• DOLAR 32.57
  • EURO 34.96
  • ALTIN 2427.2
  • ...
"Güven olmazsa gelişme de olmaz"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HÜDA PAR Muş İl Başkanı M. Şirin Çağlayan, bölgede yaşanan ekonomik sıkıntıların sebeplerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Güvenin olmadığı yerde gelişmenin de olamayacağına dikkati çeken Çağlayan, siyasilerin kullandığı dilin toplumu kutuplaştırdığına değindi.

Bölgenin geçmişten günümüze çeşitli yaptırımlara maruz kaldığını belirten Çağlayan, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri geçmişten günümüze çeşitli yaptırım ve baskılara maruz kalmıştır. Uygulanan yaptırım ve baskılar her anlamda tahribata neden olmuş, bölge halkı madden ve manen büyük kayıplar yaşamıştır. Ekonomide, eğitimde, sağlıkta gereken ilgi gösterilmedi, yatırımlar yapılmadı. Bölge halkının yaşadığı manevi ve ekonomik sorunlar, bölgenin sosyal dokusunu da büyük ölçüde tahribata uğrattı. Yaşanan göçler neticesinde bölge halkının büyük çoğunluğu Türkiye'nin batısındaki illere yerleşti. Şimdi ise halk adeta bir kültür depremi yaşıyor." dedi.

"Özellikle 90'lı yıllarda bölgemizde çok ciddi sıkıntılar yaşandı"

Bölgenin özellikle tarım ve hayvancılık alanında dağlarıyla, ovasıyla ciddi bir üretim alanı ve potansiyeline sahip olduğunu kaydeden Çağlayan, şunları söyledi:

"Bu halkı ayakta tutan bazı etkenler vardı. Bunlardan biri, halkın sahip olduğu manevi değerler, diğeri ise bölgenin kalkınmasına ciddi anlamda etki eden, katkı sağlayabilecek iş gücüne sahip genç insan potansiyeli, istihdam alan ve imkânlarıydı. Bölgemiz, özellikle tarım ve hayvancılık alanında dağlarıyla, ovasıyla ciddi bir üretim alanı ve potansiyeline sahiptir. Bölgede sanayileşmede ciddi anlamda bir gelişme yaşanmadığından halk geçimini genellikle tarım ve hayvancılıkla sağlamış, devlet ekonomisine de ciddi katkılar sunmuştur. Özellikle 90'lı yıllarda bölgemizde çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Yaşanan çatışmalar sonucu bölgede huzur namına bir şey kalmadı. İnsanlar öldü, göçler yaşandı, bazı köyler tamamen boşaldı veya boşaltıldı, bölge harabeye döndü. İnsanlar yıllarca öz yurtlarından ayrı ve uzak yaşamak zorunda kaldı. Kimi aileler bir daha dönmemek üzere, gittikleri yerlerde kaldı. Kendi iş imkânlarına sahip olan halk 'veren el' durumundayken başkalarına muhtaç hale getirildi, 'alan el' durumuna düştü. Daha sonra halkın köylerine tekrar dönmeleri için Köye Dönüş Projesi şeklinde bir proje geliştirildi. Köye dönüşler oldu fakat yaşanan olaylar, zulümler, insanlık dışı muamelelerin insanların hafızlarında bıraktığı izler silindi mi veya bu izlerin silinmesi için bir şey yapıldı mı? Uygulamalar, sorunların çözümüne yetti mi?"

"Bir toplumun gelişebilmesi için o toplumda güven ortamının oluşturulması lazım"

Bir toplumun gelişmesi için güven ortamına ihtiyaç olduğunu sözlerine ekleyen Çağlayan, "Son olarak; bir toplumun gelişebilmesi, büyüyebilmesi için öncelikle o toplumda her anlamda güven ortamının oluşturulması lazım. Bu güven ortamının oluşabilmesi için ise başta devlet politikalarının doğru, güven verici ve geçmişin izlerini silebilecek nitelikte olması, söylem ve eylemlerin birbiriyle çelişmediği bir tavrın ortaya konması lazımdır. Şahsi ve siyasi çıkarlar uğruna bir toplumun geleceği yeniden karartılmasın. Siyasilerin, kullandığı dile çok dikkat etmeleri gerekir. Maalesef, siyasilerin şu an kullandıkları dil halk arasında kutuplaşmalara neden olabilecek nitelikte. Kaş yapıyoruz diyenler göz çıkardıklarının farkındadırlar sanırım. Geçmişin yaraları daha sarılmamışken, yaraların deşilmesi veya yeni yaralara neden olabilecek hamlelerin yapılmasının hiç kimseye bir faydası olmayacaktır." ifadelerini kullandı. (Ayetullah Tarhan - İLKHA)




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir