• DOLAR 32.514
  • EURO 34.957
  • ALTIN 2436.094
  • ...
Avrupa`da Dua Yayıncılık ve Kutlu Doğum Üzerine...
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İSVİÇRE - Kutlu Doğum Programları kapsamında düzenlenen `İmza Günleri`ne katılmak ve Kitap stantları açarak tanıtım faaliyetlerinde bulunmak için Avrupa`yı ziyaret eden yazar ve yayıncı M. Ali Gönül ile röportaj yaptık.
Aynı zamanda, Dua Yayıncılığın Genel Müdürlüğünü de yapan Gönül, Avrupa`da yaşayan Müslümanlara yönelik yayıncılık faaliyetlerini arttıracaklarını belirterek, Avrupa`daki okuyucularını önemsediklerini vurguladı.
 
Sayın M. Ali Gönül ile yapılan röportajın tam metni şöyle;
 
Hocam, öncelikle bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Birçok yönünüzle beraber biz sizi Dua Yayıncılık yetkilisi olarak tanıyoruz. Bu münasebetle; bize, Dua Yayıncılık hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ben de öncelikle bu röportajınız için size teşekkür ederim. Allah Razı olsun. Dua Yayıncılık 2005 yılının Ocak ayında kuruldu. Dolayısıyla şu güne kadar Dua yayıncılığın takip etmiş olduğu bir metot oldu. Her yayınevinin olduğu gibi bizim de bazı prensiplerimiz vardır. Bu prensiplerimiz çerçevesinde Dua Yayıncılığı bu güne kadar getirdik. Dua yayıncılığın kurulmasındaki gaye, İslami Kitapları neşrederek hizmet edebilmektir. Dua yayıncılık İslami eserler konusunda bir boşluğu doldurma iddiasında değildir. Belki de var olan bütün yayıncıların hizmetlerine bir eklenti, bir katkı sunmak amacındayız. Bu da kendine has kimi ölçütlerin olduğu bir eklentidir. En başta biz yayınlarımızın ihtilafları körükleyen türden olmamasına dikkat etmekteyiz. Fitneye sebebiyet verecek yayınlardan kaçınmaktayız. Belirli kişi ve kurumları hedef alacak, töhmet altında bırakacak tutumlardan uzak durmaktayız. İslami bir karakter ve kişiliğin oluşması yönünde halkımıza yardımcı olma hedefindeyiz. Yapabildiğimiz ölçüde doğru ve sahih bilgiyi halkımıza sunmak çabasındayız. Bu bilgileri verebilmenin birçok yönü vardır. Biz de roman ve diğer kültürel kitap türleriyle bu konuda halkımıza İslami hizmetler sunmaktayız. Kuruluşumuzdan bu güne hep bu şekilde çalıştık bundan sonra da bu hedef doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.
 
Hocam, siz yılbaşında da Avrupa`ya gelmiş ve kitap fuarına katılmıştınız. Bu ziyaretinizde de Belçika`daki Kutlu Doğum programı içerisinde hem kitap sergisi açtınız hem de bir İmza Günü tertip ettiniz. Benim sormak istediğim şu; Dua Yayıncılık olarak bu faaliyetleriniz doğrultusunda hedeflerinize ulaşabildiniz mi. Avrupa`daki okuyucularınıza yeterince ulaşabildiniz mi?
Biz bu konuda, halen yeterince bir şeyler yaptığımıza inanmıyoruz. Yani iki sefer geldik kitap fuarına katılıp imza günü düzenledik ve Avrupa`daki okuyucularımıza yeterince ulaşabildik diyemeyiz. Çünkü Avrupa iki yönlü olarak değerlendirilmelidir. Birincisi bir Pazar olarak yani kitap satacağımız bir mecra olarak. İkincisi ise kitap okuyucusuna ulaşma yeri olarak… Dolayısıyla geçen gelişimle bu gelişimi kâr ve zarar olarak karşılaştıracak olursak hemen şunu söyleyebilirim bu iki ziyaretimiz arasında Almanca bir Meal yayınlama imkânını bulduk. Bu Meal-i Şerif`ten binlerce basıp Avrupa piyasasına sunduk.
 
Bu gelişimde ise yaptığımız kimi görüşmeler neticesinde Hz. Muhammed`in (sav) ve Hz. İsa`nın hayatına dair kitapların çevirisi konusunda anlaşmalara vardık. Ayrıca özellikle sahih Akideye yönelik bazı kitapların da çeşitli dillere tercüme edilmesi konusunda ilerlemeler kaydettik.
 
Malumunuz, Avrupa büyük bir kitle. Biz Avrupa`ya maddi bir beklenti olarak değil, daha fazla nasıl hizmet edebiliriz, daha fazla insana, nasıl ulaşabiliriz, uğraşındayız. Bundan dolayı da Avrupa`ya yönelik olarak yayıncılık faaliyetlerimizi arttırmak istiyoruz. Katıldığımız ilk fuarda ciddi anlamda gelişmeler kaydettik. Hem tanıtım olarak hem de kitlelere ulaşma konusunda kayda değer bir ilerleme yaşadık.
 
Bu gelişimizde yaptığımız anlaşmaların, görüşmelerin neticelerini Türkiye`ye döndükten sonra somut olarak alacağız. Tüm Avrupa`ya yönelik eserler basarak veya basılı eserlerimizi tercüme ederek Avrupa`daki hizmetlerimizi arttırarak sürdüreceğiz.
 
Netice olarak buradan maddi olarak da iyi sonuçlar aldık. Ama bizim temel hedefimiz manevi neticeler elde etmektir. Bunu da önümüzdeki yıllara yayarak gerçekleştireceğiz. Elimizden geldiğince Dua Yayıncılık olarak bundan sonra sık sık Avrupa ziyaretlerimiz olacak. Tanıtım faaliyetlerimiz çerçevesinde fuarlara katılarak ve imza günleri düzenleyerek çıtayı yüksek tutacağız.
 
Hocam, her yayınevinin kendine göre bir misyonu var ve bu misyona uygun kitaplar yayınlar ve okuyucudan kendi eserlerini tercih etmesini ister. Bu minvalde sizin misyonunuz nedir? Okuyucu neden Dua Yayıncılığın eserlerini tercih etsin?
Sizin de belirttiğiniz gibi, eserlerine göre kategorize edilmiş birçok yayınevi var. Bizim hedefimiz ve misyonumuz ise sağlam bir akideyi yerleştirmektir. Biz İslami hizmeti ve İslami anlayışı, bilinçli ve sorumluluğunu bilen bir şekilde okuyucularımıza sunmak istiyoruz. Bu hedef doğrultusunda başta Kur`an-ı Kerimler, Mealler, farklı dillerde eserler yayınlamaktayız. Biz bunları yaparken okuyucu illa bize yönelsin diye düşünmüyoruz. Bilakis kendi kişiliğimizle okuyucuya gitmeyi tercih ediyoruz. Bizim referansımız ise şimdiye kadar yayınladığımız kitapların Sağlam bir Akide içerikli olmasıdır. Bu hem hedefimiz hem de referansımızdır. Bundan dolayı da sadece belli bir kesim ya da grubun mensupları bizi tercih etmiyor. Her kesime ulaşabiliyoruz. Bunu başarabilmemizin temel sebebi ise, başta da belirttiğim gibi eserlerimizin kesinlikle ihtilafları körükleyen içerik ve kişilikten uzak olmasıdır. Kesinlikle ihtilaf içeren söylemlere, çizimlere, klişelere yer vermiyoruz. Dua yayıncılık olarak bizle çalışan yazarlarımıza da bu konuyu açık açık söylüyoruz. Müslümanlar arasındaki kardeşliği güçlendirecek olguları ön plana çıkarmayı hedefliyoruz. Bu konuda gerekirse müdahale etme hakkımızı da saklı tutuyoruz.
 
Sözün burasında şunu sormak istiyorum; yazmış olduğu bir kitabı yayın eviniz aracılığıyla bastırmak isteyen yazarlarda ve yayınlayacağınız eserlerde ne gibi kriterler arıyorsunuz.
 
Başta da belirttiğim ve bizim için çok önemli olan üç kritere biz çok dikkat ediyoruz. Bize kitabını sunacak yazarların da bu üç kriteri bilmesi lazım. Yayınevi olarak basacağımız kitaplara müdahale etme hakkımız vardır. Kimi eklemeler ve eksiltmeler yapabileceğimizi, kimi düzeltmelere gidebileceğimizi yazarlarımıza belirtiyoruz.
 
Diyelim ki, her hangi bir yazar arkadaşımız bize yayınlamamız için bir kitap verdi ve bu kitabın içerisinde bir grubu ya da bir Müslüman`ı, bir şahsı hedef alan ifadeler mevcut. Bu durumda biz bu ifadeleri basamayacağımızı bunları çıkarmamız gerektiğini yazar arkadaşa bildiriyoruz. Çünkü bizim şahısları, İslami veya diğer grupları hedef alan bir yayın politikamız yok.
 
Bunun yanı sıra gramer, yazılım ve dil olarak da düzgün olmasına yazım kurallarına, hangi dilde yayınlanıyorsa o dilin kaidelerine uygun olmasına da dikkat ediyoruz. Bu konuda eksiklikler varsa eğer düzeltmeyi tercih ediyoruz.
 
Diğer bir konu ise kitapta var olan bilgilerin doğruluğu konusudur. Çünkü amacımız başta da belirttiğim gibi hizmet eksenlidir. Bu da ancak doğru bilgi ve sahih kaynaklarla olur. Yapılan alıntıların kaynak gösterilerek belirtilmesi, hadislerin sahih olması gibi konularda da yazarlarımızı bilgilendiriyoruz.
Biz bir kitabı ancak bu şartlarda alıyoruz. Normalde hiçbir yazar eserine müdahale edilmesini istemez. Ama biz bunu yaparken karşımızdakini küçük düşürmek amacıyla yapmıyoruz. Amacımız yayın çizgimize uygun kitaplar yayınlamak. Çünkü bizim istediğimiz kriterlerin Müslümanların ortak malı olduğuna inanıyoruz. Bir Müslüman olarak da en başta bizlerin bunlara uyması gerektiğinin bilincindeyiz. Kesinlikle ihtilafa sebebiyet veren, yalan konuşan, itham edilen birisi olarak anılmak istemiyoruz. Çünkü netice itibariyle biz Müslüman sıfatını ve kimliğini taşımaktayız.
 
Hocam, biz şimdiye kadar Dua Yayıncılığı hep yayınladığı İslami kitaplarla tanıdık. Başka türden kitaplar da yayınlamayı düşünüyor musunuz? Örneğin eğitim kitapları, üniversiteye hazırlık ve yardımcı ders kitapları gibi?
Bizim hizmet eksenli olan çalışmamız direk olarak İslami eserlere yönelmemizi gerektiriyor. Bu yüzden de önceliğimiz İslami içerikli kitaplar olacak. Bediüzzaman`ın deyimiyle "Çağımız imanın hakikatlerini kurtarma çağıdır" dolayısıyla bizim hedefimiz de imanın hakikatlerini kurtaracak çalışmalardır.
 
Ama bu, bizim diğer türden de kitapları yayınlamayacağımız anlamına gelmez. Sadece şu an şartlarımız ve imkânlarımız dolayısıyla İslami eserleri önceledik. Durumumuz müsait olunca üniversiteye hazırlık kitaplarını, Yabancı dil eğitim kitaplarını ve teknik içerikli kitapları da yayınlayacağız. Bu tür kitapların da gerekli olduğuna inanmaktayız. Sadece o tür kitapları şimdilik öncelemedik. İlk etapta İman hakikatlerine yönelik eserlere daha fazla bir önem atfettik.
 
Dua Yayıncılık olarak, çocuklara yönelik kimi eserler yayınladınız. Bunları yeterli görüyor musunuz ve bundan sonra çocuk okuyucularınıza yönelik ne tür çalışmalarınız olacak?
Öncelikle şunu belirteyim, çocuk yayıncılığı başlı başına bir yayıncılık alanıdır. Diğer alanlarla beraber yürümesi çok zordur. Bu büyük fedakârlık ve özveri isteyen bir alan. Tabi bu yapılmayacağı anlamına gelmez. Biz çocuk yayıncılığını sadece çocuklara yönelik eserler olarak değerlendirmekten ziyade çocuk ve aileye beraberce hitap eden eserler yayınlama olarak görüyoruz. Buna binaen de İslam`da Çocuk Eğitimi ve Umuda Cemre Düştü, gibi aileyi de içine alan eserler yayınladık.
 
Ayrıca görsel içerikli yani resimli kitaplarımız da ileri de çıkacak. Bu konuda önceden de resimli yayınlarımız oldu. Örneğin Hasan Sabaz hocamızın yazdığı 3 ciltlik Peygamberler isimli bir eser yayınladık.
 
Aslında çocuk kitapları konusunda yeterince hazırlığımız var. Fakat çok fazla uğraş ve zaman istediği için onları hemen piyasaya süremedik. Bu konuda eksiklik gören okuyucularımızın hakkı var. Bu konuda yetersiz kaldığımızı belirtmek istiyorum. Ama çocuklara yönelik eserlere hız vereceğiz. Tamamladığımız kimi eserler var. Örneğin boyama kitapları… Yakında okuyucularımızın hizmetine sunacağız.
 
Hikâye ve masal kitapları, renkli kitaplar hazırlığındayız. Bir program dâhilinde bunları en uygun şekilde yayınlayacağız.
 
Dua Yayıncılık olarak kendi içimizde kategorilere ayrıldık. Dua yayıncılık adıyla iç piyasaya yönelik araştırma ve kültürel eserleri yayınlayacağız.
 
Semere yayıncılık adı altında manevi içerikli ve gençliğe yönelik uygun fiyatlı kitaplar, Banga Haq şemsiyesi altında Kürtçe eserler yayınlıyoruz.
 
Bir de Yarım Elma ismiyle sadece çocuklara yönelik eserler yayınlayacağız. Bu ayrıştırma bizleri her alanda daha da profesyonel kılacaktır. Bundan dolayı da çocuklarımızın geleceklerine yönelik daha profesyonel eserler yayınlayabileceğiz.
 
Hocam, Türkçe ve Kürtçe dışında başka dillerde de eserler yayınlayacak mısınız? Şu an Avrupa`da olmanız dolayısıyla sormak istiyorum. Avrupa`da birçok dil konuşuluyor? Bu dillere çevrilmiş eserleriniz var mı? Bu konularda her hangi bir sıkıntı yaşıyor musunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse herhangi bir sıkıntı yok. Fakat okuyucularımız Avrupa`nın farklı ülkelerine dağılmış durumdalar. Fakat Daha fazla konuşulduğu için biz önce Almanca ile başladık ve başta da belirttiğim gibi Almanca bir meal yayınladık.
 
Şimdi ise, çocuklara yönelik olarak İslami Adaplar, isimli kitabımızın Almanca çevirisini yaptık yayına hazır durumda. Sırada Hz. İsa`nın hayatını anlatan eserimiz ve Hz. Muhammed`in siyeriyle ilgili eserler var. Yakında onların da çevirisine başlayacağız.
 
Ayrıca Flemekçe ve Hollandaca çeviriler için de görüşmelerimiz devam ediyor. Planlarımız içerisinde İtalyanca ve Fransızca birer meal yayınlamak da var.
 
Tüm bunlarla beraber kitaplarımızı özellikle Kürtçe ve Arapçaya çevirmek için de uğraşıyoruz. Tabi siz de takdir edersiniz ki, bunların hepsi bir planlama ve zaman istiyor.
 
Hocam ben buradan kutlu doğum haftasına geçmek istiyorum. Bu konudaki ilk sorum şu; gerek Türkiye`de gerekse de Avrupa`da yapılan programlarda hep bayan Müslümanların sorumluluğuna ve Resulullah Efendimizin özellikle bayanlar için rahmet olduğuna değinildi. Buradan hareketle sormak istiyorum; Dua yayıncılığın özellikle bayanlara yönelik eserleri var mı ve bünyeniz de bayan yazarlar bulunuyor mu?
Bayan yazarlardan bize gelen eserler var. Şu an yayın kurulumuzun incelediği iki eser mevcut. Bunlardan biri bir doktora tezi yakında onu yayınlayacağız. Bu eser bayanlara yönelik hem akademik hem de çok güzel bir çalışma.
Diğer bir eser ise, bir kardeşimizin yazdığı güzel bir roman. Kurulumuz onu da incelemekte şu an. Bunların dışında bayanlardan gelen başka eserler de var ve sırayla hepsi yayın kurulumuzca incelenecek ve uygun bulunanlar yayınlanacaktır.
 
Bayanlara yönelik eserlere gelince… Bu konuda oldukça gayretliyiz. En son olarak Müslüman Kadının şahsiyeti isimli çok güzel bir kitap yayınladık. Bu kitabı biz çok beğendik ve öyle yayınladık. Bu eserin çok faydalı olacağına inanıyoruz. İmza gününde Avrupa`daki okuyucularımızdan da bu eserle ilgili çok olumlu tepkiler aldık.
 
Bu türden çalışmalarımız da zamanla daha fazla artarak devam edecek.
 
Hocam, Siz de Belçika`daki Kutlu Doğum programına katıldınız ve orada bir de konuşma yaptınız. Bu programı, Türkiye`deki programlarla karşılaştırabilir misiniz?
Avrupa`daki böyle bir programa ilk kez katıldım. Programın bir bölümünde kitap standındaydım ve kitap imzaladım. Sağ olsunlar Avrupa`da yaşayan okuyucularımız gayet iyi bir teveccüh gösterdiler. Program çok canlı ve güzel geçti.
 
Bu program Resulullah`a muhabbet eksenli bir hasret giderme, kaynaşma mecrası gibi geldi bana. Avrupa`nın hemen hemen her ülkesinden gelen Müslümanların orada buluşup hasret giderdiklerine şahit oldum. Türkiye`deki programlardan farklı olarak burada ekstra bir fuar havası vardı. Bunu sağlayan da Resulullah`a duyulan muhabbetti. Emin ki; `kutlu doğum dışında böyle bir hasret giderme programı var`, gelin denilseydi bu kadar çok katılım ve canlılık olmazdı. Elbette Hz. Peygamber eksenli olduğu için çok fazla katılım oldu. Bu ve benzeri programların güzelliğinin sebebi Resulullah Efendimizin yüce adının anılmasıdır.
 
Dikkatimi çeken bir diğer şey ise programın süresi oldu. 6 saati aşan bir zamana yayıldı. Türkiye`deki programlar bu kadar uzun sürmüyor. Memleketten uzak olmanın da etkisiyle buradaki programın manevi havasının daha fazla olduğunu söyleyebilirim.
 
Hocam, malumunuz Kutlu Doğum programları, Peygamber Sevdalıları Platformu bu işe el atmadan önce de yapılmaktaydı. Fakat bu programlar güzel ve anlamlı olmasına rağmen kapalı alanlarda ve sadece bir grup davetlinin katılımıyla gerçekleşiyordu. Ama Peygamber Sevdalıları`nın bu işe el atmasıyla bu programlar yüz binlerce kişinin katılımıyla meydanlara taşındı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
En başta şunu belirteyim ki, bu işin öncülüğünü Diyanet yapmıştır. O hakkı teslim edelim. Ama bu programların zamanla halka taşınması gerekiyordu. Bu konuda birçok grubun çabası olmuştur. Bunu sadece bu platform yapmıştır gibi bir iddiamız yok. Ama bu çorbada Peygamber Sevdalılarının tuzunun daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Peygamber Sevdalıları Platformu ise halkın içinden gelen dernek ve vakıflardan müteşekkil bir platform olduğundan halkın içindeki Peygamber Sevgisini daha kolay hareketlendirmiştir. Meydanlar ise bu sevginin dışa vurumudur. Dolayısıyla Peygamber Sevdalıları küçük salonlara, küçük meydanlara veya sadece belli ve davetli zümrelere hitap eden sevgiyi, tüm halka şamil kılmayı başarmıştır. Bu durum, Muhammedi Sevgiyi olması gereken yerlere taşımıştır. Bu gereken yerler ise halkın gönlüdür, meydanlardır, kaynaştırıcı özelliği olan yerlerdir.
 
Muhammedi Sevda, sadece Türkiye ve Avrupa için değil tüm dünya için gereklidir. Bundan dolayı da tüm dünyaya taşınmalıdır, bütün Müslümanlar bunu hissetmelidir, diye düşünülerek Muhammedi sevda meydanlara, stadyumlara taşınarak tüm dünyanın göreceği bir hale getirilmiştir.
 
Örneğin, Muhammedi Sevda bildiğiniz gibi Roman Müslümanlar arasında da ışıldamaya başladı. Hep hor görülen bu kardeşlerimizin gönlüne Muhammedi sevdanın düşmesi elbette ki bu meydanların bereketidir. Bu çok sevindirici bir durum…
 
Hocam, son olarak şunu sormak istiyorum. Türk Basını neden bu Muhammedi Sevda karşısında kör acaba?
Aralarında Türk basının büyük çoğunluğunun da bulunduğu bazı gruplar at gözlüğüyle dolaşıyorlar. At gözlüğüyle baktıkları için de sadece önlerini ya da görmek istediklerini görüyorlar. Bazıları ise güneşe karşı gözlerini kapattıklarından sadece kendi karanlıklarında yaşamayı tercih ediyorlar.
Ama şunu belirteyim, bu sevda ilahi bir hakikattir. Basın görmese de, TV`ler görmese de yine hiçbir şey değişmeyecektir. Ama eminim ki, neticede onlar da görmek zorunda kalacak ve Muhammedi sevda onların kalplerine de girecektir.
 
Bu iş hayırda yarıştır. Bu yarışta kim daha gayretli olursa o muvaffak olacaktır ve Allah Azze ve Celle onu mükâfatlandıracaktır. Bunda başarılı olmanın sırı ise ihlâstır. Yeter ki, Rabbimiz görsün, Rabbimiz takdir etsin. Başkaları görmese de, yazmasa da, umurumuzda değildir. Yeter ki Rabbimiz görsün ve takdir etsin. Bu hedef doğrultusunda Peygamber Sevdalıları daha güzel ve daha başarılı programlar düzenleyecektir.
 
Hocam, bize zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür ederiz. Allah Razı olsun. (Muhyeddin Harputlu - İLKHA)
 
 

M.Ali Gönül Hoca`nın Avrupa`da katıldığı kutlu doğum programı ile ilgili makalesini okumak için TIKLAYINIZ

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir