• DOLAR 32.57
  • EURO 35.023
  • ALTIN 2429.62
  • ...

DOĞRUHABER/HASAN IŞIK/ANALİZ

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi Ankara Büyükşehir Belediyesi Mamak Koordinasyon Merkezi'ni ziyaret ederek, yeni Mamak Proje alanıyla yapımı tamamlanan Altıağaç ve Karaağaç Kentsel Dönüşüm Projeleri'ni yerinde inceledi. Kurum, burada gazetecilere projeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, Mamak'ta yaptığı incelemelerde vatandaşların taleplerini de dinledi. Burada medeniyetimize büyük katkısı olacak bir bakış açısını vurgulamadan asıl konumuza geçmek istemiyorum. Belki geç fark edilen ama “yanlışın neresinden dönülse kârdır” diyebileceğimiz bir bakış açısını sayın Bakan özellikle altını çizdi. İşte o ifadeler:

"BU PROJELER MİMARİ OLARAK DA BİZİM KÜLTÜRÜMÜZÜ YANSITAN PROJELER OLACAK"

Bakan Murat Kurum, bir gazetecinin kentsel dönüşüm de yüksek katlı binalar yapılıp, yapılmayacağına ilişkin sorusunu şöyle yanıtladı: "Biz tüm Türkiye'de kentsel dönüşümle ilgili bir strateji çizdik ve inşallah ay sonuna kadar bu stratejiyi tamamlayıp, yayınlayacağız. Hiçbir yerde biz kentsel dönüşümde gecekondu yapılarının yerine 15-20 katlı bina istemiyoruz, bunun yapılmasına da müsaade etmeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi bizim milli kültürümüzü, örf ve adetlerimizi yansıtan mahalle ölçeğinde, az katlı projeler gerçekleştireceğiz. Bu projeler mimari olarak da bizim kültürümüzü yansıtan projeler olacak. Bunun ilk örneğini yine Ankara'da yeni Mamak bölgesinde gerçekleştiriyor olacağız ve tüm Türkiye'de yapacağımız projeler bundan sonra böyle olacak. Kentsel dönüşümde, 4-5 kat yeni alanlarda, mevcutta eğer bir yapılaşma söz konusuysa buralarda da 7-8 katı geçmeyecek şekilde bir düzenleme yapacağız, bunun dışındaki kentsel dönüşüme de müsaade etmeyeceğiz." Evet, bu bakış açısı çok önemli. Çünkü sadece ekonomik kazanç elde etme arzusu ile yapılan ve birçok sosyolojik zararları olan “dikey mimari dönemi” dönemi artık bitiyor. Başta da dediğimiz gibi geç de olsa doğru bir karar. Burada “kültürümüze ait “yatay mimarinin-mahalle konseptinin” ne kadar çok faydaları olduğunu anlatmaya sayfamız yetmez. Bu ayrıca ele alınması gereken bir konu ama bu konuda doğru bakış açısının artık yerleşmiş olması da sevindirici bir gelişme.

“… BEN DE GÖREVİMİ BIRAKACAĞIM"

Bu sayfadan daha önce de bazı bakanların vatandaşla muhatap oluş şekillerini eleştirmiştik. Fakat bu sefer tam tersi bir durum var. Şimdi sayın Murat Kurum`un bir bakan olarak vatandaşla muhatap olma tavrına bakalım. Bakan Kurum, Mamak'ta yaptığı incelemelerde vatandaşların taleplerini dinledi. Bir vatandaşın bölgede kentsel dönüşüm yapılacağı yönündeki vaatlerin uzun süredir yerine getirilmediği yönündeki şikayeti üzerine Kurum, "6 ay içinde burada temel atacağız. Atamazsak sen bana gel, 'Sen böyle dedin, geldin yine yapmadınız' de yüzüme, ben de görevimi bırakacağım” ifadelerini kullandı. Nasıl, sizler de bu ifadeleri kullanabilen bir bakanı daha samimi bulmuyor musunuz? Bu ifadelerde görevine odaklanma ve görevinin hesabını verebilme sorumluluğu var. Ne bir bakanın olumsuz bir tavrını adabına uygun bir şekilde eleştirirken “karalama” derdimiz var, ne de başka bir bakanın olumlu bir tavrını takdir ederken “yağ çekme” derdimiz. Amacımız gazetemizin isminde saklı; “doğru” yu bulma ve takdir etme, “yanlış” ı fark edip doğruya yöneltme.

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN AVANTAJLARI

Türkiye için başkanlık sistemi gerçekten büyük bir adım ve başarıdır. Bunun en güzel meyvelerini bakanların durumunda görüyoruz. Bakanlar, haftada bir iki kez memleketlerine gidip oy toplama endişesi ile yapay faaliyetler yapma külfetinden kurtuldular. İşinin ehli olan ve sorumluluk alanlarından seçilmiş bakanlar sadece görevlerine odaklanabiliyor. Ve mazeretsiz hesap verebilme imkan ve kabiliyetine sahip olabiliyorlar.

SORUN ÇOK-ZAMAN AZ

Fakat birkaç hafta önce dedikodu yapmamak adına ismini zikretmek istemediğim başka bir bakan ise karşısındakilere “ben yeniyim-gencim, bana biraz daha zaman verin” şeklinde ifadeler kullandı. Eğer sözleri bir latife ise en azından “gaf” dı. Yok, gerçekten ciddi ise kusura bakmasın ama bakanlık sorumluluğu alanlar için, bakanlık kurumu bir staj yeri değildir. 17 yılına giren bir iktidarın bakanları için hala “yeniyim-acemiyim” bahaneleri yenilir yutulur değil artık. Yeni başkanlık sistemine göre, bakanlık yapacağı sorumluluk alanına vakıf olamayan bir bakanı bu milletin idare etme lüksü de yoktur. Çünkü sorun çok-zaman az. Türkiye`nin hala çözülmesi gereken kanayan sorunları var. Başta adalet olmak üzere ekonomi de, eğitim de ve tarım alanında acil çözümler bekleyen dertler yumağı var. Hasılı kelam; başkanlık sistemi, bakanları artık vitrine oynama külfetinden kurtardığına göre onlar da görev alanlarında “ama” sız “fakat” sız canhıraş çalışmak ve bu millete hizmet etmek zorundadırlar. Sayın Kurum`un “doğru” tavrının tüm bakanlık ve ilgili üst düzey yöneticilerinde de hakim olması dileği ile…