• DOLAR 32.368
  • EURO 34.972
  • ALTIN 2325.19
  • ...
6284 sayılı kanunun yuvasını dağıttığı ailenin dramı yürek burktu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

18 yaşından küçük evlenen çiftler, ailelerinin rızaları olmasına rağmen "cinsel istismar" gerekçesiyle yargılanarak hapis cezasına mahkûm ediliyor.

Aile düzenini yıktığı için kamuoyunda ciddi anlamda tepkilere neden olan ve "Aileyi yıkma kanunu" olarak değerlendirilen 6284 sayılı kanun, Türkiye'de 8 bin çift ile birlikte 16 bin çocuğun da mağduriyetine neden oldu. Söz konusu kanunla birlikte yuvaları dağıtılan bir diğer aile ise Sepet ailesi oldu.

10 yıl önce eşiyle severek evlenen Ayşe Sepet, 2010 yılında kocası hakkında dava açıldığını ve 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldığını belirtti. Haziran ayında eşinin cezaevine atılmasının ardından 3 çocuğuyla birlikte iki gözlü evde çaresiz bir şekilde yaşamak zorunda kalan Sepet, çocuklarıyla birlikte ciddi sıkıntılara maruz kalıyor. Sosyal hizmetlerden aldığı 560 TL ile geçinmeye çalışan Sepet, eşinin serbest bırakılarak mağduriyetinin giderilmesini istiyor.

Yaşadığı mağduriyeti İLKHA'ya anlatan Sepet, "Evlendiğimde 15 yaşıma yeni girmiştim. 2009 yılında evlendim. 2010 yılında ise ilk çocuğum dünyaya geldi. 2010'un 3'üncü ayında doğum yaptım. Açılan kamu davası sonucunda eşime 8 yıl 4 ay ceza verildi. Davamız 2010 yılından 2018 yılına kadar sürdü. 15 Haziran 2018'de eşim tutuklanarak cezaevine gönderildi. 7 aydır eşim cezaevinde." dedi.

"560 TL ile geçinmeye çalışıyorum"

Oturduğu eve kira ödediğini ve 3 çocuğu ile birlikte yalnız yaşadığını belirten Sepet, "İlk çocuğum 9 yaşında ve 3'üncü sınıfa gidiyor. Diğer 2 çocuğumun yaşları zaten küçük ve bu yüzden çalışamıyorum. Sosyal hizmetlerden 560 TL yardım alıyorum. Sadece o yardımla geçinmeye çalışıyorum. Onları bakıcıya bıraksam çalıştığım para bakıcıya gidecek. Üçüncü çocuğumun doğumunu, eşim cezaevindeyken yaptım. Eşim cezaevine girdikten 20 gün sonra doğum yaptım. Hastaneden tek başıma çıktım. Yanımda ne refakatçi vardı ne de başka birisi. Bir elimde çocuk, bir elimde çantayla eve geldim. Üç çocuğumla birlikte çok zorlanıyorum. Yakınımda hiç kimsem yok. Ne kendi ailemden ne de eşimin ailesinden bana yakın oturan var. Onlar da arada bir destek veriyor ama yine de olmuyor." diye konuştu.

"Bir an önce eşimin çıkmasını istiyorum"

Kendi rızası ile evlendiğini söyleyen Sepet, "Kendi rızamla evlendim. Evliliğimiz ailelerin rızasıyla oldu. Biz severek evlendik. Annemiz ve babamız ilk başta bizi evlendirmek istemediler. Biz, yuva kurduk, aile olduk diye onlarda rıza gösterdi. Resmi nikâhım olsun diye 16 yaşında mahkemeye başvurdum ama mahkeme reddetti. O sırada hamileydim. 17 yaşında anne baba imzasıyla resmi nikâhımı kıydım. Zaten biz cezamızı da almıştık.  18 yaşını da bekleyebilirdik ama yine de 17 yaşında resmi nikâhımızı kıydık. 6-7 senedir resmi nikâhlıyım. Cezaevine resmi nikâh belgemle gidiyorum. Bir an önce eşimin çıkmasını istiyorum." ifadelerini kullandı.

"8 bin ailenin yuvası yıkıldı"

Kendisiyle birlikte birçok ailenin aynı durumda olduğunu ve kimisinin ciddi hastalıklara maruz kaldığını hatırlatan Sepet, şunları söyledi:

"8 bin aileyle birlikte 16 bin çocuk bu şekilde mağdur durumdadır. Bir arkadaşımızın hem babası hem de kayınpederi, ikisi birden cezaevinde. Annelerine de ceza verdiler. Ama onlar denetimli serbestlikten yararlandılar ve şu an dışardalar. Yani bir aileden üç bayan mağdurdur. Hem annesi hem kayınvalidesi hem de kendisi. Hasta olan arkadaşlarımız var. Zaten çalışamıyorlar. Eşi böbrek hastası arkadaşlarımız var. Bir arkadaşımızda da beyin tümörü var ve eşi cezaevinde."

"Bize eşlerimizi versinler, yardımları kendilerine kalsın"

Sepet, "Eşim yanımdayken hiçbir yardım kuruluşuna başvurmamıştım. Eşim zaten çalışıyordu. Hepimize de bakıyordu. Şu an devlet tek çocuğum için 560 TL veriyor ama ben yine mağdurum. Biz, onlardan maddi bir şey beklemiyoruz zaten. Bize eşlerimizi versinler, yardımları kendilerine kalsın. 8 bin ailenin yuvası yıkıldı. Benim de yuvam yıkıldı. 16 bin çocuk mağdur durumdadır." dedi.

"Yaşananları çocuğuma anlatamıyorum"

10 yıldır evli olduğunu ve aile düzenini kurmuşken eşinin cezaevine alınarak yuvasının yıkıldığını belirten Sepet, okula giden çocuğuna durumu anlatamadığını ifade etti.

Sepet, "Çocuğum 9 yaşında ve 3'üncü sınıfa gidiyor. Bazı şeyleri anlıyor ama anlamamazlıktan geliyormuş gibi yapıyor. Babasının cezaevinde olduğunu biliyor. Açıkçası ben babasının hangi sebepten ötürü hapse girdiğini anlatamıyorum. 'Evlendiğimiz için baban cezaevine girdi.' desem o çocuk aklıyla bana inanmaz. Okula zaten ben kendim de götüremiyorum. Burada komşumuz var, o yardımcı oluyor. İlla ki diyordur, 'Herkesin annesi babası bırakıyor, benim annem de babam da bırakmıyor.' diye. Ben zaten 2 küçük çocuğumla dışarı çıkıp, götürüp getiremiyorum. Kıştayız zaten. Okul masrafları çok oluyor. Bir şekilde karşılamaya çalışıyoruz ama yetişemiyorum. Hiçbir şeye yetişemiyorum ki. İki çocuğum zaten küçüktür. Onların bezi, maması... Evin bütün sorumluluğu benim üstümde." şeklinde konuştu.

Anayasanın 103/2 maddesi olan 'cinsel istismardan' yargılandıklarını hatırlatan Sepet, "Bu madde kapsamından çıkarılmamız gerekiyor. Çocuğa, nitelikli cinsel istismar suçu çok ağır bir suçtur. Ya bu maddeyi düzenlesinler ya da bu maddeden evlilik sebebiyle yargılananları başka bir maddeyle yargılasınlar." çağrısında bulundu.

"Cezaevinden çıksa da cinsel istismar suçu sicilinde kalacak"

Eşinin serbest kalması halinde bile 8 yıl boyunca sicilinde 'çocuğa cinsel istismar' suçunun yazılı kalacağını söyleyen Sepet, "Tüm işyerlerinde, iş başvurularında 'sabıka kaydı' istiyorlar. Bu durumda cinsel istismar suçu olduğu gözüküyor. Bu konuda çok sıkıntı çıkar. Ama eğer devlet bizi bu maddeden yargılamazsa sicili de temizlenmiş olacak. Sicilinde 'çocuğa nitelikli cinsel istismar' yazan birini kimse işe almaz." ifadelerini kullandı.

"Tecavüzcülere af çıkartılıyor' diye konu çok çarpıtıldı"

"Hem anne hem baba olup bir evi geçindirmek çok büyük bir sorumluluktur." diyen Sepet, son olarak şunları kaydetti:

"Tek çocuğum olsa belki çalışırım, kendimi idare ederim. Eşime de bakarım. Ama eşime de bakamıyorum. Onun, cezaevi masrafları da oluyor. Ben 3 çocuğuma zar zor bakıyorum. 560 TL ile kim bakabilir ki? İnsanlar asgari ücretle bile geçinemiyorken, bu parayla nasıl geçinirim. Evin elektriği, suyu, kirası... Zaten bunlar 560 TL'yi geçiyor. Biz, ne yiyip ne içelim? Daha anlatamadığım birçok arkadaşım var. Hepsi zor durumdadır. 8 bin ailenin hepsi mağdur. Kimi annesinin yanında kimi babasının yanında kalıyor. Ama yine de mağdur oluyorlar. Evliliği oturmuş birinin 10 yıl sonra baba evine dönmesi kolay bir şey değildir. Bu konuya üç yıldır değiniliyor. 2016'da yasa teklifi sunuldu ama kabul olmadı. 'Tecavüzcülere af çıkartılıyor.' diye konu çok çarpıtıldı. Biz, tecavüzcülere af istemiyoruz. Eşlerimizin bu suçtan arındırılarak serbest kalmalarını istiyoruz." (Nizamettin Aşkın, Zeyd Varol - İLKHA)












 

Bu haberler de ilginizi çekebilir