• DOLAR 32.522
  • EURO 34.803
  • ALTIN 2420.516
  • ...
SON DAKİKA
"Yargı İslami camialara karşı `düşman devlet hukuku` anlayışıyla yaklaşıyor"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hizb-ut Tahrir üyelerine yönelik son zamanlarda Yargıtay tarafından hukuksuz bir şekilde ceza yağdırıldığını söyleyen Köklü Değişim Dergisi Yazarı Aydın Usalp, 58 Hizb-ut Tahrir üyesine verilen 285 yıllık cezanın bunun son örneklerinden olduğunu söyledi.

Hizb-ut Tahrir üyelerine yönelik son zamanlarda veriler cezalara ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Yazar Aydın Usalp, kültürel faaliyetlerin "terör" kapsamına alındığına dikkat çekti

Özellikle son bir ayda Yargıtay tarafından onaylanan 10'dan Hizb-ut Tahrir dosyası olduğunu söyleyen Usalp, bu dosyaların 2012 ve 2013 yıllarında yerel mahkemelerce karara bağlandığı ve son 3 haftada Yargıtay tarafından peyderpey onaylanan dosyalar olduğunu vurguladı.

Usalp, "Bu dosyalara baktığımızda toplam 9 mahkeme tarafından 78 kişi hakkında 450 buçuk yıl onanmış bir ceza söz konusudur. Fikirlerini sadece fikri olarak sunan, siyasi olarak çalışma yapan bir yapı hakkında terör örgütü muamelesi yapılması tamamen hukuktan yoksun bir anlayıştır. Biz bu anlayışı Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana yargıya yüklenen misyon ile paralel arz eden bir anlayış olarak görüyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti yargısı özellikle de İslami camialara karşı 'düşman devlet hukuku' anlayışıyla yaklaşmıştır. Yani Müslümanların söylemleri ya da eylemleri mevcut yasalara aykırı olmamasına rağmen Müslümanlara sahip olmadıkları birtakım niyetler yükleyerek, niyetler okuyarak onların gelecekte kendileri için potansiyel bir tehlike olarak gördüklerinden dolayı onlara yönelik bir takım kılıflar adı altında ceza yağdırması başka bir anlayış değildir." dedi.

"Yargıtay'ın Hizb-ut Tahrir'i 'terör örgütü' kapsamında değerlendirip ceza vermesi tabi ki bir zulümdür"

Bir söylem ya da eylemin cebir ve şiddet içermediği müddetçe "terör" faaliyeti kapsamında değerlendirilmesinin anayasaya aykırı olduğunu ve fikir hürriyeti kapsamsında değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Usalp, şöyle konuştu:

"Hizb-ut Tahrir'in eylemlerine ve söylemlerine baktığımız da kitap yazar, dergi yayınlar, konferans düzenler ya da basın açıklamaları ve benzeri eylemlerde bulunur. Bunların hiçbirinde şiddet onanmakla birlikte şiddeti öngören ya da şiddeti barındıran bir söylem içerisinde de değildir. Hizb-ut Tahrir'in yapısı bu olmasına rağmen önce yerel mahkemelerin akabinde de Yargıtay'ın Hizb-ut Tahrir terör örgütü kapsamında değerlendirip terör örgütü üyeliğinden ceza vermesi tabi ki bir zulümdür. Ve hukuki olmayan kararlar olduğunu düşünüyoruz. Hizb-ut Tahrir mensuplarının bugüne kadar tespit edilen ya da kendilerine suç olarak isnat edilen hususlar iddianamelere çok açık bir şekilde yansımıştır. Müslümanların bir araya gelip çay içmeleri, sohbet yapmaları, yazı yazmaları, dergi ve kitap okumaları, CD ve benzeri hususlar ile itham ediliyorlar. "

"Niyet okumaya binaen Hizb-ut Tahrir'i 'terör örgütü' olarak nitelendirme yoluna gitmişler"

Usalp, "Burada suç unsuru olmamakla birlikte, Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'nin şöyle bir içtihadı söz konusu: Hizb-ut Tahrir her ne kadar fikirlerini topluma yayma noktasında cebir ve şiddeti benimsemiyorsa da hedeflediği bir nokta var. Nedir o, 'İslami hilafet devletini kurmak.' Yargının yazısında şöyle geçiyor: Türkiye Cumhuriyeti Devleti normal şartlarda demokratik yollarla yıkılamayacağı öngörüldüğünde bunların ilerde mutlak surette cebir ve şiddete başvuracağı kanaati hâsıl olmuştur. Ya da başka bir savcının gerekçesinde ise 'Bunların hedefinde hilafet devleti vardır, hilafet devleti kurduklarında ise Hıristiyan devletlere karşı cihad ilan edecekler.' Böyle bir niyet okumaya binaen Hizb-ut Tahrir'i şiddet eylemi gerçekleştiren bir 'terör örgütü' olarak nitelendirme yoluna gitmişler. Ve bunu kendilerine dayanak etme suretiyle Hizb-ut Tahrirli gençlere cezalar yağdırılmaktadır." diye konuştu

Yargının ve siyasilerin hukuksuzluğu giderme noktasında adım atmaları gerektiğini söyleyen Usalp, "Artık  Müslümanların nefes almalarını sağlayacak düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Aslında hali hazırda var olan yasalar Müslümanların çalışmalarının aleyhine olan yasalar değildir. Çoğunlukla niyet okuma suretiyle farklı değerlendirme yoluna giderek Müslümanları hapsetme yoluna gitmektedirler." ifadelerini kullandı. (Emrah Deniz, Abdurrahman Tetik- İLKHA)








 

Bu haberler de ilginizi çekebilir