• DOLAR 32.324
  • EURO 35.087
  • ALTIN 2299.689
  • ...
"Amerika ve siyonistler geri adım atıncaya kadar bu etkinlikler devam etmeli"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Emperyalist ABD'nin Kudüs'ü işgalci siyonistlerin sözde başkenti ilan etmesini tel'in etmek amacıyla, HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından Diyarbakır'da düzenlenen "Kudüs'e Sahip Çıkıyoruz" mitingine katılan siyasetçiler duygu ve düşüncelerini İLKHA'ya paylaştı.

Müslümanların, Amerika'nın, Kudüs'ü siyonistlerin başkenti ilan etmesine tepkilerini dile getirmek için istasyon meydanında toplandıklarına dikkat çeken siyasetçiler, Kudüs davasının Müslümanların davası olduğunu sadece bir kavmin, bir milletin, bir ulusun özgürlük davası olmadığını söylediler.

HÜDA Par genel başkan yardımcısı Mehmet Hüseyin yılmaz, Kudüs'ün kutsallığını, Allah'u Teâlâ'nın belirttiğini söyleyerek, "Filistinliler Kudüs davasını terk etse bile Müslümanlar olarak bu davadan vazgeçmeyeceklerini" ifade etti.

Yılmaz, "Bugün Diyarbakırlı Müslümanlar Amerika'nın Kudüs'ü siyonistlerin başkenti ilan etmesine tepkilerini dile getirmek için toplanmış bulunuyorlar. Amerika'nın yaptığı haddini aşmadır. Siyonistlerin bütün zulmüne, bütün işgaline sahiplenme manasına gelmektedir bu. Kudüs davası Müslümanların davasıdır. Sadece bir kavmin, bir milletin, bir ulusun özgürlük davası değildir, sadece Filistinlilerin davası değildir. Bütün Müslümanların davasıdır. Kudüs sadece Filistinlilerin değildir, Kudüs bütün Müslümanlarındır. Ve inancımıza göre, İslam'a göre Kudüs mübarek bir beldedir. İçinde Mescid-i Aksa vardır, ilk kıblemiz vardır. Bundan dolayı Kudüs'ün kıyasını Mekke'yle yapmamız lazım, Medine ile yapmamız lazım, Beytü-l Makdis'i, Mescid-i Aksa'yı ise Kâbe'yle, Mescid-i Nebevi ile kıyaslamamız lazım, bundan dolayı Kudüs hiçbir şeyiyle kıyaslanamaz, hele hele kavmi duygularla kıyaslanamaz, Kudüs'ü Diyarbakır'la, Kudüs'ü İstanbul'la, herhangi bir İslam ülkesinin başkentiyle kıyaslamamız yanlıştır. Çünkü Kudüs'ün kutsallığını, kutsiyetini Allah-u Teâlâ belirliyor. İsra ve miraç hadisesinde Beytü-l Makdis'ten ve mübarek kılınan çevresinden bahsediyor. Diyarbakır için bu yoktur, İstanbul için bu yoktur, Ankara için yoktur, Erbil için yoktur, Tahran için yoktur, Cidde için yoktur ama bu kıyas Kudüs için vardır. Ondan dolayı Kâbe ne ise Mescid-i Aksa odur. Mekke ne ise Medine ne ise Kudüs odur Müslümanlar için. Bunun için diyoruz ki Müslümanların kavmi ne olursa olsun Kürt, Türk, Arap, Fars fark etmiyor. Afganistanlı, Pakistanlı farK etmez. Bütün Müslümanların davasıdır. Sadece Filistinlilerin değildir." dedi.

Müslümanların sesi ne kadar gür çıkarsa Amerika ve Siyonistler o kadar geri adım atacaktır diyen Yılmaz, onlar geri adım atıncaya kadar bu etkinliklerin devam etmesi gerektiğine işaret etti.

"Amerika ve Siyonistler geri adım atıncaya kadar bu etkinlikler devam etmeli"

Yılmaz, "Filistinliler bu davayı terk etse dahi Müslümanlar olarak biz vazgeçmeyiz. Çünkü Müslümanlarındır ve Müslümanların onurudur. Kudüs bizimdir, hiçbir kavmin değildir.  Ondan dolayı bazı kavmiyetçilerin, Müslümanların Kudüs davasına sahip çıkmasını, milliyetçi duygularla eleştirmesi yanlıştır. Müslüman ise Kudüs davası onundur. Filistin davası kavmiyetçi bir niteliğe bürünürse bizim için bir kutsallığı kalmaz, bir anlamı kalmaz. Onun için şu an biz Kudüs davasına sahip çıkan Hamas'ı sahipleniyoruz. Ama Mahmut Abbas'ı sahiplenmiyoruz. Mahmut Abbas, seküler ve laik mantıkta hareket eden birisi ve onun için Kudüs'ün Mescid-i Aksa'nın bir kutsiyeti yok, bu önemlidir. Müslümanların bu davayı sahiplenmesi lazım, sesinin gür çıkması lazım, sesleri ne kadar gür çıkarsa ne kadar yüksek çıkarsa Amerika o oranda geri adım atacaktır. Siyonistler geri adım atacaktır. Ve biz israil diye bir devlet tanımıyoruz. Bunun için Kudüs'ün siyonistlerin başkenti ilan edilmesi de Amerika tarafından, bizim için bir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle bir kez daha diyoruz, Amerika geri adım atıncaya kadar, siyonistler geri adım atıncaya kadar, tek bir siyonist dahi o topraklarda kalmayıncaya kadar, bu etkinlikler devam etmelidir. İsrail diye bir devlet yoktur, Yahudiler İslam beldesinde özgür Kudüs'ün bir vatandaşı olarak yaşayabilirler ama hâkimi olarak yaşayamazlar." İfadelerini kullandı.

Mescid-i Aksa'nın kendisini kurtaracak insanları beklediğini belirten HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Vedat Turgut ise Selahaddin'i Eyyubi'nin Kudüs'ü özgürleştirdiğini hatırlatarak, aynı ruh ile aynı şevk ile siyonistlere ve Amerika'ya karşı yüzbinlerce Müslümanın da Allah'ın izniyle Kudüs'ü özgürleştireceklerini belirtti.

Turgut, "Tarihi istasyon meydanındayız, Diyarbakır meydanındayız,  tarihi günlerden bir gün daha yaşanıyor. Zira şu an Kürdüyle, Zazasıyla, Arabıyla, Çerkeziyle belki yüzbinler bir olmuş, Amerika'nın bu küstah kararına karşı meydanlarda, tepkilerini, öfkelerini, kinlerini dile getiriyorlar. Doğrusu şu manzaraya baktığımız zaman, Selahaddin'i Eyyubi'yi dile getirmemek eksik olur. Zira zamanında Selahaddin'i Eyyubi El Kurdi bu topraklarda öncelikle Kürtler arasındaki birliği oluşturduktan sonra Türklerle, Araplarla, Farslarla ve Kürtlerle bir olup, o zaman haçlıların zulmü ve işgali altında olan Kudüs'e doğru yürüdü. Ve elindeki kılıcıyla at üzerinde Kudüs'ü özgürleştirdi. Maalesef ondan sonra özellikle Osmanlının yıkılmasından sonra Kudüs ve İslam ülkeleri sahipsiz kaldığı için İngilizler o bölgelere çöktüler. Fransızlar ve İtalyanlar aç vahşi kurtlar gibi İslam ülkelerine üşüştüler.  Onların topraklarını pay ettiler. 1947'de siyonistlere o Kudüs toprakları, Filistin toprakları peşkeş çekildi. Müslümanların ilk kıblesi Mekke'den sonra, Medine'den sonra, Müslümanlar için en mukaddes olan Mescid-i Aksa maalesef israillilerin, siyonistlerin işgali altına girdi. Ve dolayısıyla o demden beri Mescid-i Aksa kan ağlıyor. Mescid-i Aksa kendisini kurtaracak olan insanları bekliyor. Ve ümit varız ki, Mescid-i Aksa'yı nasıl ki ceddimiz, dedemiz Selahaddin'i Eyyubi El Kurdi özgürleştirdi, aynı ruh ile aynı şevk ile israile Amerika'ya karşı aynı öfke ile işte şu yüzbinlerce Müslüman, hür kadrolar Allah'ın izniyle Kudüs'ü özgürleştirecekler." dedi.

"Terör şebekesinin İslam ülkelerindeki bütün elçileri, bütün konsolosları kovulmalı"

Müslüman Kürt halkının, hür gencin, hür kadının görevini yaptığına işaret eden Turgut, "Kürt halkı, Müslüman Kürt halkı, hür genci, hür kadını görevini yaptı, görev sırası yetkiyi elinde bulunduran belki de mevki makam sahibi olan şu anki yöneticilere düşüyor. Madem ki siz bu karara küstahça karar dediniz ve mademki siz siyonist çeteyi terör devleti olarak gördünüz dolayısıyla bunun gereğinin yapılması zamanı gelmiştir. Ve şuan terör şebekesinin İslam ülkelerindeki bütün elçilikleri, bütün konsoloslukları Deport edilmeli, kovulmalı, kendilerine terörist muamelesi yapılması gerekir." şeklinde konuştu. (Mehmet Çelik, Abdurrahman Tetik - İLKHA) 






 

Bu haberler de ilginizi çekebilir