Ders zili çalmıştı. Herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Biz üç arkadaşta 15 dakika sonra
vakti girecek olan ikindi namazını az ilerideki camide kılmak için abdestlerimizi
tazelemek amacıyla pansiyona gittik. Abdest alıp çıktık. Camiye vardığımızda 2-3
dakika kalmıştı ezana. Nihayetinde ezan okundu. O gün gözden kaçmayan bir farklılık
vardı. Biz üç arkadaş, imam ve dört te yakınlardaki resmi dairelerden gelmiş hepsi
orta yaş üzeri memur ve belediye işçileriyle beraber tam sekiz kişi olmuştuk.
Normalde 4-5 kişiyi geçmeyen cami cemaati o gün tam sekiz kişiydi. Sanki o gün
imkansız başarılmıştı. Gündüz çok az olan cami cemaatı yatsı namazında hiç olmadığı
için o vakitte de cami hep kapalı oluyordu. Durumumuz ne kadar vahim değil mi?
Müslümanlar olarak işlerimizin yolunda gitmemesinin, bir türlü vahdeti sağlayamamamızın ve küfre karşı galibiyete olan hasretimizin en önemli sebeplerinden
biri budur işte. Hepimiz asr-ı saadette yaşanan şu olayı biliriz; ‘Bir gün kör bir
sahabe Resulullah (aleyhisselatu vesselam) ın yanına gelip:

-Ya Resulullah ben bu halimden dolayı vakit namazlarında camiye gelmeyip evde kılsam
olur mu? Diye sorar. Allah resulü başta evet der. Hemen sonra o sahabeye dönüp şöyle
sorar:

-Peki ezan okunduğunda okunan ezanı kulakların duyuyor mu? Sahabe ‘evet ya
resulullah’ deyince peygamberimiz(aleyhisselatu vesselam):

-O halde sende bizimle beraber camide kıl, diye buyurmuştur.’ Bu olay anlatılmak
isteneni gereğinden güzel anlatıyor. Şair Mehmet Akif in şu sözü de konumuzu
aydınlatmaktadır. ’Ümmetin kurtuluşu cuma namazlarına olan katılımın aynısının sabah
namazlarına da olduğu zamandır.’ Bize çok alışılmış bir durum olarak geliyor ama
inanın ümmet olarak çok kötü bir durumdayız. Bunu düzeltmekte yine bizlerin
sorumluluğudur. Şöyle bir çözümü sizinle paylaşmak istiyorum:

Malumunuz mübarek kutlu doğum haftasındayız. Yılın diğer zamanlarına oranla biraz
daha Muhammedi sevdanın koktuğu günlerdeyiz. Herkes birbirine salavatı şerifler ve
cüzler dağıtıyor. Geliniz biz de bu kutlu doğum haftasını kendimiz için bir dönüşüm
noktası, bir başlangıç kabul edelim. Şöyle ki çevremizdekilere sadece salavatlar ve
cüzler tavsiye etmeyelim. Onları vakit namazlarında camiye davet edelim. Hatta
vaktin dışında da gidip beraber oturalım camilerimizde. Dedim ya bu kutlu doğum
bizim için bir başlangıç olsun. Sadece bu günlere has kalmamak şartıyla hep beraber
vakit namazlarında camiye gidip çevremizdekileri de bu konuda bilinçlendirelim.
Dönüşüm ve başlangıç için haydi Ya Allah! Allah yar ve yardımcımız olsun.

Muhsin Aydın / Elazığ (Kovancılar) - Yaş: 17

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.