• DOLAR 32.601
  • EURO 34.811
  • ALTIN 2499.86
  • ...
Kıyamları saptırma çabaları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mazlum milletlere karşı tarih boyunca bu siyasetlerini çok defa icra etti. Zamanla sömürge döneminin geride bırakılmasıyla yeni sömürge şekilleri başladı. Yaşlı sömürgeci geleneksel sömürge siyasetinde değişikliklere gitti. Ancak sömürge siyaseti perde altında varlığını her zaman sürdürdü.

Müslüman Arap ülkelerinin son zamanlarda karşılaştığı gelişmelerde her ne kadar asli oyuncu Amerika görünse de, İngiltere’nin aşağılık siyaseti varlığını sürdürmektedir. Bu yaşlı sömürgecinin bugünkü siyaseti yine “parçala ve yönet” siyasetinin Müslümanların kıyamlarının sürdüğü coğrafyada işlerliğe konulmaktadır.

Yaşlı sömürgecinin tefrika siyasetinin geçmişi karanlık olup sayfalara sığmayacak kadar fazladır. Sadece bir iki noktasına değinmekle yetineceğiz.

Müslümanlara daha fazla nüfuz etmek için çabalayan İngiltere İslam dünyasında yeni dini fırkalar oluşturup büyük fitne hareketleri başlattı. Bu fırkalar Müslüman toplumların birbirleriyle uğraşmalarına sebep olup enerjilerinin heder olmasına yol açmaktaydı. Müslümanların derununa nüfuz edilmesiyle, dini güçleri saflara ayıran düşman sömürgeciliğin yeni şeklini başlattı.

Ancak sömürgecilere göre bu parçalanmışlık yeterli gelmemişti. Yahudiler arasında uzun yıllar devam eden çekişmelerden sonra Anglofil  Siyonistleri İngiltere’nin isteği doğrultusunda Filistin topraklarında Siyonist devletin kurulmasını kabul ettiler. Hindistan, Mısır ve Afrika kıtasının büyük bölümünde sömürüye devam eden İngiltere, Filistin işgaliyle sömürge siyasetini yeni bir boyuta ulaştı. “Balfur Bildirgesi” İngiltere vasıtasıyla Filistin topraklarında Siyonist rejimin tesisine zemin hazırladı. Böylece bölge ateşe verildi. Müslümanlara büyük acılar çektiren bu rejimin sebep olduğu yıkıntılar halen devam ediyor.

İngiltere’nin siyasetlerinden biri de İslam coğrafyasının parçalanma şekliyle ilgilidir. Afganistan, Tacikistan, Özbekistan, Pakistan, Bahreyn, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Türkiye, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer ülkelerin bölünmeleri hiçbir gerçek ölçüye göre oluşturulmadı. Bugün bu bölgelerde yaşanan dini ve kavmi kavgalar bu yapay bölünmelerin eseri olup Müslümanların vahdetini parçalamıştır. Bunlardan birkaç örnek verecek olursak.

Kürd halkının parçalara ayrılması ve coğrafyasının bölüştürülmesi.

Arabistan ve Yemen arasında Necran ve Asiye petrol bölgelerinde onlarca yıl devam eden petrol savaşı

Arabistan’ın Katarla 25 kilometrelik bir toprak parçasıyla ilgili oluşturulan anlaşmazlık.

Bunlar İngiltere’nin oluşturduğu ihtilaf siyasetinin sadece birkaç örneğidir.

Her ne kadar Amerika’nın güç kazanmasıyla İngiltere birazcık kenara çekildiyse de ABD’nin Afganistan ve Irak işgalinde, bu yaşlı siyasetçinin Amerika’yı ne derece yönlendirdiğini ortaya koymaktadır.

İngiltere ve Müslüman Halkların Kıyamı

Mısır ve Tunus gibi ülkelerde itirazların sona ermesi, muhaliflerin diktatörleri devirmeyle ilgili isteklerinin bir kısmının kabul edilmesinden sonra gerçekleşti. Ancak, eskilerin yerine siyasi yapıyı yeniden oluşturma ve hükümet kurma gibi gelişmeler yaşanmadı. Güçlü devletler, bu ülkelerde kendi siyasetlerini icra için çabalıyorlar. Bu ülkelerdeki gelişmeleri yakından izleyen bu güçler, gelişmeleri istedikleri yöne kanalize etmek için yoğun çaba içindedirler. Örneğin bölgede İran benzeri bir inkılabın gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. İngiltere, “parçala ve yönet” siyasetini burada bütünüyle devreye sokmuş durumda. Örneğin BBC televizyonunda Raşid Gannuşi’nin konuşmalarını yayınlarken, İran ile Türkiye’nin İslamlarının farklı olduğu ortaya koymakta, Türkiye’nin yönetimi Müslüman halklar için bir olgu olarak ileri sürülmekte ve tefrikaya çıkarılmaya çalışılmaktadır.

İngiltere’nin sömürge kollarından BBC başından beri olayları İngiliz siyasetine göre tahlil ederek, Müslüman halkların kıyamını Eski Sovyet Bloku ülkelerinin demokratikleşmesine benzetmekte, Yeni Ortadoğu’nun siyasi ve ekonomik şeklinin nasıl olacağını ileri sürmektedir. Bu proje dâhilinde İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague Tunus’u ziyaret etmiş, demokrasi akımını desteklediklerini açıklamıştı. Tunus’ta özgürlüklerin daha fazla gerçekleşmesi için parasal yardım sözü de vermişti. O, Avrupa’nın bu ülkeyi ziyaret eden ilk siyasi makamıydı. İngiltere, buralarda genel özgürlükler, ifade özgürlüğü, özgür seçim gibi sloganları bol bol kullanmaktadır. Aynı şekilde Ortadoğu’da ekonominin özgürleşmesi de bu ülkenin sloganları arasındadır.

Ortadoğu’daki halk kıyamlarını dönüştürme siyasetinde İngiltere faal olarak çalışmaktadır.

İngiltere siyasetçileri, kıyam halindeki insanlara yaklaşınca barış ve müzakere sözlerini kullanıyorlar. Aynı şekilde İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu yeni dönemi “Bölgede altın fırsat” olarak değerlendiriyordu.

Mısır diktatörünün gitmesinden sonra her ne kadar askerler işin başını çekiyorlarsa da bu ülkede gelecek seçimlerde Müslümanların idareye gelmesi tehlikesi Batı dünyasını derinden kaygılandırmaktadır

Yazan: Muhammed Abdullahi

Kaynak: Tabnak Haber

Çeviren: Hanefi Aydın

Bu haberler de ilginizi çekebilir