• DOLAR 32.494
  • EURO 34.566
  • ALTIN 2496.35
  • ...
`Genelkurmay çatı` davası sanık savunmalarıyla devam etti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ANKARA - Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı.

Duruşmada, olay tarihinde kurmay yarbay rütbesiyle Genelkurmay Harekat Başkanlığı Harekat Plan Daire Başkanlığında görev yapan sanık Mesut Ürkmez savunma yaptı.

Ürkmez, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında babasını cezaevinde ziyaret eden biri olarak herhangi bir darbe girişimine sempatiyle bakmasının mümkün olmadığını savundu.

Darbe girişiminde bulunuldu 15 Temmuz'da Genelkurmaydaki görevine başlayalı henüz 1,5 ay olduğunu anlatan Ürkmez, o gün rutin çalışmalarda bulunduğunu, akşam saat 20.15 civarında şube müdürü albay Özay Yılmaz'ın, stratejik dönüşüm dairesinde önemli bir toplantı olacağını bildirdiğini söyledi.

Ürkmez, toplantı odasında başka subayların da bulunduğunu, albay Doğan Öztürk'ün "Polis operasyon yapacak, silah arkadaşlarımıza yönelik tutuklamalar olacak. Buna karşılık yönetme el koymamız gerekiyor. Özel kuvvet personeli de Genelkurmay'a gelecek." dediğini aktardı.

Yönetime el koymanın ne anlama geldiğini çok iyi bildiğini, yanlış yerde olduğunu düşündüğünü ifade eden Ürkmez, bir bahaneyle odadan çıktığını ve şube müdürü Yılmaz ile karşılaştığını kaydetti.

Yılmaz'a bunun yanlış olacağını, ülkeye zarar vereceğini söyleyerek oradan ayrılmak istediğini savunan Ürkmez, Yılmaz'ın fiziki müdahalede bulunarak gitmesine izin vermediğini ve kendisini gözaltına aldığını öne sürdü.

Elleri ve gözleri bağlı halde bir odada bekletildiğini, kısa süre sonra Orgeneral Yaşar Güler'in de aynı odaya getirildiğini anlatan Ürkmez, daha sonra 3-4 rehine daha geldiğini anlattı.

Ürkmez, bir süre sonra özel kuvvet ekibinin kıdemlisinin köprülerin tutulduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini, direnilmeden talimatlara uyulması gerektiğini söylediğini aktararak, rehinelerin odadan alındığını, en son kendisinin çıkarıldığını ifade etti.

Binbaşı Ahmet Albayrak'ın kendisini karargah binasına götürdüğünü belirten Ürkmez, Albayrak'ın odasının kapısını kilitlediğini ve ellerini çözdüğünü söyledi. Ürkmez, bulduğu ilk fırsatta bir arkadaşını arayarak eşine mesaj çekmesini istediğini belirtti.

TBMM'ye atılan bombadan sonra Albayrak'tan izin alarak önceki görev yeri olan Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığını aradığını dile getiren Ürkmez, eski personeline yaşadıklarını ifade ederek, izinsiz uçan pilotların isimlerini aldığını ve bunları kolluktaki sorgusunda anlattığını kaydetti.

Sanık Ürkmez, saat 03.30 sıralarında halkın toplandığı yere bomba atıldığını görünce sinir krizi geçirdiğini, kapıyı kırmaya çalıştığını, Albayrak tarafından sakinleştirildiğini ileri sürdü.

Çatışmaların artması üzerine Albayrak'tan kendisini bırakmasını istediğini anlatan Ürkmez, Albayrak'ın ise dışarısı güvenli olmadığı için bunu yapmayacağını, sabah saatlerinde kendisini bırakacağını söylediğini, sabah saat 06.00 sıralarında da serbest bıraktığını bildirdi.

Bırakıldıktan sonra amacının karargahtan çıkmak olduğunu öne süren Ürkmez, görüntülerde serbestçe dolaştığına ilişkin kayıtların bu anlara ilişkin olduğunu savundu.

Ürkmez, nizamiyeden bırakılmayınca geri döndüğünü ve yeniden bir odaya konulduğunu ileri sürerek, çatışma seslerinin bitmesinin ardından karargahtan çıktığını ve polis tarafından gözaltına alındığını dile getirdi.

"Suçlularsa şikayetçiyim"

Daha sonra olay tarihinde yüzbaşı rütbesiyle Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire İdari İşler Subayı olarak görev yapan sanık Mehmet Demir'in savunmasına geçildi.

Demir, 15 Temmuz günü Personel Plan Yönetim Şube Müdürü Binbaşı Mustafa Duygulu'nun talimatıyla YAŞ'a ilişkin toplantıya katıldığını, ancak toplantıda örgütün atama listesinin görüşüldüğü iddiasının gerçeği yansıtmadığını savundu.

Toplantının saat 20.30'da tamamlanmasının ardından iç bahçeye geçtiklerini belirten Demir, burasının normalden kalabalık olması nedeniyle neler olduğunu öğrenmeye çalıştıklarını, "tatbikat", "terör saldırısı" gibi yanıtlar aldıklarını öne sürdü.

Demir, daha sonra silah sesleri duyduklarını, birkaç dakika sonra yanlarına Kara Kuvvetleri Komutanının koruma ekibinden takım elbiseli birkaç kişinin geldiğini, tam teçhizatlı askerlerin de gelerek bulundukları yerden çıkmamalarını istediklerini kaydetti.

Korumalardan birinin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile görüştüğünü, Aksakallı'nın sesini kendilerinin de duyduğunu ifade eden Demir, korumanın telefonu verdiği askerlerin Aksakallı ile konuşmak istemediğini, emniyet aldıktan sonra görüşeceklerini söylediklerini aktardı.

Bu askerler tarafından başka bir yere götürülüp kelepçelendiklerini savunan Demir, gece boyunca bir odada bekletildiklerini ileri sürdü.

Sanık Demir, ertesi gün 12.00'a kadar bu odada mahsur kaldıklarını, içerideyken televizyondan hain girişimi öğrendiklerini, ortalığın sakinleşmesinin ardından polis tarafından gözaltına alındıklarını anlattı.

Demir, hain darbe girişiminin, hazırlık, tasarlama, planlama, uygulama dahil herhangi bir aşamasına katılmadığını savundu.

Darbecilerin sıkıyönetim bildirisi ve atama listesinde imzası bulunan Mehmet Partigöç ve Cemil Turhan'dan şikayetçi olup olmadığı sorulan Demir, "Eğer suçlularsa şikayetçiyim ancak bu yargılama sonunda belli olacak. Şu an için şikayetçi değilim." dedi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir