"Bugünün en önemli problemlerinden biri de geç evlenmedir"
Gençliğin sorumluluk almaktan kaçındığını söyleyen akademisyen Doç. Dr. Süleyman Doğan, bugünün en önemli problemlerinden birinin de geç evlenme olduğunu söyledi.
Muş Alparslan Üniversitesinde (MŞÜ) "Günümüz Gençliğinin Problemleri ve Çözüm Önerileri" temalı bir konferans gerçekleştirildi. MŞÜ Vali Erdoğan Bektaş Amfisinde gerçekleşen konferansa Yıldız Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Doğan konuşmacı olarak katıldı.
Öğrenci ve akademisyenlerin katıldığı konferansta konuşan akademisyen Doç. Dr. Süleyman Doğan, gençliğin sorumluluk almaktan kaçındığını söyleyerek, bugünün en önemli problemlerinden birinin de "geç evlenme" olduğunu aktardı.
Konuşmasına gençliğin problemlerini sıralayarak başlayan Doğan, "Gençlik şu problemlerle karşımıza çıkıyor. Bir kere vurdumduymazlık, sorumluluk almama, kolay yönden kazanmak, çok kolay kazananlar, özellikle halk ağzında top ve pop, gençliğin onları takip ve taklit etmesi, zararlı alışkanlıklar, evlilik yaşının ilerlemesi ve bütün bunların ötesinde gençliğin problemsizliğinin problem olmasıdır. Gençliğin problemlerini ifade etmeyip problemsizliğin bir problem olarak karşımıza çıkması." şeklinde konuştu.
"Pozitif bir ayrımcılık ile karşı karşıyayız"
Kadın ve erkeğin bugün çok gündemde olduğuna değinen Doğan, "Kadınlara şiddet uygulanmasından tutun da birçok problem gündemdedir. Dolayısıyla pozitif bir ayrımcılık ile karşı karşıyayız. Aslında bu yanlış bir şeydir. Meseleyi cinsiyet ile değil de insan hakları olarak ele almak gerekir. Şimdi kadınlarımız kendine bakar, evine bakar, çocuğuna bakar ve kocasına bakar. Erkek ne yapar? Erkek çalışır. Modernleşmeye kadar bu doğrudan böyleydi. Her yerde aşağı yukarı böyleydi. Kadın çalışır mı? Tarlada çalışır ama doğrudan erkek çalışırdı. Şimdi modern hayatta kadın da çalışmaya başladı. Ülkemizde kadın çalışma oranları yüzde 35'tir. Erkeklerin çalışma oranları daha fazladır. Kadınlar habire bunu zorluyor. 'Erkekler nasılsa biz de öyle çalışacağız.' diyorlar. Bu kaçınılmazdır. O noktaya gelecektir. Kadın 5 işe başladı. Dışarıda çalışmaya başladı. Bu yıpratıcı bir şeydir. 5 tane iş 4 iş de yıpratıcı. Erkek diyor ki; 'Benim kazanmış bir hakkım var. Ben bu diğerlerinin hiçbirisine karışmam. Eve de bakmam, çocuğa da bakmam. Bana da sen bakacaksın.' Kadın erkeğe bakıyor, evine bakıyor, kendisine bakıyor, çocuğa bakıyor. Eski güneşle yeni çamaşır kurutulamaz. Yeni yöntemler belirlememiz lazım. Dolayısıyla bizi tehdit eden bir mesele de bu ve karşımıza sürekli çıkıyor. Bundan sonra daha fazla da çıkacağa benziyor." ifadelerini kullandı.
"Bugünün en önemli problemlerinden biri de geç evlenme problemidir"
TUİK raporlarına baktığını ve boşanmaların had safhada olduğunu aktaran Doğan, "En önemli unsur ne biliyor musunuz? Ekonomiden ziyade, çalışan kadın ve erkeklerde boşanma daha fazladır. Sebepleri ise raporlarda ilgisizlik, sevgisizlik ve az zaman geçirme olarak belirtiliyor. Kadın ve erkeğin az zaman geçirdiği, birbirine ilgi ve sevgi duymadığı şeklinde yorumlanıyor. Bunlar karşımıza bir problem olarak çıkıyor. Gençliğin önünde de bunlar bir problemdir. Gençlik evlenmek istemiyor. Erkekler özellikle sorumluluk almak istemiyorlar. Bir taraftan yeniliklerle erkek bir şeylerden kaçıyor. Öbür taraftan olabildiğince bağımsız olarak yaşamak istiyor. İleriki yaşlarda evlenenlerde uyum problemleri yaşanıyor. Çünkü evlilik kolay bir şey değildir. Genç evlenmek hayata erken başlamak yıllar geçtikçe evliliği pekiştiriyor. Bugünün en önemli problemlerinden biri de geç evlenme problemidir." diye belirtti.
Konuşmasının sonunda eğitime de değinen Doğan, geleneğimizde, anlayışımızda ve dinimizde okumanın birinci şart olduğunu belirterek, "Bizim aslında asıl önem vermemiz gereken şey öğretimden ziyade eğitim olmalıdır. Eğitimi insanı insan etme aracı olarak kullandığımızda insanı mükemmel yapma ve geleceğe hazırlama işidir. Biz bugün toplum olarak yazmıyoruz. Mektup yazmıyoruz, kart yazmıyoruz. Başparmağımızı, telefonu keşfettik sürekli başparmağı çalıştırıyoruz. Fakat başparmakla birlikte kafayı da çalıştırmamız gerekir. Sadece parmak değil kafanın da çalışması gerekir." dedi.
Konferans soru-cevap faslının ardından son buldu. (Ayetullah Tarhan - İLKHA)