• DOLAR 32.522
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2425.22
  • ...
Yarım asırdır mesleklerini severek sürdürüyorlar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Gaziantep'te küçük bir terzi dükkânları olan ve yarım asırdır çırak olarak başladıkları terzilik mesleğini devam ettirten 61 yaşındaki Abdurrahman Ergen ile 60 yaşındaki Haci Demir, tam 50 yıldır iğne ipliği elinden düşürmeyerek mesleklerini ilk günkü aşkla sürdürüyorlar.

"Altın bilezik" olarak da nitelendirilen terzilik mesleğini sürdüren Abdurrahman Ergen ile Haci Demir, geçmişe nazaran değişen teknolojiye ayak uydurmakta zorluk çekseler de mesleklerindeki ustalıkları ilk günkü heyecanla onların işine bağlılığını artırıyor.

Mesleklerine olan aşklarını yarım asırdır sürdürerek, adeta yıllara meydan okuyan, ilkokul yıllarından bu yana severek başladıkları mesleklerini aradan geçen 50 yıla rağmen ilk günkü heyecanla sürdüren Abdurrahman Ergen ve Haci Demir, terziliğe başlama hikâyelerini ve mesleklerinin inceliğini İLKHA'ya anlattı.

Çırak olarak başladıkları terzilik mesleğini yarım asırdır devam ettiren Abdurrahman ve Haci Usta, çok büyük emekler vererek öğrendikleri mesleklerini severek yaptıklarını ve ömürleri yettiği müddetçe de yapmaya devam edeceklerini ve el emeği göz nuru mesleklerini yaşatmaya çalışacaklarını söylediler.

İlkokul 4'üncü sınıfta iken okulu terk ederek terziliğe başladığını anlatan Abdurrahman Ergen, yarım asırdır mesleğini severek yaptığını söyledi.

"Bugün olmuş mesleğimi severek ve isteyerek yapıyorum"

Ergen, "O günden bu güne terziliğe devam ediyorum. Ben öğrenci iken isteyerek okumadım ve onun içinde ilkokul 4'üncü sınıfta kalınca babama 'Ben okumayacağım' dedim. Babam da 'Ne yapacaksın?' diye sordu. Ben de 'Bir mesleğe gireceğim' dedim. Aslında babam beni bir televizyon tamirciliğinde çalıştırmak istedi. O dönem ben küçüğüm diye beni işe almadılar. Sonra bizim bir akrabamız vardı ve Allah razı olsun. O beni bir terzi ustasının yanına götürdü, orada işe başladım. Daha sonra da babamın gözü televizyonculuk mesleğinde kaldığı için beni yine bu meslekte çalıştırmak istedi ve o dönem ben terzide çalışırken, geceleri de çalıştığımız için babam geceleri çalışmamı istemezdi. Ustamda babama 'Oğlun erken geldiğinde akşam kahveye giderse daha mı iyi olur mu?' diye sormuş. Ondan sonra ben terzi oldum. Mesleği de sevdiğimizi için devam ettik. Mesleğimi severek yapıyordum. Bugün olmuş mesleğimi yine de severek ve isteyerek yapıyorum." dedi.

"Terzilik severek yapılabilecek bir meslektir"

Terzilik mesleğinin tamamen emeğe dayalı olduğunu belirten Ergen, "Terzilik mesleği derken bütün meslekler hangi meslek olursa olsun severek ve isteyerek yapmazsan hiçbir mesleği yapamazsınız ve Terzilik mesleği güzel sanatlara girdiği için biraz daha üzerinde fazla durulması gereken bir meslektir. Terzilik severek yapılabilecek bir meslektir. Eğer ki severek veya isteyerek bu mesleği yapmazsanız, bu mesleği yapamazsınız. Çünkü terzilik zor bir meslektir. Onun için de bu mesleği sevmek için ilk önce sevmek lazım." ifadelerini kullandı.

"Saçımızı bu meslekte ağarttık"

Askerden geldikten sonra kendi işyerini kurduğunu anlatan Ergen, mesleğinde tam yarım asrı geride bıraktığını ve terzilik mesleği ile 4 çocuk büyüttüğünü belirterek şunları aktardı:

"Benim biri erkek 3'ü kız, 4 tane çocuğum var. Hepsini de okuttum. Hepsi şu an evli, ev bark sahibi. Ama mesleğimizi çocuğumuz, torunumuz öğrenmedi. Mesleğe ilgi de eski sevgi de yok. Olsa da yeni yetişen nesil terziye gelip elbise diktirmiyor. Hazır elbiseye, markaya kaçıyorlar. Onun için de meslek biraz zorlaştı. Yeni yetişen nesil de olsa artık bu meslekte geçimini zor sağlar. Çünkü meslek zorlaştı. Ben bu mesleği, 1978 yılından bu yana usta olarak yapıyorum. İlkokuldan ayrıldım askere gidene kadar hatta askerlikte dâhil terziydim. Yani ilkokul dördüncü sınıftan ayrıldım terzi çırağı olarak bu mesleğe başladım ve halen de terzi olarak mesleğimi devam ettiriyorum. Yarım asırdır bu mesleği yapıyorum. Bu mesleğe 10 yaşında başladım. Şu an 61 yaşındayım. Yani yarım asırdır bu meslekteyiz. Saçımızı bu meslekte ağarttık. Gözlerimizi bu meslekte yıprattık. Yakın gözlüğü olmazsa gözlerimiz de görmüyor. İğneye iplik takmak kolay değil. Bu mesleği severek yaptığım için gücüm yettiği kadar elimden geldiği kadar mesleğimizi yapmaya çalışacağız."

İlkokula giderken terziliğe başladığını ve yarım asırdır da bu mesleği icra ettiğini belirten Hacı Demir de "Altın bilezik" olarak nitelendirilen terziliğin çok güzel bir meslek olduğunu ifade etti.

"Sadece bir işyerinde 33 sene çalıştım"

33 sene bir terzi dükkânında usta olarak çalıştığını ve o dükkândan emekli olduktan sonra ayrıldığını belirten Demir, "Ben ilkokulu bitirdikten sonra bu mesleğe başladım. Ondan sonra kalfalık dönemi ve ustalık dönemine kadar bu şekilde bu mesleğe devam edip bugüne geldik. Ben sadece bir işyerinde 33 sene çalıştım ve emekli oldum. Daha sonra buraya geldim. Burada Abdurrahman Usta ile birlikte de 10 yıldır çalışıyoruz. Mesleğimizi sürdürüyoruz. Bu meslek ile evimizi geçindirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu.

"Bu mesleğe emek, göz nuru veriyorsun"

Mesleğini severek yaptığını belirten Demir, "Bu mesleğe kafa vereceksin. Bu mesleğe emek, göz nuru veriyorsun. Yaptığın işe dikkat ederek temiz iş çıkartmaya çalışıyorum. Temiz iş çıkartmadıktan sonra bu meslek sıradan bir meslek değil. Bu mesleğin özel siparişleri de işini temiz yapmaya bakar. Geçmiş dönemlerde geceli gündüzlü çalışarak bugüne geldik." diye konuştu.

"Kazancı düşük olduğu için meslekte yetişen eleman yok ve çırak bulamıyoruz"

Meslekte çırak bulamamanın sıkıntısını yaşadıklarını belirten Demir, "Bazı isim yapmış ustalarımızın şu an işleri normal gidiyor. Konfeksiyon karşısında tabi ki biraz zayıf düşüyoruz. Ama mevsim itibariyle de genelde işlerimiz değişiyor. Kışın elbise diktirme olayı oluyor. Yazın daha çok pantolon dikiyoruz. Ama kışın işlerimiz iyi olur. İşçi, ancak asgari ücret düzeyinde kazanç sağlayabilir. Kazancı düşük olduğu için meslekte yetişen elemanda yok ve çırak bulamıyoruz. Çünkü çalıştıran ustalar da yok. Ustalarda çırak çalıştırmıyor. Çünkü gelir düzeyleri yetersiz olduğundan dolayı meslekte eleman çalıştırma ihtiyacı da duymuyorlar. Bunun için çalışan da çalıştıran da yok. Meslek yavaş yavaş yok olmaya doğru gidiyor." diye belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)














 

Bu haberler de ilginizi çekebilir