Sistemin Batıya Entegere Çabası Var
Mavi Marmara'ya yönelik yapılan İsrail saldırısını kınadıkları için yargılananlara sahip çıkan kitleler, yapılan bu yanlış uygulamalardan dolayı tepkili. Protestocular, Hükümetin bu tavrıyla ABD ve İsrail'e şirin görünme çabası içerisine görünmüş gibi bir görüntü sergiledikleri ifade etti.
VAN - Mavi Marmara'dan sonra İsrail'i protesto eden insanların yargılanmasının anlaşılmaz ve hukuksuz bulduğunu ifade eden Mavi Marmara Gazisi Abdulhalim Almalı, "Bugünkü mahkeme, 31 Mayıs'ta Mavi Marmara'ya yapılan saldırıları protesto etmek amacıyla İsrail konsolosluğunda eylem yapan kardeşlerimizin tutuklanması ile ilgiliydi. Diğer mahkemede olduğu gibi bu mahkemede de yargılanan 9 kardeşimizin beraat etmiş olmaları sevindirici." açıklamasında bulundu.
Mavi Marmara'ya Katılmış Olanlara Bir Anlamda Gözdağı Veriliyor
Hükümetin uluslararası konjöktörde sıkışmamak için İsrail ve taraftarlarını memnun etmek için bu mahkeme işini sürekli gündeme getirdiğini ifade eden Almalı, " Hatta mavi Marmara'ya katılmış olanlara bir anlamda gözdağı veriliyor. Açılan davalarda bunu görmek mümkündür. Biz mağdur olduğumuz, saldırıya uğradığımız ortadayken ve dava açması gerekenin bizim olmamız gerekirken suçlu konumuna sokulmuş olmamıza bir anlam vermek kolay değil. Uğradığımız saldırıdan dolayı açtığımız davalarımızı hiçbir şekilde işleme koymayan savcılar, İsrail'i protesto edenler için çok rahat ve seri bir şekilde dava açabiliyorlar" diyerek yaşanan çifte standarda dikkat çekti.
Emniyet Güçleri Mavi Marmara'ya Katılanları Sorguya Çekip Rahatsız Ediyor
Bu yargılamalardan hükümetin kendisini soyutlamayacağını ve erkler ayrılığı ilkesinin arkasına gizlenemeyeceğini belirten Almalı, "Yargılamayı yapan adalet bakanlığına bağlı savcılar değil mi? Adalet bakanlığı ve dolayısıyla hükümet yargılamaların nasıl önüne geçtiğine hep beraber şahit olduk. Dolayısıyla bu yargılamalardan hükümette sorumludur. Hadi yargılamayı bıraktık. Son günlerde aldığım bir duyumu söyleyeyim. Emniyet güçleri mavi Marmara ya katılanları davet ediyor ve bu eyleme niçin katıldınız diyerek adeta sorguya çekip bu insanları rahatsız etmeye başlamış. Peki poliste mi kendi başına hareket ediyor." diyerek yetkililere bunun nedenini sordu.
Van'a Geldiğimde Adalet Bakanı Hakkında Dava Açmayı Düşünüyorum
Mavi Marmara'yı protestocularının yargılanmasıyla yapılmak istenen şey çok açık olduğunu belirten Almalı, " İsrail lobilerini ve ABD'yi memnun etmek. Başka da bir sebebi yok. Malum daha önce de bu ülke de Hizbullah adı altında El Kaide adı altında insanlar şu veya bu şekilde mağdur edilerek etkisizleştirilmek istendi. Mavi Marmara davasının bir mağduru olarak ben bu işin peşini bırakmayacağım. Hatta Van'a geldiğimde Adalet bakanı hakkında dava açmayı düşünüyorum. Bu güne kadar niçin benim dava açmam engellendi? Bir türlü mahkeme açmama müsaade edilmedi. Türkiye de ki iç hukuk benim dava açmama müsaade etmiyor. Burası İsrail mahkemesi değil. Türk mahkemeleri ve ben bir Türkiye vatandaşı olarak mahkeme açamıyorum." diyerek yaşananlara sitem etti.
Diplomasi Kesildi de Bu 2 - 3 Katına Çıkan Ticari İlişkile Neyin Nesi Oluyor?
Mavi Marmara gazisi olarak kendilerine yaşatılan ve reva görülen bu tablodan son derece rahatsız olduğunu ve incindiğini ifade eden Almalı, "Mavi Marmara ya katılan bu insanlar saldırıya uğradılar ve yaşadıkları katliama karşı (onların diliyle söyleyelim) demokratik tepkilerini ortaya koydular diye niye suç işlemiş olsunlar? Hani bizim arkamızda devletimiz vardı. Ne oldu? O bağırıp gürleyen devlet adamlarına ne oldu? Böylesine tribüne oynayarak mı beni memnun edecekler? Bizim gönlümüzü böyle mi alacaklar? Hadi kendimizden de vaz geçtik. Halen Filistin de her gün kardeşlerimiz şehit oluyorlar. Nerde kaldı o hamiyet duygusu? Konuşmaya gelince İsrail ile diplomatik ilişkileri kestik diyorlar. Diplomasi kesildi de bu 2 - 3 katına çıkan ticari ilişkile neyin nesi oluyor? Hani ilişkiler kesilmişti. Bir yandan kahrolsun İsrail diyoruz. Diğer yandan İsrail'in bütün malını alıp piyasamızda satıyoruz. Bu şekilde İsrail kahrolur mu? Ne yaparlarsa yapsınlar Müslümanları davalarından vaz geçiremezler." dedi.
Oy İçin Olta Olarak Kullanılan Mavi Marmara Olayını Siyasilerin Elinden Almak Gerek
Mavi Marmara'nın bir değer olduğunu ve bu değere ilkin İHH yetkililerinin sahip çıkması gerektiğini ifade eden Almalı, " bir kere mavi Marmara olayının üstünün kapatılarak pasifleştirilmesinin önüne geçmeleri lazım. İHH'nın, siyasiler tarafından uluslar arası alanda siyasi koz, ülke içinde de oy için atılan bir olta olarak kullanılan Mavi Marmara olayını siyasilerin elinden alması gerekir. Siyasilere düşen göreve gelince, şunu hatırlatmak isterim. Bu gün devletin başında bulunanların tamamı geçmişlerini bir yoklasınlar. Hemen hemen hepsi bu köprüden geçmiş insanlar. Filistin mücadelesinin ne anlama geldiğini hemen hepsi de bizden çok daha iyi biliyor. Ancak merak ediyorum. Geldikleri siyasi makamlar bildikleri bu hakikatleri onlara unutturdu mu acaba? Onlar ne düşünürlerse düşünsünler yapmaları gereken tek şey vardı. O da mavi Marmara bir değerdir. Böylesine bir değeri bu kadar basitleştirip basit şeylere kurban etmemeliydiler." tavsiyesinde bulundu.
Çeçen Mülteci Kampı ABD'nin Guantanamo Kampını Aratmıyor
Çeçen mültecilerinin yaşadıkları drama da değinen Almalı, Çeçen mültecilerin kaldıkları Kumkapı'da ki Çeçen mülteci kampının ABD'nin Guantanamo kampını aratmadığını ifade etti. Almalı, " Burada ki Müslüman kardeşlerini Ensar bilerek gelip onlara sığınan ve muhacir olan insanlara sistemin reva gördüğü şey işte bu. Evet, onlara bir Guantanamo kampı hazırladılar. Daha da ilginci, bir kişiyi gördüm. Bir kafesin içerisine hapsedilmiş. Bilgisini aldık. Adı Ceyhan. Cerrahpaşa Tıp 5. Sınıf öğrencisi. Ama sırf Müslüman bir Çeçen olduğu için yakalanmış, Rusya'ya geri iade edilmek için." diyerek yaşanan trajediyi anlattı.
Size Sığınan Bir Mazlumu Tutup Düşmanlarına Nasıl Teslim Edebilirsiniz?
Bazı şeyleri duygusal olarak anlamaya ve çözmeye çalıştığını ancak bir türlü işin içinden çıkamadığını ifade eden Almalı, " Bazı şeylerin, uzaktan göründüğü gibi olmadığını görüyor ve işin içinden çıkamıyorum. Burada çok mağdur bir şekilde yaşamlarını devam etmek zorunda bırakılan kişiler bizim Müslüman kardeşlerimiz. Bırakın bu işin İslami boyutunu. İnsani olarak düşündüğünüzde bile gelip size sığınan bir mazlumu tutup düşmanlarına nasıl teslim edebilirsiniz? Bunu hangi ahlakla, hangi dinle, hangi demokrasiyle bağdaştıracaksın. Mavi Marmara da İsrailli asker benim elime kurşun sıktı. Canıma kastetti. Ama bu gün gelip bana sığınırsa benim insanlığım onu düşmanlarına teslim etmeme müsaade etmez. Bırakalım dini ahlak buna müsaade etmez." diyerek Çeçen mültecilerin devlet eliyle Ruslara teslim edilmesine sert tepki gösterdi.
Bu İnsanların Gördüğü Zulümden Ne Eksildi?
Çeçen halkının yaşadığı dramın Türkiye kamuoyun da layıkıyla da gündeme gelmediğini ve bu konuda sergilenen vurdumduymazlığı anlamadığını anlatan Almalı, "Sistem, bir Suriye de bir Irak ta ya da Libya da hemen ön plana çıkıyor. Niye, çünkü burada kendisini dünyaya kabul ettirme ve onlarla entegre olma çabası var. Sadece sistem değil. STK'larımız da bu konuda hiçbir şeyi görmek istemiyor. Görmüyor. Bura da İstanbul da adamlar bu kamplarda perişan bir durumda olmaları yetmiyormuş gibi, tutulup da düşmanlarına teslim ediliyorlar. Bizler de Müslümanlar olarak 28 Şubat ve sonrasında bu tür olaylar olduğunda lanetliyorduk. Çünkü o gün darbeciler vardı. Ama bu gün lanetleyemiyoruz. Çünkü Tayip Erdoğan başbakan. O da Müslüman bir lider. Kendimize böyle kabul ettirdik. O halde soruyorum. Bugün değişen ne? Uygulama aynı değil mi. Bu insanların gördüğü zulümden ne eksildi." diyerek Müslümanların bu konuda biraz daha duyarlı ve iyi düşünmeleri gerektiğine işaret etti. (Fikret Özkan - İLKHA)