• DOLAR 32.536
  • EURO 34.78
  • ALTIN 2493.286
  • ...
SON DAKİKA
​İSTİSMARIN KAYNAĞI  AHLAKSIZ DİZİLER
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber / Yunus Tuğrul ​– VAN

Ağrı`da minik Leyla`nın kaçırılmasıyla başlayan ve Ankara Polatlı'da 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara`nın istismar edilip hunharca katledilmesinin ardından tekrar gündeme gelen idam ve hadım cezasının bir an önce verilmesi gerektiğine dikkat çekildi. İstismarın kaynağının ahlaksız diziler olduğuna da dikkat çeken uzmanlar, bu konuda yetkililerin harekete geçmesi çağrısında bulundu.  ‘Anne`, ‘Arka Sokaklar`, ‘Kırgın Çiçekler`, ‘Kalbimdeki Deniz`, ‘Kiralık Aşk`, ‘Evli Ve Öfkeli`… Bu liste daha da uzatılabilir. Bu diziler üzerinden pazarlanan ise tamamen ahlaksızlık, istismar ve şiddet. “Bunlar sadece filmlerde olur. Bunların gerçek olmadığını ve güzel şeyler olmadığını zaten biliyoruz. Zaman geçirmek için veya eğlencesine izliyoruz.” deseniz de; bunu bilinç üstünüzle dersiniz ama bilinçaltınız her halükarda etkilenir. Özellikle de 10 yaşına kadar sürekli hipnoz halinde olan çocuklar en çok etkilenir.

YENİ NESİLLER İSLAM AHLAK VE TERBİYESİ İLE YETİŞMELİ

Yaşanan cinayetlerle ilgili konuşan siyasi parti, STK temsilcileri, imam ve alimler kaçırılma olayları ile ilgili halkı bilgilendirirken, istismarcı ve çocuk katili suçlular için hükümetten idam ve caydırıcı cezalar talep ettiler. İslam ahlakından uzak nesiller yetiştiği müddetçe benzer hadiselerin yaşanacağını vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar, hükümet ve ailelerin bu konunun üzerine gitmesi gerektiğini söyledi. Doyar, “Zina, fuhuş gibi ahlaksızlıklar ve çocuk istismarının en büyük sebebi İslam'dan uzak kalmaktır, İslam ahlakını almamaktır. Allah'a iman eden, ahiretin hesabını yapan ve İslam ahlakını alan kişi, bu tür durumlara düşmez. Burada üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken en önemli husus budur. İslam'dan uzak nesiller yetişmeye devam ettiği ve kötülüğe giden yollar açık kaldığı müddetçe bu tür olaylar da devam edecektir. Yapılacak en önemli iş şudur; yeni nesiller İslam ahlak ve terbiyesi ile yetişmeli, kötülüğe giden yollar kapatılmalıdır. Bu konuda en büyük görev Hükümet'e ve ondan sonra da ailelere düşmektedir.” dedi.


HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar

“BU OLAYLARIN ARTMASINDA SOSYAL MEDYA VE BAZI TV KANALLARININ ROLÜ BÜYÜKTÜR”

Sosyal medya ve televizyon kanallarının bu konuda etkili olduğuna dikkat çeken Doyar, “Televizyon ve sosyal medyanın bu olayların artmasında rolü büyüktür. Hepsini söylemiyorum ancak televizyonların önemli bir kısmında ve özellikle de sosyal medyada zinaya, fuhşa ve ahlak dışı kötü fiillere teşvik eden çokça program ve siteler vardır. Bunlar mutlaka engellenmelidir. İnsanlar bunlardan kötü etkileniyorlar, kötü şeyler öğreniyorlar ve sonra da kendi çevrelerinde aynı şeyleri yapmaya çalışıyorlar.” şeklinde konuştu.

AİLELER BU KONUDA NELER YAPMALI?

Doyar, “Ailelere bu konuda çok önemli vazifeler düşmektedir. Her şeyden önce çocuklarını İslam ahlakı ve terbiyesi ile büyütmeye özen göstermelidirler. Çocuklarını kontrol altında tutmaya çalışmalıdırlar. Çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğini, hangi çevreye girdiğini, nerelere takıldıklarını kontrol etmelidirler. Tabi bunlar, çocuklarının kötülüğe bulaşmasını önlemek için önemli hususlardır. Bir de çocuklarını, özellikle de küçük çocuklarını kötü insanlardan korumak için yapılması gereken şeyler vardır ki bunlar; çocukları yalnız bırakmamak, yalnız başlarına sokağa salmamak, yabancı yerlere yalnız göndermemek, yabancı insanların davet ve tekliflerine olumlu cevap vermemeleri konusunda bilinçlendirmek ve sürekli kontrol altında tutmak gibi hususlardır. Ailelerin bu konularda duyarlı ve dikkatli olmaları gerekir.” ifadelerini kullandı.

“MÜSLÜMANLAR OLARAK VİCDAN AZABI ÇEKİYORUZ”

Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas, son zamanlarda artan çocuk istismarı ve cinayetlerine hadım veya idam cezasının bir an önce verilmesi gerektiğini belirterek yaşananlar karşısında Müslümanlar olarak vicdan azabı çektiklerini söyledi. Arvas, “Çocuklarımızı yetiştirirken İslami bir terbiye ile mi yetiştiriyoruz. Bu caniliği yapan insanı nasıl bir ortamda yetiştirmişiz, bu caniliği yapan insanın annesi, babası, ailesi bu caniyi nasıl yetiştirmişler. Acaba İslami bir terbiye ile yetiştirmişler midir? Yoksa İslami bir terbiyeden, edepten yoksun bir hayat mı yaşadı. Küçücük 8 yaşındaki bir çocuğa akıl ve hayale gelmeyecek işkenceler yaparak, tacizde bulunarak canileşmesi hangi edep ile hangi terbiye ile yetiştiği onu yetiştiren anne babanın kendilerini iyi bir sorguya çekmeleri lazım.” dedi.


Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas

“SOSYAL MEDYA İLE İLGİLİ KESİNLİKLE BİR DÜZENLEME YAPILMASI LAZIM”

“Toplumumuzda sosyal medya, internet ve televizyon ailemizin içine kadar girmiş bir tuzaktır.” diyen Arvas, “Biz çocuklarımızı yetiştirmede çok hassas davranmalıyız. Çocuklarımızın giyiminden, yemesine, içmesine, yaşantısına, uykusuna kadar her şeyini dikkatlice takip edip bir Müslümana yakışır bir şekilde evlat yetiştirmek zorundayız, öyle bir evlat yetiştireceğiz ki bu ileride ne bir cani olsun ne de canilere fırsat verecek bir ortam oluşsun. Müslüman olarak, imam olarak, bir eğitimci olarak büyük bir sorumluluğumuz var. Çocuklarımızı yarının gençlerini yetiştirirken milli ve manevi değerlerine bağlı muhafazakar İslami bir edeple yetiştirmemiz gerekir. Aile yuvalarımızdaki televizyonlar, sosyal medya çocuklarımızı gençlerimizi maalesef bu tür tuzaklara çekmektedir.  Sosyal medya ile ilgili kesinlikle bir düzenleme yapılması lazım. Gençlerimiz çocuklarımız ellerinde telefon istedikleri siteye, istediği anda girebiliyor. 15-16-20 yaşındaki genç istediği siteye giriyor ve maalesef, bu siteler bu haber kaynakları gençliğimizi İslam`dan, imandan, Kur`an`dan aile edebinden, aile yuvasından ortamından uzaklaştırıyor ve bu tür olaylar meydana geliyor.” diye konuştu.

 

HÜKÜMET ÖNLEM ALMALI

Sivil Dayanışma İnisiyatifi (SDİ) Başkan Yardımcısı M. Emin Akan, son zamanlarda artan çocuk istismarı ve cinayetlerinin nedenlerinin başında basın ve yayının olduğunu söyledi. Akan, İslam ile bağdaşmayan programların yayınlanmaması gerektiğini belirtti. Akan, “Kanallara baktığınızda tamamen insanları bu kötü manada celp edecek, gençliği bu kötü manada kendine çekecek, kendilerine esir edecek bir konumda çalışmaları vardır. Bu ne bize ne ülkemize yakışır. Hükümetin duyarlı olması lazım, halk bu konuda tamamen bu önlemi alan kitle, hükümet ne olursa olsun halk onların yanındadır. Eğer bir önlem alınmazsa, gençliğin önü bu şekil bırakılacaksa, gençlik bataklığa gidecekse o zaman olan halka oluyor, halk zarar görüyor çünkü çocukları gidiyor. Ahlak, maneviyat diye bir şey kalmıyor, bu da tamamen ülkenin, hükümetin halkın çöküşüne sebebiyet veriyor.” diye konuştu.


Sivil Dayanışma İnisiyatifi (SDİ) Başkan Yardımcısı M. Emin Akan

“HİZMET SADECE BİR YOL YAPMAK BİR KAFE YAPMAK DEĞİLDİR”

“‘LGBT`li` dediğimiz gruplar Türkiye`de açık açık çıkıp yürüyüş yapabiliyorlarsa bu İslam ülkesi için yüz kızartıcı bir şeydir.” diyen Akan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Van`da veya başka illerde yürüyüş yapılırsa ve hükümet de buna izin verirse ki vermez de yani öyle umut ediyoruz. Bu halkın tamamen tepkisini alır ve çok kötü sonuçlar doğurur. Bunun önlemini önce hükümetin alması lazım ve halkın da buna destek vermesi lazım. Hizmet sadece yol, kafe yapmak değildir. Hizmet insan kazanmaktır, gençlik elden giderse oraya dünya kadar da hizmet yapsan boştur. İnsanı kazanmak zordur o yüzden gençliğimize sahip olmamız lazım. Çocuk istismarında da aynı böyle bakıyoruz çocuk istismarı gün be gün ilerliyor, yoğunlaşıyor. Artık öyle olmuş ki anne babalarımız korkudan çocuklarını bir yere gönderemiyorlar, güvenemiyorlar, güven içinde değiller bunun da gene mali idarelerdeki Türkiye`deki hükümetin bu konuda caydırıcı cezalar vermesi gerektiğini, idam ise idam olsun bu çocuk istismarında sebebiyet verenlere de bu cezalar olsun.”

“EYLÜL VE LEYLA BİZİM KIZIMIZ”

“Ülkemizde son zamanlarda yaşanan bu durumlar bizi oldukça üzmektedir, hele ki söz konusu ciğerparelerimiz olan, geleceğimiz olan, çocuklarımız olduğu vakit, bu bizi geleceğimiz itibarıyla daha çok üzmektedir.” diyen Köylerle Dayanışma Derneği (KÖYDER) Başkan Yardımcısı Yusuf Türk, şöyle konuştu:


Köylerle Dayanışma Derneği (KÖYDER) Başkan Yardımcısı Yusuf Türk

“Çocuk istismarının ülkemizde yaygınlaşmasının bir sebebi fert olarak ülkemizdeki Müslümanların zaaf sahibi olmasıdır, sorumluluklarını yerine getirememesidir. Müslüman uyanık olmalıdır, mahallesinde, ilçesinde, köyünde, bulunduğu mevkide yaşanılan olaylardan haberdar olmalı, bilinçli olmalı, olaylara karşı duyarsız olmamalıdır. Aile olarak bizler toplumumuzu olumsuz manada etkileyen durumlara karşı duyarsız kalmışız. Aile olarak da çocuklarımıza sahip çıkmalı, çocuklarımızın girdiği ortamları kontrol etmeli, oralara sahip çıkmalıyız, çocuğumuzun gün içinde nerelere gittiğinden haberdar olmalıyız. Çocuğumuzu her çağıranın yanına göndermemeliyiz, uygun ve sağlam ortamlara, güvenebileceğimiz ortamlara teslim etmeliyiz. Çocuklarımızı rastgele ortamlara salıvermemeliyiz. Bu durum ailelerimizin birer zaafıdır. Kaçırılan ve ölü bulunan defin edilmiş halde bulunan Eylül kızımız ve kaç gündür kayıp olan ve dere kenarında ölü bulunan Leyla kızımız bizim kızımızdır. Bunu ekranlarda seyreden halkımızın başına da aynısı gelebilir. Bu durumun başımıza bir daha gelmemesi için uyanık olmalıyız. Toplum olarak da bunlara duyarsız kalmamalıyız.”

İzlediğimiz TV Dizilerini tanıyalım!

Televizyon dizilerinin birey ve toplum üzerinde yaptığı yıkım vahamet derecesindedir. Önce buna dair bazı tespitler sunalım. Ne izlediğimizi bilelim.

EŞKIYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ: İki kadını birden idare eden ve bu esnada mafya babalığı yapan bir silah tüccarının etrafında gerçekleşen günahlar.

KIRGIN ÇİÇEKLER: Sürekli taciz ve şiddet arasında hayat geçiren havai liseli kızların çevirdikleri entrikalar ve başlarına gelen günahlı işler.

KARA EKMEK: Zina, yalan ve cinayetle başlayan haram bir ilişkinin sonucunda gayr-i meşru çocuğunu arayan ve her önüne gelene sürekli yalan söyleyen bir günahkârın çarpık ilişkilerle geçen serüveni.

KERTENKELE: İmam kılıklı bir hırsızın sürekli polisleri kandırıp komik duruma düşürürken bir yandan da gayri meşru bir ilişki yaşayıp herkesi kandırmaya devam ederken oluşturduğu şaklabanlıklar.

EVLİ VE ÖFKELİ: Dört tane sıkı arkadaşın etrafında sürekli aldatma, zina, evli kadına sarkma işlemlerinin gerçekleştiği, iyi huylu olmanın saftiriklik olarak lanse edildiği, entrikanın çok ama çok keyifli gösterildiği, oradan buradan gayri meşru çocukların çıktığı olaylar.

EVE DÖNÜŞ: İntikam hayatın tek amacıdır. Bunun için şerefini, iffetini, kimliğini feda etmelisin.

ANALAR VE ANNELER: Köylü ve fakirsen tecavüze uğrarsın. Solcuysan havalısındır. Her türlü günah, zina veya ne işlersen işle, ne yaparsan yap sana aşık olup köpeğin olacak yakışıklı ve şefkatli birini bulabilirsin. Polislere güvenme. Hele hemşirelere hiç mi hiç güvenme.

ASLA VAZGEÇEMEM: Eşini onun haberi olmadan boşa. Bir gündür tanıdığın biriyle gizlice evlen. Eşine yalan söyle. Hak etti o ama onu sevmiyordun ki zaten. Ama hala onunla yaşamaya ve aynı odada kalmaya devam et. Yeni eşin manken olsun sana inat. Ama bu onun özgürlüğü için. Kuzenin eski eşinden çocuk yapsın ve bunu sahiplenmek zorunda kal. Yoruldum. Daha fazla yazamayacağım.

HAYAT MUCİZELERE GEBE:  Yok artık! Bekâr bir kızın “yanlışlıkla” hamile kalıp tanımadığı birinin çocuğunu doğurmasına nişanlısının ses çıkarmamasını hazmetmeye çalışırken zaten anlaşamayan zengin babanın kıza yazması esnasında yaşananlar.

KİRALIK AŞK: Yine adından belli bir rezillik dizisidir. Bir kiralık kızın LGBT`li, zengin oğlanın gönlünü kazanmaya çalışırken sergilediği rezillikler.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir