• DOLAR 32.569
  • EURO 34.713
  • ALTIN 2412.677
  • ...
"Kadını sömürenler ve kadın!"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

"8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" Türkiye'de ilk defa 1921'de "emekçi kadınlar günü" olarak kutlandı. 1975 ve sonraki yıllarda sol kesim tarafından daha yaygın olarak kutlandı.

Bugünün felsefesi ve mantığı, sosyalizm ve komünizm kökenli olduğundan "emekçi kadın" profili hep önde oldu. Bu mantık hem eyleme hem söyleme yansıdı. Bu mantığı sonradan laytlaştırma, kendince bir mana ve mefhum yükleme, yükselen kapital değerler çerçevesinde gerçekleşti.

Evet, bugün 8 Mart, sözüm ona dünya kadınlar günü. Diğer adıyla timsahların gözyaşlarını döktüğü gün...

Çünkü 365 gün 24 saat kadının duygularını, düşüncelerini, bedenini, iffetini, fütursuzca harcayanlar, bir günü kadınlara ayırarak kadına sözde değer verdiklerini iddia ediyor. Daha kötüsü ise bugün üzerinden İslam'a ve İslami değerlere savaş açıyor.

İslam'ın kadına verdiği değerlerin farkında olmayan bilinçsiz Müslümanların katı tutumu ve İslam düşmanlarının fitne ve oyunları nedeniyle kadınlar, son yüzyılda medeniyet, çağdaşlık, kadın hakları, özgürlük, çalışma hayatına atılma adı altında evinden uzaklaştırıldı.

Fakat zamanla kadın ticari bir meta olarak kullanılmaya başlandı. Çağdaşlık, ekonomik özgürlük adıyla başlanan kadın istismarı, çok farklı mecralara ulaştı.

Allah'ın kadınlara eşleri ve aileleri için verdiği özellik ve farklılıklar istismar edildi. Bugün gazetelerin manşetleri, televizyon reklamları tamamen kadın bedenin teşhiri üzerine kurulmuş durumda. Bütün dizi ve sinemalarda kadının bedeni, kadının iffeti reytingler uğruna harcanıyor. Yine sözde kadın hakları savunucuları, kadının dişiliğini para kazanma aracı yapıyor.

Ancak işin ilginç tarafı Yahudi tüccarın cami avlusunda Müslümanı dövmesi ve bir taraftan imdat çığlığı ile bağırarak yetişin Müslümanlar bu Müslüman beni dövüyor diye naralar atması gibi kadını istismar edenler bir de kadın hakları ve İslam kadına değer vermiyor yaygarasını koparıyor.

Tüm bunların yanında İslam dünyasında son yüzyılda kadınların evlerinden yuvalarından çocuklarından koparılmasının faturası da çok ağır oldu.

Öncelikle kadın evinden, dolayısıyla çocuğundan uzaklaşınca çocuklar anne eğitiminden, şefkatinden, merhametinden yoksun yetişti.

Annenin terbiye edemediği çocukları vahşi sokaklar terbiye etti. Şefkatsiz yetişen nesil büyüyünce elindeki güçle dehşet saçmaya başladı. Dolayısıyla nesil fesada uğradı.

Kadının dışarda çalışma adı altında evinden ayrılmasıyla ailedeki birlik, beraberlik, bağlılık, itaat, karşılıklı saygı-sevgi kalmadı. Bu zamanla kadında evde erkek olmasa da olur mantıksızlığını oluşturdu. Böylece ailede sorunlar zinciri meydana geldi.

Bu nedenle toplumuzda her alanda olduğu gibi aile anlaşmazlıkları yüzünden işlenen cinayetlerin sayısı da sürekli arttı.

Sonuç olarak gün ve gecelere bakışımızı bir süzgeçten geçirdiğimizde insanımızın bizim olmayan günleri ve geceleri kutladıklarını görürüz. Noel'den, Sevgililer Günü'ne uzanan bir sürü batı çıkışlı gün ve gece bizlerin arasında, bizdenmiş gibi kutlanıyor.

Oysa bilinmelidir ki, bizim değerlerimizi ve kültürümüzü belirleyen, dinimiz İslam'dır. Müslümanlar olarak bizler, baktığımız yerlere İslami açıdan bakmalıyız.

Erkeği ve kadınıyla tüm insanları kendisine kulluk için yaratan "Allah'ın vermiş olduğu değer, asıl ve kalıcı olan değerdir." (İLKHA) 


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir