Rus Çar`ı Vladimir Putin III
Kendini adeta bir Rus Çarı olarak gören ve 7 Mayıs`ta üçüncü kez Rusya`nın Başkanı olarak göreve başlayan Vladimir Putin`in gerek ülke içinde ve gerekse dış siyasette daha sert bir politika izleyeceği belirtiliyor.
Riyad Makayev / Analiz
Kremlin gerçek sahibine geri döndüğü için büyük olaylara gebe. Vladimir Putin, 7 Mayıs Pazartesi günü resmen Rusya Başkanlığı görevine başladı. Başkanlık törenine hiç bir ülkenin başkanları çağrılmadı. Sadece Vladimir Putin’in yakın çevresindeki dostlarından Silvio Berluskoni ve Gerhard Shreder çağrıldı.
Yemin sonrası Vladimir Putin’in tahta çıkma onuruna bir dua yapmak için törene katılan misafirleri Kremlinin hizmet kilisesine davet edildi. Bu dua töreni, eskiden Rus Çarların özel kilisesi olan Katedrali kilisesinde yapıldı. Putin, tıpkı bir Rus Çarı gibi tüm eski Rus Çarların adet edindikleri ritüelleri yerine getirdi. Sadece taç giydirilmedi. Diğer tüm Çarlara yapılan muameleler yapıldı. Putin, zaten kendini bir Çar olarak görüyor. “Ben istiyorum!” onun sloganı oldu.
ÜÇÜNCÜ KEZ BAŞKAN SEÇİLDİ
Putin’in Çarlık dönemi 1999’da Selefi Yeltsin ile yapılan anlaşma ile başlamıştı. Boris Yeltsin ile yapılan anlaşma ise, “bana dokunulmazlık, sana taç” şeklinde idi. Bu anlaşma bugüne kadar devam etmektedir. Yeltsin, Putin’i sertliği ve kararlılığı nedeniyle beğenmişti. Ve Putin 4 Mart 2012’de üçüncü kez başkan seçildi. Daha önce Vladimir Putin hiç o kadar eleştirilmemişti ve o kadar muhalefeti olmamıştı. Yeni yetişen nesil eski seçmenlerden daha fazlasını istemeye başladılar ve olumsuzluklarını dile getirmeye başladılar. Gelişmekte olan orta sınıf daha zor hale geldi ve ne pahasına olursa olsun eleştirilere başladı. Putin’in siyaseti, eğlence ve mağazalarda kuyruklar olmayacak, ancak siyasete kimse dokunmasın diye insanlara dayattığı sözleşme olmuştu.
PROTESTOLARA RAĞMEN…
Ve bu sözleşme Başkan Vladimir Putin ve onun himayesindeki Dmitry Medvedev ile varılan anlaşma sonrasında 24 Eylül 2011’de kırıldı. Anlaşma ise: Başbakan ve Başkan, seçim sonrasında sadece yerlerini değişeceklerdi. Bu anlaşma basına çıktı ve internet sayfalarında boy göstermeye başladı. Putin’in bu hilesi kamuoyu ve İnternette bomba etkisi yaptı. Duma seçimlerinde on binlerce genç, kitlesel ihlaller ve seçimleri protesto etmek için sokaklara döküldü. Ancak Putin’in polisleri tarafından sert bir karşılık gördüler. Bazı muhalifler gözaltına alındı. Ve böylece gittikçe pek güçlü olmasa da Putin’e karşı bir muhalefet oluşmaya başladı. Demokrasi, Rusya’da fiiliyatta sınıfta kalmış oldu.
Putin’in işlettiği sistem şu an itibarıyla muzdarip bir halde, karar mekanizmasında bir felçlik yaşanmakta. Uzaktan bakılınca Putin’in Çarlığının hayatta kalması, bir hareketlilik yani olaylar olmadan ayakta ne kadar kalabileceğine bağlıdır. Ancak gün geçtikçe desteğini kaybeden Putin’in yeniden başkan seçilmesi ona gözyaşı döktürdü. Putin, Rus “Kursk” Denizaltı mürettebatı denizin dibinde tamamıyla öldüğü zaman, Beslan’da ilköğretim okulunda çocuklar öldüğünde, Dubrovka’da tiyatro baskınında yüzlerce vatandaş öldüğü zaman tek bir gözyaşı bile dökmemişti. Seçimleri kaybetseydi, Putin bitmişti. İşte yeniden başkan seçilince yeniden doğmuş gibi sevinmişti ve gözyaşları dökmüştü.
“KARANLIK ZAMANLAR” GELİYOR
Putin, resmen Başkanlığa oturduktan sonra yeni vaatlerde bulundu. Ancak tüm vaatleri mantıksız boş laftan ibaretti. Çünkü o destek aldığı klanın rehinesidir ve onu desteklediği klanın temeli üç sütuna, Finans, Güç ve Mafya üzerine dayanmaktadır. Gerçekte Rusya’yı, sanıldığı gibi tek bir kişi yönetmiyor.
Rusya’nın sistemine iyice baktığımızda ülke derin bir krizle karşı karşıya aslında. Adeta çok ısınmış elektrik kablolarının tutuşarak kısa devre yapacak olması ve elektriğin her an kesilebileceği tedirginliğini yaşanıyor olması gibi…
Rusya’nın eski Fransa Büyükelçisi Yuriy Ricov, “Rusya, Çarlık ve Sovyet İmparatorluklarının çöküşü sırasında neden olduğu krizlerden daha da korkunç bir krizle karşı karşıya kalacaktır. “Karanlık zamanlar” geliyor” diyor. Ancak, Çar olarak oynamaya alışan Putin, kendini göstermek zorunda. Elbetteki Putin’in de planları vardır. Dört senedir sadece konuşmacı olarak görev yapan Dimitriy Medvedev gibi pasif bir siyaseti kimse Putin’den beklemesin. Putin, kendi eski yüzünü daha da sert biçimde gösterecektir.
Medvedev’i bir “pislik” olarak nitelendirenler ve başkanlığı dönemini “bir saçmalık” olarak görenler bu sefer daha da dikkatli olmak zorunda. Putin böyle eleştirilmeyi kabul etmeyen bir kişiliğe sahiptir. Bazen dünya siyasetinde hiç görünmemiş laflar ve çıkışlar yapan Putin’den yeni dönemde daha da sert çıkışlar beklenmektedir.
Putin, Kremlin’de Başkanlık görevini teslim alırken ve üçüncü kez Başkanlık tahtına otururken dışarıda yüzbinlerce kişi onu protesto ediyordu. Moskova’nın dört bir tarafında askeri birlikler protestoculara müdahale ederken ve binlerce kişi gözaltına alınırken dışarıda hiç bir şey olmuyormuş gibi içeride, Rus vatandaşların menfaatine ve insan haklarına saygı göstereceğine dair yemin ediyordu “Çar”. Bu “Çar” acaba gücünü kullanmaya başlarsa ne yapar?
Rusya, etrafında dönen hadiselerde ve Arap Baharı operasyonlarında sahne dışı kalmıştı. Şimdi Putin bu devam eden dizi çekimlerinde başrolü isterse acaba ona “hayır” diyecek bir lider çıkar mı? Çünkü yeni dünya düzeni kurmaya çalışanlar pastayı Putin’siz yemeye kalkışmışlardı. Şimdi bir ortak daha çıkmış oldu. Pastanın kaçta birini verecekler veya hiç vermeyecekler mi, ilerleyen zamanda hayatta kalanlarımız şahid olacaktır.