• DOLAR 32.586
  • EURO 35.007
  • ALTIN 2427.824
  • ...
Kur`an Üzerinde Düşünmenin Faydaları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini tedebbür edip düşünmeye gelince: bunun manası kalp gözünü onun manaları üzerinde yoğunlaştırmak, bütün düşünce ve idrakini onu anlama ve kavramaya sarfetmektir. Aslında Kur'an'ın indiriliş gayesi de budur. Yoksa anlayıp düşünmeksizin sırf onu okumak değildir. 

Nitekim Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: 

"(Bu Kur'an), mübarek bir kitaptır. O'nu sana indirdik ki ayetlerini düşünsünler ve akl-ı selim sahipleri öğüt alsınlar" (Sad, 29), 

"Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kilitler mi var?" (Muhammed, 24), 

"Onlar hala o sözü (Kur'an'ı) düşünmüyorlar mı?" (Mü'minun, 68) ve 

"Biz, O'nu düşünüp anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik" (Zuhruf, 3). 

Hasan el- Basri de bu konuda şöyle demiştir: 

"Kur'an düşünülmek ve kendisiyle amel edilmek için nazil olmuştur. Siz onu kendisiyle amel etmek için okuyunuz."

Kul için dünya ve ahirette Kur'an'ı düşünmek, onu "teemüle" devam etmek ve ayetlerinin manaları üzerinde zihni teksif etmekten daha yararlı, onun kurtuluşuna daha elverişli bir yol yoktur. 

Çünkü Kur'an'ı düşünmek insanı hayır ve şer yolları, vasıta, gaye ve sonuçlarına bu işleri yapanların sonları konusunda bilgili kılar. 

Kulun elinde saadet hazinelerinin ve faydalı ilimlerin anahtarlarını verir.

Kalbine iman esaslarını yerleştirir, sağlamlaştırır. 

Ona dünya ve ahiretin gerçek yüzlerini gösterir, cennet ve cehennemin hakikatini kalbine nakşeder. 

Onu geçmişte yaşamış olan milletler arasında dolaştırıp Allah'ın onlara vermiş olduğu musibetleri, ibret levhalarını, Allah'ın onlara gösterdiği adalet ve lütfü gözler önüne serer. 

Allah'ın (c.c) zat, isim, sıfat ve fiillerini, sevdiği ve buğzettiği şeyleri, kendisine götüren yolunu, ona ulaştığı zaman salikin kavuşacağı nimetleri, O'na götüren yoldaki manileri bildirir. 

Ona nefis ve sıfatlarını, 

Amelleri bozan ve sahih kılan şeyleri, 

Cennet ve cehennem ehlinin yollarını ve amellerini, hal ve simalarını, mertebelerini; 

İnsanların çeşit ve karakterlerini, özelliklerini tanıtır.

Özetlersek, Kur'an'ı düşünmek insana: 

1 - Allah'ı, 

2 - O'na ulaşmanın yolunu ve 

3 - Kulun ona ulaştığı zaman elde edeceği nimetleri bildirir. 

Bunun mukabilindeki şu üç şeyi de hatırlatır: 

4 - Şeytanın insanları kendisine davet ettiği fenalıkları,

5 - Buna götüren yolları ve 

6 - Onun davetine icabet eden kimsenin ona uyduğu zaman başına gelecek olan azap ve fenalıkları da tanıtır.

Aslında bu altı şeyi bilmek, müşahade ve mütalaa eylemek, kul için zorunlu bir husustur. 

Bunlar insana ahireti sanki orada bulunuyormuşçasına gösterir, sanki dünyada değilmiş gibi onu dünyadan uzaklaştırır. 

İnsanların ihtilaf etmekte oldukları her hususta ona hak ve batılı ayırd ettirir; hakkı hak, batılı batıl gösterir. 

Ona kendisiyle hidayet ve dalalet arasındaki farkı ayırt etmesi için ayırt edici bir nur verir. 

Onun kalbine bir kuvvet, bir hayat, genişlik, açıklık ve sevinç bahşeder.

Bunlara mazhar olan kişi sonunda apayrı bir insan olur çıkar.

Kur'an'ın manaları: 

Tevhid ve bunun kesin delilleri, 

Allah'ı, O'nun kemal ve tenzihi sıfatlarını tanıtmak; 

Peygamberlere iman; onların mucizelerini anlatmak, doğruluklarını ispat etmek, gönderildikleri kimseler üzerindeki haklarını öğretmek konuları etrafında dolaşır. 

Meleklere iman konusu da buraya dahildir. Melekler, Allah'ın kainatı yaratmasında ve onlara emirlerini iletmesinde, kainatın onun izni ve iradesi altında yönetilmesi hususunda O'nun elçileridirler. Allah meleklere ayrıca yerde ve göklerde cerayan eden olaylarla ilgili, özellikle ana rahmine düşüşünden Allah'a kavuştuğu güne kadar insanla ilgili olaylar üzerinde birtakım görevler vermiştir. 

Keza Kur'an ahirete iman konusunu ihtiva eder. Orada Allah'ın kendi dostları için hazırlamış olduğu eksilme, üzüntü ve ızdırabın asla yaşanmayacağı cennet hayatı; düşmanları için hazırlamış olduğu neşe, rahat ve sevinç ve huzurun asla yer almadığı çetin cehennem hayatı en açık, en tafsilatlı bir şekilde haber verilir. 

Ayrıca ilahi emir ve nehyin, şer'i hükümlerin, helal ve haramın, kaderin, öğütlerin, ibret levhalarının, kıssaların, misallerin, yaratma ve yönetmedeki sebep ve neticelerin, esas ve amaçların tafsilatlı bir şekilde malumatlarını ihtiva eder.

Kur'an ayetleri kulu devamlı güzel vaadlerle ve çetin azabından korkutmak suretiyle rabbine yükselmeye teşvik eder. O çetin gün için hazırlıklı ve aceleci olmayı tavsiye eder. 

Kişiye her türlü mezhep ve görüşlerin zifiri karanlığında doğru yolu gösterir; onu bidat ve dalalet yollarına sapmaktan alıkoyan rabbine şükretmek suretiyle nimetlerini artırmaya sevkeder. 

Ona helal ve haramın sınırlarını gösterir; haddi aşıp büyük meşakkatlere düşmemesi için onu helal ve haram çizgisinde muhafaza eder. 

Kalbini sapıklıktan, haktan yüz çevirip dalalete düşmekten korur. Zor işleri, meşakkatli halleri ona son derece kolaylaştırır. Ne zaman şevki kırılacak olsa, adımlarını yavaşlatsa ona şöyle seslenir: 

"Kervan göçüp gitti, kılavuzsuz kaldın. Davran ve onlara yetiş!..." 

Onun önü sıra gider ve kendisine kılavuzluk eder. Ne zaman bir düşman pususuna veya yol kesen eşkiyaya rastlayacak olsa ona "Dikkat et! Allah'a dayan, ondan yardım iste, Hasbinallahu ve nime'l- vekil (Allah bana yeter), de, diye ikaz eder.

Kur'an'ı etraflıca düşünüp anlamakta yukarıda zikrettiklerimizden kat kat fazla hikmet ve faydalar vardır. Hülasa o, en büyük bir hazinedir. Onun tılsımı ve sırrı ise taşıdığı mana denizine düşünmeyle dalmaktan ibarettir. Şu beyitler bu hususu ne güzel ifade ederler:

Kalbini onun bahçeleri dışındakilerden çevir, arıt.

Çünkü onun bahçeleri kalbini arıtıp yöneltmiş olan herkese açıktır.

Anlamak onun ilimlerinin tılsımıdır. 

Sen tılsımı bul ki, onun hazinesine varasın.

Kur'an'ın sayfaları arasında ve koruması altında bulunduğun müddetçe bid'at ve sonradan ortaya çıkan şeylerde korkma.

Bekçisi ve zırhı Kur'an olan kimse düşmanın saldırı ve zararından korkmaz. Onların şüphelerinden korkma.

Eğer herhangi bir şüpheyle karşılaşırsan Kur'an'ın yardım ve desteğine sığın. 

Vallahi o şüphelerden ancak kalbi zayıf ve aciz olan kimseler korkar. 

Hız ve yürüyüş farkına rağmen, arslanla yarışmak isteyen kızgın, topal koça yazık! 

Darmadağınıklığa rağmen, güneşin gözünü kapamak için yükselen cılız mezbele dumanına yazık!

Silahını çekmiş bir süvariyi yaya olarak esir almak istemenin telaşıyla yerinden fırlayan korkak kalpliye yazık!

Bu haberler de ilginizi çekebilir