son verilmesi için açlık grevinde bulunan yaklaşık 1600 Filistinli esirin durumu ciddiyetini korurken, terörist işgalci israil, kendinden bekleneni yaparak geri adım atmıyor, duyarlı Müslümanlar dışında dünya kamuoyu ise bu vahşet karşısında sessizliğini koruyor…
 
Öncelikle, şunu belirtmekte fayda vardır: Esir edilen Filistinliler; işgale karşı topraklarını savunan, siyonist zulme karşı direnen izzetli insanlardır. Yoksa hırsızlıktan, gasptan ve diğer adli suçlardan dolayı tutuklanmış değillerdir. Tek suçları, siyonist zulme rıza göstermemeleridir. Dünyanın dört bir yanına sürülen, hicret etmek zorunda bırakılan milyonlarca Filistinliler, bu iğrenç siyonist politikalarının kanıtıdır…
 
Filistinli esirlerin israil işgal zindanlarından mahrum bırakıldıkları insani haklarını sıralamak gerekirse; Gazzeli esirler yıllardır aileleriyle görüştürülmüyor,  esirlere uygulanan izolasyon ve tecrit,  geceleri çırılçıplak tekrarlanan teftiş, mahkeme kararı olmadan idari tutukluluk adı altında esirlerin uzun yıllar tutuklu bırakılma, hastalandıklarında esirlerin tedavi edilmemeleri, yarım kalmış eğitimlerini içeride tamamlayamamaları, avukatlarla görüşme yasağı,  keyfi olarak yüksek para cezalarının verilmesi, aileleri ile telefon görüşme haklarının ellerinden alınması…  
 
Filistinli esirleri açlık grevine sevk eden ve ölüme doğru götüren ve düzeltilmesi için istenen en doğal insani istekleri karşısında zalim işgalcinin geri adım atmaması,  dünyanın dört bir yanına Amerika ve Batı dünyasının menfaati gereği müdahale etme gereği duyan Birleşmiş Milletler’in böylesine insani bir olaya sessiz kalması, bizleri hayal kırıklığına uğratmış değildir. Zaten siyonistleri zulümlerinde böylesine pervasızlaştıran onlardır.
 
Ancak İslam İşbirliği Teşkilatı, uluslararası insani kuruluşlar ve özellikle dünya Müslümanlarının Filistinli esirlerin feryatları karşısında yeterli duyarlılığı göstermemesi, insanlık ve İslam dünyası adına büyük bir utanç vesilesidir…
 
İşgal zindanlarına atılarak her türlü işkencelere maruz bırakılan Filistinlilerin yıllar yılı çürüttüğü bedenler, sadece kendi davaları ve toprakları için değil, tüm dünya Müslümanlarının davası, İslam için ve mukkades Kudüs’ün işgal altından kurtulması için olduğu kesinlikle unutulmamalıdır…
 
Bu bağlamda, İslam dünyasının duyarlı tüm Müslümanlarından beklenen; sahip olduğumuz yüce davamız İslam’ın istediği kardeşliği sergilememiz ve Filistinli esirlerin, maruz kaldıkları işgal rejiminin zalimane zulmünün son bulması için sessiz kalınmaması, gösteriler, mitingler düzenleyerek siyonist zalimi geri adım attırmaya ve kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermemiz bir vebal ve sorumluluktur.  
 
Özgür Kudüs Platformu olarak, kardeşlik, insani görev ve yükümlülüklerimizin bir gereği olarak; her daim Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Siyonistlerin yaptıkları insanlık onuruyla bağdaşmayan zulüm dolu uygulamalarını tel’in ediyoruz. Allah’tan temennimiz, bir an önce esirlerin, Kudüs ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere Tüm Filistin’in özgürlüğüne kavuşmasıdır. 
 
 Özgür Kudüs Platformu
 
http://www.ozgurkudus.org

Bu haberler de ilginizi çekebilir