Dünya Mustazafları Şanlıurfa'da Anıldı
Şanlıurfa Mustazaf-Der Şubesi tarafından Dünya Mustazaflar Haftası münasebetiyle düzenlenen programda, dünyanın farklı bölgelerinde mazlumların kanlarının aktığına dikkat çekilerek, Müslümanların artık uyanma vaktinin geldiği belirtildi.
ŞANLIURFA - Şanlıurfa Mustazaf-Der Şubesi Dünya Mustazaflar Haftası nedeniyle dernek binasında bir program düzenledi. Programda, Müslüman'ın malı canı talan edilirken, mazlum ve mustazafların kanları akıtılırken, gaflet uykusundaki Müslümanların uyanma vaktinin geldiği belirtildi.
Her Hafta Mustazaflar Haftası Olsa Yerindedir
Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan program Şanlıurfa Mustazaf-Der Şubesi Başkanı Mehmet Kışlar'ın açılış konuşmasıyla devam etti. İslam ümmetinin çok zor bir dönemden geçtiğine dikkat çeken Mehmet Kışlar, "Her ay şahadet ayı her hafta mustazaf haftası olsa yerindedir. Gün geçmiyor ki, bir zulmü duymayalım bir mazlum şahadetini duymayalım. Biz Mustazaflar Dayanışma Derneği Şanlıurfa şubesi olarak İslam ümmetinin yaşadıkları bu sıkıntıları halkımıza hatırlatmak ve dünya mustazaflarının çekmiş olduğu acıları bir nebze olsun paylaşmak için bu programı düzenledik.
Dünya coğrafyasının her bölgesinde Müslüman'ın kanı dökülüyor. Müslüman anaların gözyaşları hiç dinmiyor. Zalimler ise zulümlerinden geri kalmıyorlar. Bu zulümlere örnek verecek olursak, Filistin'in musatazaf halkı, Halepçe'de zalim Saddam ve ordusunun fosfor bombalarıyla yaptığı katliam, Afganistan ve Çeçenya'nın mustazaf halkı, Suriye'nin mustazaf halkı bunlar için örnektir. Afganistan'ın bir bölgesinde Kuran'ın yakılması, Amerika'nın bir askerinin baş ağrısını bahane ederek bir köyü katletmesi. Ve bizim coğrafyamız, yani Türkiye'deki bazı zulümler, sadece Allah'ın emri olan tesettür takan Müslüman bacılarımızın okullara alınmamaları, dövülmeleri, sürgün edilmeleri, tecrit edilmeleri. Bunlar yetmezmiş gibi geçen hafta içinde Bursa'da bir başörtülü öğrenci velisine 6 ay hapis cezasının verilmesi. Hangi coğrafyada olursa olsun zulüm aynıdır. Hedef ise İslam ve İslam'ın değerleridir" dedi.
Müslümanların Uyanma Vakti Gelmedi mi?
"Bu kadar zulüm yapılırken Müslüman'ın malı canı talan edilirken, mazlum ve mustazafların kanları akıtılırken gaflet uykusundaki Müslümanların uyanma vakti gelmedi mi?" diye soran Kışlar, "Hâlbuki Hz Muhammed (sav) Hadis-İ Şerif'inde mü'minler bir vücudun azaları gibidirler. Herhangi bir aza rahatsızlanırsa diğer bütün azalar da rahatsız olur. Şuan da tek amaçları Allah'a kul Resulullah'a ümmet olmak olan mazlum ve mustazaflara yapılan zulümden ümmetin azaları rahatsız" diye konuştu.
Mustazaf Bilinçli Bir Şekilde Göçsüzleştirilendir
Kışlar'ın konuşmasından sonra Şiir dinletisi ve seyredilen sinevizyondan sonra Mustazaflar ilgili bir konuşma yapan Mehmet Emin Baytar Hoca ise şunları ifade etti: "Mustazaf nedir? Manası nedir? Kuran'i bakış açısıyla mustazafın ne manaya geldiğini bilmemizde fayda vardır. Mustazaf demek, zayıf bırakılmış olanlar demektir. Göçsüzleştirilenlerdir. Herhangi bir haksızlığa uğrayanlara mazlum denilir. Ama mustazaf bilinçli bir şekilde göçsüzleştirilendir. Müstekbir ve tağutlar tarafından, insanların kaderlerine hükmetme gücünü kendilerinde görenler tarafından ezilmiş, güçsüzleştirilmiş, kuvvetsiz hale getirilmiş, maddi ve manevi, aklen ve fikren zayıflaştırılmış kimseler demektir Mustazaflar" dedi.
Mustazaf topluluğun Kuran'da 4 kısma ayrıldığını ifade eden Baytar Hoca, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunlardan birinci kısmı vardır ki, bu gruba giren mustazaflar hakikaten zayıf bırakılmışlardır, ezilmişlerdir, maddi ve manevi imkânları elinden alınmıştır. Fakat bu Müslümanlar, böyle bir durumda olmakla beraber, o zalim zulüm ehli olanların yanından kaçıp kurtulabilme imkânları yoktur. Zira güçleri ellerinden alınmış, bütün imkânları kısıtlanmıştır.
Bir diğer mustazaf çeşidi vardır ki; bunlar Müslüman olmakla beraber, belki bazı menfaatlerinden dolayı kaybetmek istemedikleri işlerinden dolayı istedikleri zaman o zulüm çarkının işlediği yerden kaçıp kurtulabilmeleri mümkün iken, orada kalmayı tercih edenlerdir. Böyle zillet içinde bir hayat yaşamayı tercih ediyorlar. Bazen zulüm ehlinin ekmeğine yağ sürmek zorunda kalıyorlar. Böyle bir gaflete de düşebiliyorlar. Sırf Allah'ın emri olan örtünme emrini yerine getirip örtünen ve eğitimlerine devam etmek isteyen bacılarımıza bir bakıyoruz, ben Müslüman'ım ben hizmet ehlinin müntesibiyim diyen insanlar tarafından, kardeşlerimizin horlandıklarını, ikna edilmeye çalışıldıklarını, bacılarımızı bu tavrından vazgeçirmeye çalıştıklarını görmekteyiz. Müslüman'ız demelerine rağmen başörtüsüyle okula giden bir öğrenciyi tartaklayabilecek kadar, dövebilecek kadar cüretkâr davranabilen insanlar mevcuttur. Bu insanlar tövbe etmeseler Allah muhafaza akıbet itibariyle onları kötü bir sonuç beklemektedir.
Zalim Mustazaflar
Diğer bir mustazaf grubu, bunlar da zalim mustazaflar diyebileceğimiz bir gruptur. Onlar da gerek maddi ve manevi olarak, güçsüzleştirilmiş imkânları ellerinden alınmıştır. Fakat bazı menfaatler dolayısıyla bunlardan nemalanmak amacıyla zalimlerin saltanatlarını ayakta tutan zalim mustazaflardır. Bunlar mustazaf olmakla beraber zalimlerin zulüm saraylarını başlarına yıkacak imkânları olmasına rağmen bakıyoruz iman etmek yerine küfrü tercih ediyorlar.
Tüm İmkanları Ellerinden Alındığı Halinde Pes Etmeyen Mustazaflar
Bir diğer mustazaf kesim vardır ki, işte bugün yâd ettiğimiz mustazaflar kitlesidir ki: bu mustazaflar iman etmişlerdir. Gerçek mustazaftırlar. Maddi ve manevi değerlerine ipotek konulmuştur. Bütün imkânları ellerinden alınmıştır. Önderleri ya katledilmiştir. Ya hapislere zindanlara doldurulmuştur. İşte bu mustazaflar bütün bu imkânsızlıklarına rağmen bu zayıf bırakılmışlıklarına rağmen, ellerinden alınan bütün imkânlara rağmen pes etmemişlerdir. Pes etmezler vurdumduymazlık yapmazlar, neme lazımcılık yapmazlar. Hem kendilerinin hem de bağrından çıktığı mustazaf halkaları selamete kavuşturmak için zalimin karşısına dikilip zalimden hesap sorar. Zalimin zulüm sarayını yıkmak için atılacak olan adımları atarlar. İşte gerçek mustazaf bunlardır."
Program, Şanlıurfa Kardeşler İlahi Grubu'nun seslendirdiği ilahilerden sonra Ömer Soyaslan Hocanın yaptığı kapanış duasıyla sona erdi. (Mehmet Demir - İLKHA)