• DOLAR 32.57
  • EURO 34.911
  • ALTIN 2432.122
  • ...
… Kİ SEN GELDİN BUGÜN
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Aşka ve inkılaba dair ne varsa sinelerde, dökülsün en beliğ sözcüklerle dillerden; ki bugün Sen geldin..


Tüm bilge adamlar toplansın ümit meclislerinde ve en sevimli müjdelerle aydınlatsınlar bütün karanlıkları; ki bugün Sen geldin…

Hani her kelimede cennetler devşiren söz sultanları? Hani cihanı kılıçlarının şavkıyla titreten meydan erleri? Hani bir habbeden bin tılsım akıtan hikmet Lokmanları?

Hani nerde ins ve cinin en namdar şahbazları?

Nerede üstatlar, nerede şeyhler, nerede allameler, filozoflar? Nerede yiğitler, bahadırlar; nerede edipler, arifler; nerede aşıklar, mecnunlar; nerede melikler, krallar, şahlar, sultanlar?

Gelsin sözü ve arzı olan herkes; gelsinler de hayret dergahında seyrana dalsınlar ve Rahman’a secde secde senaya dursunlar; ki bugün Sen geldin…

Sen geldin onsekizbin alemin sultanı ki bugün varlıkta bayramdır. Bugün haneler şen, meydanlar şadandır.Ve bugün belde-belde, kıta-kıta, iklim-iklim Sana meftun, Sana suzan, Sana kurban milyonların vardır.

Her yanı kaplamışken hüzün bulutları, bir ılgıt rüzgar eser rahmet diyarından dağıtır efkarları.

Ve bir zaman gelir zulme bulaşmamış bir karış toprağı kalmaz bu köhne dünyanın, ansızın bir rahmet sağanağı boşalır kara toprağa, yıkar arzı baştan başa amber kokulu sularıyla..

Ve bir asude zamandır bu zaman; kutlu bir şafakta gözünü açmış nice mümin gönül; kuşluk vaktinde nurlu ufuklarda kanat çırpan güvercinler, bülbülleri kıskandırırcasına nağmeler şakıyan kanaryalar…

Ve meydanlar.. Ve meydanlar…

Zulmün, kalleşliğin, fesadın ve ihanetin her türüne şahitlik etmiş meydanlar…

Meydanlar hınca hınç, meydanlar kıpır kıpır, meydanlar Senlik bir baharın furyasında…

Meydanlar hiç olmadığı kadar mesut ve azade; ki bugün Sen geldin.

Bugün isyankar insanlık suskun, şer dolu metropoller suskun ve her yanı ihanet tutsağı sokaklar suskun…

Bir büyük inkılaba durmuş Muhammed’in Meydanları var bir tek, aşkı haykıran.

Al güllere boyanmış Muhammed Aşıkları lalezara çevirirken meydanları; Tunus’tan, Kahire’den, Bingazi’den, Şam’dan,

Bahreyn’den, Yemen’den, Diyarbekir’den, Gazze’den ve tutsaklık zincirini kırmış bütün Muhammedi diyarlardan dalga dalga kıyam yayılmakta insanlığın çorak vadilerine.

Ve kol kola, omuz omuza vermiş Muhammed’in Gençleri diriliş merasiminde kurtuluş ezgileri çağırsınlar; ki bugün Sen geldin.

Süslesin tüm mabetleri alimler, tütsüler yaksın her evde hane halkı, bir büyük bayrama hazırlansın coğrafyamın beldeleri ve

insanlık, huşu ile intizarına dursun yeniden Asr-ı Saadetin; ki bugün Sen geldin.

Ne büyük kahırmış sensizlik, ne onulmaz bir yaraymış firak belası, ne karanlık bir gurbetmiş Senden uzaklar…

Ve şimdi beldeler hazır, haneler hazır; kendinden geçmiş ümmetinin gençliği hazır; bir göz kapama rahatlığıyla devrimler devşiren azadi meydanları hazır…

Bin müjde sahipsiz insanlığa, bin müjde mustazaf halklara; bin müjde çaresiz feryatlara; ki bugün Sen geldin…

Boz bulanık bir sevda katresiyle vardım huzura ey Aşkın Mihrabı!

Gönlüm cürümler volkanında yanarken, aşkının narında ruhumu arındırmak istiyorum.

Sen sadece bir nebi değilsin ki bir kuru şahitlikle bu ezel ahdinden sıyrılayım. Sen meleklerin etrafında pervane olduğu bir semavi mabedsin ki milyar ruhani aşık seni tavaf ederek hacc-ı ekber sadedindeler.

Ve ben bir küleybi heves uğruna Senden sürgün, Senden firar bir mecnun…

Bin ruhum olsa da feda etsem Senin, aleme tebessümle bir kere nazarına ve ben tüm yara berelerime rağmen tasadan azad ve asudeyim; ki Sen geldin bugün…

NURULLAH GÜLSEVER / İnzar Dergisi - Nisan 2011
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir