• DOLAR 32.367
  • EURO 34.98
  • ALTIN 2325.233
  • ...
"Aile müessesesi çökerse ne cemiyet ne de devlet kalır"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

6284 sayılı 'Aileyi Koruma!' kanununun kadını korumadığına, tam aksine yürürlüğe girdiği günden beri yuvaları dağıttığına dikkat çeken Araştırmacı-Yazar Burhan Bozgeyik, aileyi yıkan bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini belirterek, devletin ve toplumun temelinin aile olduğuna vurgu yaptı.

2012'den bu yana yürürlükte olan 6284 sayılı kanunun, kadın cinayetlerini ve boşanmaları artırdığını ifade eden Bozgeyik, eşlerin, söz konusu kanunu her tartışmada sopa gibi kullanmasının boşanmalara ve cinayetlere kapı araladığını kaydetti.

Avrupa standartları temel alınarak hazırlanan özellikle 6284 sayılı kanunun, aile yapısını temelden sarstığını belirten Bozgeyik, söz konusu durumdan yakınarak, "Bizi kabullenmeyenlerin kanunlarını neden kabul ediyoruz?" diye sordu.

"Bünyemize uymayan kanunlar nedeniyle boşanmalar yüzde 500 arttı"

Türkiye'nin, AB'ye uyum sağlamak için toplumun aile değerlerini hiçe saydığını belirten Bozgeyik, "Bizi kabullenmeyenlerin kanunlarının neden kabul ediyoruz? Son 15 senede 'Avrupa'ya uyum paketi' adı altında yaklaşık 10 bin kanun çıkartıldı. Bu kanunların tamamı bir defa bizim bünyemize uymuyor. Bu kanunların hepsini teker teker ele alıp incelediğimizde, bu kanunlardan bir tanesi de aile ile ilgili olan kanundur. Aile ile ilgili yapılan düzenlemelere baktığımızda bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten beri boşanmaların yüzde 500 arttığını görmekteyiz." dedi.

"Avrupa genetiğimizi tamamen değiştirmek istiyor"

Ailelerin huzursuz ve tedirgin olduğunun altını çizen Bozgeyik, "Ailedeki en küçük tartışmaların karakola ve mahkemeye intikal etmesi, bunun neticesinde ailelerin yıkılması, ortada kalan çocuklar, mağdur olan kadınlar, perişan olan ve yuvası yıkılan erkekler. Ortada maalesef böyle bir tablo var. Bu tablo da hiç iç açıcı bir tablo değil. Ben bu kanunu ise GDO'lu ürüne benzetiyorum. Avrupa genetiğimizi tamamen değiştirmek istiyor ve bunu bize dayatıyor. Bu kendi bünyelerinde belki olabilir ama bu tarz dayatmalar ve uygulamalar bizim bünyemize uymuyor." ifadelerini kullandı.

"Bu insanlar meşru bir evlilik yapmışlar"

Bozgeyik, sözlerine şöyle devam etti:

"Şu anda binlerce insan cezaevinde. Bu insanlar meşru bir evlilik yapmışlar. Annesinin ve babasının, her iki tarafın ailesinin de haberi var. Ama 'yaşı küçük' diye nitelikli cinsel tacize giriyor ve hem de ağır bir hapis cezasıyla cezalandırılıyorlar. Yani ortada tuhaf bir durum var. Evlilik dışı bir münasebet olsa buna herhangi bir ceza yok. Çünkü zina suç olmaktan çıkarılmış durumda. Ama bu şekilde bizim toplumda meşru kabul edilen, yani nikâh akdi var ve meşru bir evlilik yapılmış ama Avrupa normlarına göre bu gayrimeşru sayılıyor. Ağır cezayı gerektirecek bir fiil olarak kabul ediliyor. Bu konunun neresinden bakarsanız bakın baştan sona yanlış. Müspet bir şey olsaydı, o kadar boşanma olmaz ve ortada bu kadar mağdur kalmazdı."

"Milletin bünyesine uyan kanunların çıkartılması lazım"

Bozgeyik, "Ortada sayısızca mağdur var. Ortada ciddi bir sıkıntı var. Bu sıkıntının bir an önce ele alınması lazım ve bu milletin bünyesine uyan kanunların çıkartılması lazım. Bizim kendimize has değerlerimizim müeyyidelerimiz var. Neden kendi değerlerimize dönmüyoruz da özellikle Avrupa'dan kanunlar alıyoruz? Kaldı ki tüm bunlar, bize henüz resmen kabul edilmeyen bir teşekkülün dayatılması ile yaptırılıyor. İnsana tuhaf gelen durum da bu." şeklinde konuştu.

"Aile mahremiyetini çiğneyen programlar planlı programlardır"

Televizyonlarda reyting uğruna yayınlanan programların, aile mahremiyetini çiğnediğini vurgulayan Bozgeyik, şunları söyledi:

"Bana göre bu televizyondaki programlar, 'Avrupa uyum paketi' çerçevesinde hazırlanmış planlı programlardır. Teşvik alınıyor mu alınmıyor mu bilmiyorum ama aynı amaca ve hedefe doğru hizmet eden programlardır. Bizim geleneğimizde 'aile mahremiyeti' diye bir olay vardır. Ailedeki hadiseler de dışarı intikal ettirilmez. Hatta en yakınlarına bile intikal ettirilmez. Ailenin kendi içerisinde çözülür. Her ailede sıkıntılar, tartışmalar ve çeşitli anlaşmazlıklar olabilir. Ama tüm bunlar eşler arasında kalır. Eşler arasında kısa zamanda çözülür ya da araya büyükler girer. Aile içeresindeki problem büyümeden çözülür. Ama şimdi en basit hadiselerin bir bakıyoruz televizyonda, ekranlarda tartışıldığını görüyoruz. Bu konuda uzun uzadıya programların yapıldığını görüyoruz. Netice olarak o aileden hayır gelmez. Bu şekilde karakollara, mahkemeye ve televizyonlara intikal eden hadiseler ile hiçbir aile ayakta kalamamıştır. Bunlar aileyi tahrip eden hareketlerdir ve bunun önlenmesi lazım. Aileler kimsenin sakızı değildir. Ailelerin, sakız gibi çiğnenip atılacak veya reyting elde edileceği yerler olmaması lazım. Bizim ailemizin bir mahremiyeti var."

"Aile müessesi çökerse ne cemiyet ne de devlet kalır"

Bozgeyik, sözlerine şöyle devam etti:

"Aile müessesi çöktüğü anda ortada ne cemiyet ne de devlet kalır. Buna çok dikkat etmemiz lazım. Şu anda aileler ciddi sıkıntılar yaşıyor. Aileler çatırdamaya başlamış durumda. Acilen bunun önleminin alınması lazım. Bizde akıl ve fikir var. Bizde de kültür var. Bizim de kültürümüz ve medeniyetimiz, gelenek ve göreneklerimiz var. Avrupa'nın her dediğini kabul mü edeceğiz? Bize kabullendirmek istedikleri birçok mesele var. Bize kabullendirmek istedikleri konuların bizim zararımıza olduğunu da görüyoruz. Bu zararı gördükten sonra dönmemiz lazım. Bizim bin yıllık devlet geleneğimiz bunu gerektiriyor. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Şu anda bile geç değil. Ama Allah esirgesin birkaç sene sonra çok geç olabilir. Bir daha dönülemez bir safhaya gelmiş oluruz. Ortada aile kalmadıktan sonra istediğin kadar bağır, çağır, istediğin kadar, 'Biz yanlış yaptık.' deyin, bunun neticesi ne olacak?"

"Zinanın acilen yasaklanması lazım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AB sürecinde "Zinanın suç sayılmasıyla ilgili yanlış yaptık." açıklamasından sonra bu konuda her hangi bir adımın atılmadığını hatırlatan Bozgeyik, zinanın tekrar suç kapsamına alınması gerektiğini dile getirdi.

Bozgeyik, "Evlilikle ilgili yaş sınırının çekilmesi lazım. Evlilikte buluğ çağı esas olmalıdır. Anne ve babanın, ailenin rızası esas olmalıdır. Bu olduğu takdirde buluğ çağından itibaren yani yaş sınırı olmadan resmi evlilik akdinin gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Buna mukabil zinanın da acilen yasaklanması lazım. Çünkü zina cemiyeti, toplumu ve aileyi içten içe çürüten, yıkan kanser mikrobu gibi bir hastalıktır. Bu hastalığın acilen bünyemizden çekilip atılması lazım." dedi.

"Devlet evlenecek gençlere yardım etmelidir"

Ailenin korunması için evliliklerin kolaylaştırılması gerektiğinin altını çizen Bozgeyik, şunları kaydetti:

"Bin yıllık geleneğimizde olan sistem esas alınmalıdır. Ayrıca evlenecek gençlere devlet yardım etmelidir. Sporda iflas etmiş olan kulüpler var. Bu kulüpler pahalı futbolcu getirmiş, gereksiz harcamalar yapmış. Bu spor kulüplerini kurtarmak için trilyonlarca para harcanmak isteniyor. Sporu kurtarmak için harcanan paranın en az yüzde 10'u kadar bir miktarını aileye ayırsak, bizim ailelerimiz de gençlerimiz de kurtulur. Gençlerimizi evlendirmiş oluruz. Gençlerin evliliğinde temel ihtiyaçları devlet karşılasın." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir