• DOLAR 32.59
  • EURO 34.792
  • ALTIN 2489.05
  • ...
"Eğitim politikaları birikmiş problemleri kördüğüm hâline getirmiştir"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk'un, 15 Ekim'de açıklayacağı "Eğitim Vizyonu" öncesinde Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER), yaptığı toplantı sonrası yazılı açıklamada bulundu.

Toplantıda Türkiye'nin eğitim sorunlarının masaya yatırıldığını belirten, ÖĞ-DER Siirt Şube Başkanı Murat Kalkan, İLKHA'ya yaptığı açıklamada, "Açıklanacak eğitim vizyonu projesi ile 'Dağ fare doğurdu' anlamına gelecek bir sonuç çıkmamasını umut ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Eğitim politikaları birikmiş problemleri çözmek yerine kördüğüm hâline getirmiştir"

Türkiye'de eğitim sisteminin ana sorununun milli olmaması olduğunu belirten Kalkan, kendi inanç, kültür, medeniyet ve tarihi değerleriyle bağdaşmayan sistemle milli bir eğitimin vücuda gelemeyeceğini vurguladı.

Kalkan, "Şuurlu Öğretmenler Derneği yurt genelindeki 'gönüllü' değil, 'sorumluluk' anlayışıyla eğitim öğretim meselesini kendisine dert edinmiş, sorunlara çözümler bulmak amacıyla canla başla çalışan bir teşkilattır. Derneğimiz mensuplarının, yaptıkları çalışmalarda Yüce Allah'ın rızasını kazanmak ve aziz milletimizin duasını mazhar olmaktan başka bir gayeleri yoktur. 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı'na yeni bir bakan; Sayın Ziya Selçuk Bey ve yeni ümitlerle başladık. ÖĞ-DER olarak şunu ifade edebiliriz; Son 16 yılda uygulanan eğitim politikaları birikmiş problemleri çözmek yerine kördüğüm hâline getirmiştir." dedi.

"Bu sistemle millî bir eğitimin vücuda gelemeyeceği aşikârdır"

Sürekli eleştirmenin sorunları çözmediğini ifade eden Kalkan, "Türkiye taklitçi eğitim sisteminin getirdiği eğitim model ve uygulamalarıyla eğitimde yönünü bulamamış, şaşkın bir haldedir. Kendi inanç, kültür, medeniyet ve tarihî değerleriyle bağdaşmayan bu sistemle millî bir eğitimin vücuda gelemeyeceği aşikârdır. Sayın bakanımız Prof. Dr. Ziya Selçuk Bey'in 15 Ekim 2018'de açıklayacağı 'Eğitim Vizyonu' projesiyle 'Dağ fare doğurdu'  anlamına gelecek bir sonuç çıkmamasını umut ederiz. Evet, sürekli eleştirmek sorunları çözmüyor. Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak sadece eleştirmiyor aynı zamanda yapıcı önerilerimizi her platformda dile getiriyoruz. Bölge toplantısı vesilesiyle çözüm önerilerimizi özetle dile getirmek istiyoruz." denildi.

"Eğitim sistemi Batı'nın değerlerine göre tanzim edilmiş Batıcı bir sistemdir"

"Türk millî eğitim sistemi adı gibi millî değildir." diyen Kalkan, " Batı'nın değerlerine göre tanzim edilmiş Batıcı bir sistemdir. Mevcut sistem bizim değerlerimizle asla uyuşmuyor. Eğitim öğretim sistemimizde şekilde değil, muhteviyatta değişiklik yapılması gereklidir. Eğitim sistemimiz AB normlarından, Fulbright Komisyonu ve John Dewey Raporu'nun tesirinden kurtarılmalıdır. Derneğimizin kurulmasında büyük desteklerini gördüğümüz rahmetli Erbakan Hocamız da 'Eğitimde asıl mesele çocukların kalbine ne koyduğunuzdur.' diyerek bunun önemini vurgulamıştır. Çocukların kalbine Allah ve Peygamber sevgisi, vatan, millet sevgisi koymalıyız. Başta Hayat Bilgisi dersi olmak üzere neredeyse derslerin tamamında hayatı yaratan yüce Allah'ın (Celle Celalühu) ismi dâhi geçmemektedir." ifadelerini kullandı.

Eğitim sisteminin sorunları ve çözüm önerileri

Kalkan, eğitim sistemindeki sorunlara ilişkin çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:

Ders kitapları baştan sona incelenerek millî ve manevi değerlerimize uygun hazırlanmalıdır. Bunun somut örnekleri ÖĞ-DER 'in hazırladığı Ders Kitapları İnceleme Raporları'nda örneklerle açıklanmaktadır. Örneğin Darwin teorisinin ruh ve felsefesi ders kitaplarından arındırılmalıdır. Yaratılış inancı, evren, insan, dünya ve ahiret hayatı, helal-haram, kul hakkı gibi konular ders kitaplarında işlenmelidir.

Türkiye'de ideolojik bir dayatma olan karma eğitim kaldırılmalıdır. İleri ülkeler diye tanımlanan ülkelerde dâhi pedagojik ve eğitim başarısına olumsuz etkileri ve zararları tartışılan karma eğitim zorunluluğundan ya vazgeçilmeli ya da tek cinsiyete dayalı eğitim öğretim görmek isteyenlere alternatifler sunulmalıdır.

Temel Eğitim, Ortaöğretim ayrımı yapılmadan tüm eğitim kurumlarına yeterli miktarda ödenek verilmelidir. Okul yönetimi içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarılmalı, okul yönetimi ve öğretmenler veli gözünde para toplayan kişiler olmaktan çıkarılmalıdır. Bu sayede okul yöneticilerinin hem eğitim öğretime hem de öğretmenlere daha fazla zaman ayırmasına imkân verilmelidir.

Meslek liselerine ciddi ve nitelikli yönlendirme yapılmalıdır. İlgili taraflarla iş birliği yapılarak meslek liselerini özendirici çalışmalar yapılmalı, bu okullar nitelikli okullar hâline getirilmelidir. 10. sınıftan itibaren staj eğitimi başlatılmalıdır. Mesleki ve Teknik Öğretimde olduğu gibi İmam Hatiplerin Liselerinin son sınıflarında staj eğitimi uygulanmalıdır.

Temeli batıyı taklide dayanan Değerler Eğitimi yerine Ahlakî ve Millî - Manevi Değerler Eğitimi olarak düzenlenmeli ve uygulanmalıdır. Öğrencilerimize Batı değerleri değil, bu milletin özünde olan değerler öğretilmelidir. Millî ve Manevi değerlerimizin müfredatı ayrı hazırlanmalı ve Millî Şuur dersi olarak programa kavuşturulmalıdır.

Birçok mesleğe görevli alınırken seçici olunduğu gibi öğretmenlik mesleğine aday tespit edilirken de seçici olunmalıdır. Nitelikli öğretmen yetiştirmek için Öğretmen okulları yeniden hayata geçirilmeli ayrıca Milli Eğitim Akademisi kurulmalıdır.

Çocuklarımızı televizyonların zararlı neşriyatlarından korumak için önlemler alınmalı, RTÜK ve ilgili kurum-kuruluşlarla iş birliği yapılmalıdır. Çocuk kanallarında yayınlanan çizgi filmlerin içeriği gözden geçirilmelidir. Şiddet ve cinsellik içeren çocuk programları yayınlardan kaldırılmalıdır. Reklamlarda ve programlardaki subliminal mesaj saldırısını ortadan kaldırıcı tedbirler alınmalıdır.

Son yıllarda eğitimcilerimiz ciddi itibar kaybına uğramakla beraber şiddete de maruz kalmaktadır. Geleceğin mimarı öğretmenlerin öğrenci ve veli karşısında eli güçlendirilmeli, öğretmenler kaybettiği itibara, saygıya yeniden kavuşmalıdır. Öğretmen kimsenin oyuncağı olmamalı ve toplumda hak ettiği değeri bulmalıdır. Okullardaki öğretmen ve idarecilere karşı uygulanan şiddet eylemlerine karşı caydırıcı tedbirler alınmalıdır.

Öğrencileri, sigara, içki, kumar ve madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan korumak amacıyla ilgili kuruluşlarla iş birliği yapılarak gereken tedbirler alınmalıdır. 

Okullardaki AB projelerinden vazgeçilmeli, yerli ve millî projeler daha çok teşvik edilmelidir.

Şans oyunları adı altında oynatılan tüm kumar oyunların zararlı olduğu okullarda anlatılmalı, gençlerin bu oyunlara ulaşmasını engelleyici tedbirlerin alınmalıdır.

Eğitimciler için kılık kıyafet serbest hâle getirilmelidir, üniversitelerde uygulanan kılık kıyafet esasları okullarda da uygulanmalıdır. Bu hak bir an evvel yasal hâle getirilmelidir.

Cuma günü Cuma namazı dikkate alınarak mesai saatleri bütün çalışanlar ve öğrencilerin ibadet özgürlüğüne uygun olarak düzenlenmelidir.

Yabancı dil eğitimi isteğe bağlı hâle getirilmelidir, seçmeli olmalıdır. Çünkü öğrenme ihtiyaçlarla doğru orantılıdır. İhtiyaç duymayan insana yabancı dil öğretmeye çalışmak insan, kaynak, emek ve zaman israfıdır.

Öğretmenler arasındaki sınıf farklılıkları (ücretli, sözleşmeli vb.) kaldırılmalıdır. Mesleğe yeni atananlar için dezavantajlı bölgelerde görev yapma zorunluluğu 5 yıl olarak belirlenmeli ve orada kalmayı özendirici teşvikler maaşa yansıtılmalıdır.

Öğretmenlerimizin mesleklerinde kendilerini geliştirebilmeleri için kariyer basamakları uygulanabilir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Geçmişte bir kez uygulanan bu sınav, sınav hakkı verilmeyenler açısından adaletsiz bir uygulama olmuştur. Her 5 yılda bir yapılan sınavla bir basamaktan bir üst basamağa geçilebilmelidir. Bu basamak farkı maaşlara yansıtılmalıdır.

Öğretmenlere verilmesi vaat edilen 3600 ek gösterge en kısa sürede uygulamaya konulmalıdır. Bu emekli olmayı bekleyen öğretmenlerin sayısını artıracaktır. Böylece atanmayı bekleyen öğretmenlerin birçoğu atanma imkânına kavuşacaktır.

Haftalık ders yoğunluğu; sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetlere imkân verecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

İlköğretimdeki Din Kültürü ve Ahlak dersi, adı Din dersi olarak değiştirilmelidir. Dinî eğitim ana sınıfından itibaren verilmelidir. Özellikle anaokulu ve ilkokul birinci sınıftan itibaren temel derslerin yanı sıra İslam ahlakı öncelikli olarak kazandırılmalıdır.

Öğretmenler için faizsiz konut kredisi imkânı sağlanmalıdır.

Ulusal Öğretmen Yasası çıkarılmalıdır. Ulusal Öğretmen Yasası ile bütün öğretmenler tek çatı yasa ve yasal güvence altına alınmalıdır. Yasalar hazırlanırken toplumumuzun ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.

12 Yıllık Zorunlu Eğitim kaldırılmalıdır. Zorunluluk 5 yıl olmalı, akabinde yönlendirilmeli mesleki ve çıraklık eğitimi geliştirilmeli.

Türk Yükseköğretimi iflasa gidiyor. Uluslararası veriler, Türk yükseköğretim kurumlarının dünya sıralamasına giremediğini ve OECD verilerine göre ise bilim insanı yetiştirme kapasitesinin çok zayıf olduğunu görülmektedir. Yükseköğretimde kaliteye ulaşmalıyız. Korkunun olduğu yerde bilim olmaz. 'Akademik Özgürlük' olmalıdır.

Yükseköğretim sistemi sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. 'Sürdürülebilirlik' ancak işin sonunu düşünerek yapılacak plan ve programlarla düzelebilir.

Analitik becerileri ölçecek şekilde üniversiteye giriş sınavları yeniden yapılandırılmalıdır. Böylece 'Üniversiteye giriş' sorunlarının çözümünde bu eksende adımlar atılmalıdır. (Murat Orhan-İLKHA)




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir