Suriye İhvanı: PYD ve Esed`in arasında bir fark yok
Suriye İhvanı`nın tanınan isimlerinden ve Şark El Arabi Derneği Genel Müdürü Züheyr Salim, PKK- PYD/YPG ile Beşar Esed`in katliam, zorla tehcir gibi benzer siyasetleri güttüğünü söyledi.
Suriye İhvanı'nın tanınan isimlerinden ve Şark El Arabi Derneği Genel Müdürü Züheyr Salim, Suriye'deki gelişmelere ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu. Salim, PKK- PYD/YPG ile Beşar Esed arasında hiçbir farkın olmadığına dikkat çekti.
Coğrafi olarak bakıldığında Esed'in Suriye topraklarında alan hakimiyetine sahip olduğunu ama Suriye'nin yarısından fazlasının Esed rejiminin hakimiyetinde olmadığını belirtti.
Salim, "Fakat devlet olarak halkı yönetme bakımından bir hakimiyetten bahsedeceksek Esed'in Suriye halkından çok azına hüküm sürdüğü görülür. Hatta onun yönetiminde olan bölgelerde, diğer bölgeler gibi kıtlık, ekonomik ve toplumsal krizler yaşanıyor." dedi.
Suriye'deki örgütlerin iki kısma ayrıldığını söyleyen Salim, "Biri; Suriye devriminin başarıya ulaşması için kendine has gerçek bir menhece sahip, diğeri ise dış güçler tarafından desteklenen örgütlerdir. Rusya ve Amerika, 'Biz DAEŞ'i bitirdik' diyor. Ancak hakikatte DAEŞ hâlâ varlığını sürdürmektedir. Çünkü onunla iş yapanlar bunlar. DAEŞ'i bölgeden bölgeye transfer ediyorlar. Bizim tasavvurumuzda bu, örgütsel mesele değildir; halk meselesidir. Suriye devriminin gerçek sermayesi çadırlarda olan mülteciler, hicret eden halkımız, canından, ailesinden ve malından musibete uğramış vatandaşlarımızdır." ifadelerini kullandı.
"PYD'nin bölgedeki siyaseti öldürme, suikast ve göç ettirmede Esed'in siyasetinin aynısıdır"
PKK- PYD/YPG'nin, Suriye topraklarında bulunup Kürd toplumunu temsil ettiği zannına kapıldığını belirten Salim, "Bu doğru değildir. Bunlar Suriye'de Kürd evlatlarını temsil etmiyorlar. Gerçek Kürdler Suriye toplumunun bir parçasıdırlar. Suriye toplumuyla birlikte sevgiyle ve kardeşçe yaşıyorlar. Kürdlere ırkçı Baas partisi tarafından zulüm yapılmıştır. Suriye halkı tarafından yapılmamıştır. Ve onların, (PYD) Kürd halkını temsil ettiklerine dair iddiaları bir yalandan ibarettir. Bunlar başta kendilerini Ruslar tarafından vazifelendirdiler. Sonra kendilerini Amerika tarafından vazifelendirdiler. Ve şimdi paralı asker adı altında ordulaştırılmış durumdalar. Amerika'nın bayrağı altında savaşıyorlar. Demokrasiden ve insan haklarından bahsetmelerine rağmen yürüttükleri siyaset bunu göstermiyor. Suriye'nin kuzeydoğusu şu an onların kontrolünde. Bu mıntıka, Suriye'nin üçte birini kapsıyor. Ben, Esed'in Suriye topraklarının yüzde ellisini bile kontrolü altında tutmadığını bundan dolayı söyledim. Ayrıca burası zengin bir bölge. İçerisinde petrol ve zengin maden yatakları var. Fırat nehri kıyılarında ya da Dicle ve Fırat nehri arasında olduğu için 'cezire' yarımadası diyoruz. Ve bunlar bölgede hükmü ele aldıklarında zulümde, suçta, öldürmede, göç ettirmede DAEŞ ve Esed'in üslubunun aynısıyla hareket ettiler. Bu bölgede Arapların nüfusu yüzde 70'e tekabül ediyor. Onlar, geri kalan yüzde 30'luk kısmı kapsıyor da diyemem. Burada Asuriler, Kürdler, Türkmenler ve Ermeniler gibi başka ırklar ve toplumlar da yaşıyor. PYD'nin bölgedeki siyaseti öldürme, suikast ve göç ettirmede DAEŞ ve Esed'in siyasetinin aynısıdır. Aralarında hiçbir fark yoktur." diye konuştu.
"ABD, ordusunu kendisine hizmet edecek herhangi bir gruptan seçiyor"
ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'de çekilme kararına değinen Salim, "Trump, ne dediğini bilmiyor. Sabah bir açıklama, akşam da başka bir açıklama yapıyor. Bu büyük devletler istedikleri yeri işgal etmek, yönetmek ve kontrol etmek istiyor. Ama kendi evlatlarını kurban vermek istemiyor. Kendi askerlerini savaşa sürmek istemiyor. Ordusunu, kendisine hizmet edecek herhangi bir gruptan seçiyor. Amerika ise sözünü ettiğimiz örgüte dayanıyor. Ben onları Kürdler olarak isimlendirmek istemiyorum. Kürd kardeşlerimiz Suriye'de bizimle içi içe yaşıyor. Olduk olalı beraberiz. Bunlar paralı askerlere dönüşmüş durumda. Amerika Suriye'yi terk etmek istediğini ilan ettiğinde Esed'e gittiler. Eğer gerçekten de gerçek özgürlüğü isteselerdi, gerçek hakları isteselerdi Esed'e gitmezlerdi." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve Suriye halkları arasında iletişimin zayıfladığı dönemlerde, Suriye halkına Esed'in, Abdullah Öcalan'ı himaye ettiğini ve PKK'nin kurulduğu günden bu yana 40 bin insanın ölümüne neden olduğunu anlattığını aktardı.
"Salih Müslim Abdullah Öcalan'ın yerini alacaktır"
Salim, "Gelecekte Amerika Suriye'den çıkarsa ki kesinlikle çıkacağını da zannetmiyorum, bu hareketin öncülüğünü yapan Salih Müslim Abdullah Öcalan'ın yerini alacaktır. Ve Türkiye topraklarında fitneler çıkartma yoluna girecektir. Bundan dolayıdır ki Suriye devrimi ve Türk toplumunun güvenlik maslahatı için bunları muhasara altına alamaya güç yetirmemiz gerek. Bu durumu ne Amerika ne de Rusya'ya bırakmamalıyız. Çünkü bunlar Suriye - öyle ki Suriyelilerden çok katlettiler- ve Türkiye topraklarında çok büyük bir kansere sebep olacaktır." şeklinde konuştu.
Esed'e bağlı yöneticilerin, son dönemlerde ekonomik ve toplumsal çöküşün boyutlarını yazdığını söyleyen Salim, "Ülkede bir şey kalmamış. Her şey yıkılmış durumda. Suriye halkının, şu an tekrar binaları onarma meselesini konuştuklarını söyleyebiliriz. Suriye tekrardan insani bir imara ihtiyaç duyuyor. Suriye'deki insanlar kendi kararlarına sahip olmak istiyor. Halk, kendi nefsinin aleyhine değil lehine hüküm verir. Bu halkın aleyhine hüküm verenler onların düşmanlarıdır. Suriye halkı şu an kendi nefsine hükmetmeye muhtaç. Biz diyoruz ki öncelik olarak Suriye halkının ihtiyacı, şahsiyetinin tekrar inşası için kendi kararına sahip olmasıdır. Fakirlik, ekonomik ve toplumsal çöküşün boyutuna baktığımızda devletsel siyaset Beşar Esed'in kalmasını öngörüyorsa bile onun Suriye'yi çepeçevre saran bu koşullar gölgesinde kalıcılığı imkansızdır." ifadelerini kullandı. (Abdurrahman Uğurlu, Zeyd Varol- İLKHA)