• DOLAR 32.577
  • EURO 34.906
  • ALTIN 2434.586
  • ...
Bitmeyen dram: Mülteciler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Daha önce İHH yönetim kurulunda görev alan ve mülteci haklarıyla ilgilenen Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Uğur Yıldırım, hak temelli olarak mülteci sorunlarını daha iyi ele alabilmek için 2013 yılında dernek kurduklarını söyledi.

İnsan haklarını esas alan birçok STK temsilcisi, basın mensubu ve hukukçularında aralarında bulunduğu bir grubun kurduğu Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, çeşitli sebeplerden dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalan mültecilere hukuksal anlamda danışmanlık ve yardım faaliyetleri yürütüyor.

Türkiye'nin insani yardım alanında çok ilerde olduğunu ve bu anlamda birçok kurumun faaliyet gösterdiğini belirten Yıldırım, "Yardım yapılan insanların hak ve özgürlükleri için de mücadele edecek insanlara ihtiyaç olduğunu, bu noktadaki eksikliği görerek kanaat önderleri, basın mensupları, akademisyen, yazar ve birçok STK temsilcisiyle böyle bir dernek kurduklarını ifade etti.

Bünyelerinde bulunan Suriyeli Avukatların Arapça, İngilizce ve Türkçe olmak üzere haftanın altı günü hukuki danışmanlık sağladıklarını ve sorulan sorulara yanıtlar verilerek yönlendirmeler yaptıklarını belirten Yıldırım, "Hak temelli çalışmalarda insanları sadece yönlendirmekle çözüm bulunmuyor. Arkadaşlarımız bunun ötesine geçerek gereken hukuki girişimlerde bulunmak, davalar açmak, karakol ve göç merkezlerinde avukat ve gönüllülerimiz çalışmalar yapıyorlar." dedi.

Türkiye'de bulunan Suriyeli sığınmacıların sayısının 3 milyon 240 bini geçtiğini söyleyen Yıldırım, "Bu kadar yoğun olan nüfus ile ilgilendiğimiz düşünülse de aslında biz hukuki koruması daha az olan Özbek, Tacik, Doğu Türkistanlılar gibi azınlıkta olan mültecilerin sorunları bizim için daha fazla önceliğe sahiptir. Bunun sebebi Türkiye'de Suriyeliler ile ilgili kanuni bir mevzuatın olmasıdır. Diğer kesim için sıkıntı ise maalesef hem mevzuattaki boşluklar hem de istenmeyen bir ülkeden istenmeyen başka bir ülkeye savrulmalarıdır. Mülteci olmalarının altında yatan siyasi ve dini sebeplerin olması, onların istenmeyen kişiler olmasına sebep oluyor." şeklinde konuştu.

BM son 10 yıldır mülteci kabul etmiyor

Yıldırım, "Son 10 yıldır BM herhangi bir şekilde bir Afgan mülteciyi kabul etmedi. Bu durumda onların arada kalmalarına sebep oluyor. Azınlıkta olan göçmenlerin ülkeleri de kendilerini yakaladığında maalesef onlara işkence edecek bir yapıya sahip. O yüzden bu konuda daha hassas davranıyoruz. Bu kişilerin ülkelerine iadesi canına mal olabileceği gerçeği bizim için bu konuda duyarlı olmamız gerektiğini gösteriyor.  Bunun yanında Suriyelilerin sayı bakımından çok olması, Türkiye'nin bundan sonraki geleceğinde uyum sağlaması ve geleceklerini beraber inşa etmesi adına üzerinde çalıştığımız gruplar arsındadır." dedi.

Türkiye mülteci kabul etmeyen bir ülke

"Birçok kişinin bildiğinin aksine Türkiye mülteci kabul etmeyen bir ülkedir" diyen Yıldırım, "1922 Cenevre sözleşmesinde coğrafi sınır kaydı koyduğundan dolayı Avrupa konseyi ülkesi dışından gelen insanlar sadece mülteci kabul eden başka ülkelere geçmek için geçici olarak Türkiye'de bulunuyorlar. Bu manada söz konusu ülkelerden gelen mültecilerin Türkiye'de kalmaları mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

Suriye'deki dramla beraber Avrupa'da mülteci kabul eden ülkeler artık mülteci almayı durdurdular. O yüzden burada ne Avrupa'ya gidebilen ne de ülkelerine dönebilen, geleceğini bilmeden yaşayan bir kesimle karşı karşıyayız. Eğitim, sağlık, sosyal hakları olmadığı için kaçak kalıp kaçak yaşıyorlar ve hastalandıkları zaman da kaçak olarak tedavi olmaya çalışıyorlar.

Avrupa kendi geleceği için savaş çıkarıp işine yarayan kişileri mülteci olarak kabul ediyor

Avrupa'daki Suriyelilerin devlet tarafından bir düzenlerinin oluşturulduğu fakat sokakta kalmaları durumunda kimsenin kendilerine bakmayacağını belirten Yıldırım, bu durumun Türkiye'de tam tersi şekilde işlediğini, sokakta kalan yardıma muhtaç olanlara halkın destek çıktığını söyledi.

"Avrupa sadece kendi potansiyel, teknolojik gelişme ve ekonomisini devam ettirebilecek bir nüfusa ihtiyacı var. Bunu da göçmenler üzerinden karşılıyor. Bu sebeple kendisine fayda verecek olanları kamplardan alıp iltica taleplerini kabul ediyor. Geri kalanla için de sınırlarını kapatıyor. Gelişmiş ülkeler mülteciler ile ilgili konuşup onları kabul ediyor ama diğer taraftan savaşları çıkarıp bu insanların mülteci olmalarına sebep olanlar da kendileridir."

Suriyelilerle birlikte bir gelecek inşa etmeliyiz

Suriyeliler üzerinden oluşturulan kötü algıya da değinen Yıldırım şunları aktardı:" Yaşadıkları ülkede nereden ve ne zaman üzerlerine bir varil bombası düşeceğini bilmeyen, ailesini kaybeden ve artık yaşanabilir bir ortama sahip olmayan insanlar, bulundukları yerlerden ellerine alabildikleri eşyalarla mayınlı tarlaları geçerek Türkiye'ye sığınıyorlar. Bu şekilde olaya bakarak empati kurmak lazım. Savaşın 7 yıldır sürdüğü bir ülkede insanlar artık burada yeni bir düzen kurdular. Ülkelerine ne zaman kimin saldıracağı belli olamayan, geleceği meçhul olan bir yere bu insanların dönmesi mümkün değildir. Yani insanlar, mültecileri sevseler de sevmeseler de misafir kabul etseler de etmeseler de Ensar-Muhacir ilişkisine inansalar da inanmasalar da Suriyeliler burada kalacak. Eğer bu gerçeği kabullenirsek, o zaman madem kalacaklar birlikte ne yapabiliriz diye düşünmek lazım. Bu sebeple Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatıyla belli bölgeler temizlenmiş olsa da göç sadece buralardan olmadı. Ayrıca sıkıntılı olan diğer bölgelerden de insanlar buralara gelip yerleştiler. Belki dönüşler olacak ama biz bu insanlarla beraber ortak bir geleceği inşa edeceğiz. Burada Ensar-Muhacir ilişkisiyle inşallah daha güzel neticeler ortaya koyabiliriz." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)


















 

Bu haberler de ilginizi çekebilir