• DOLAR 32.388
  • EURO 35.088
  • ALTIN 2326.612
  • ...
Sivas Davasında; Hukuk da Çiğnendi İnsanlık da…
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Emrah Tel / Haber Merkezi
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nin yakılması ve 37 kişinin ölümüne ilişkin ana davadan dosyaları ayrılan 7 sanık hakkındaki davanın, 2 sanık yönünden ölmeleri, 5 sanık yönünden ise zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, avukatların son beyanlarının dinlenmesinin ardından karar açıklandı. Mahkeme, sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ’ın ölmeleri, Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zaman aşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verdi. Karar sonrası adliye binasının önü savaş alanına döndü. Kararda “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ancak bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verildi” denildi.

SUÇSUZ İNSANLAR CEZA ALDI
Zamanaşımına uğrayan dava ile ilgili Doğruhaber’e değerlendirmelerde bulunan dava avukatlarından Hüseyin Sever, “Bu kanuni bir süreç. Sivas davasında birçok masum insan ceza aldı. Suçlu mu suçsuz mu belli olmayan son beş kişi ile ilgili dava da zaman aşımına uğradı. Bana göre çok büyük bir sonuç değil kanuni formalitenin tamamlanması” dedi. Onlarca kişinin olayla ilgisi olmadığı halde ağır cezalara çarptırıldığını dile getiren Sever, “Sivas davasına devletin ve bazı kesimlerin bakmadığı yönden bakıyorum. Bir taraftan birçok suçsuz insan yandı bir taraftan masum insanlar çok ağır cezalara çarptırıldı. Öte yandan birileri de bu işin üzerinden siyasi rant sağladı veya sağlamaya çalışıyor. Bu milletin bölünmesi parçalanması aklı başında insanların yapabileceği bir iş değil ama birileri bundan bir şeyler çıkarmaya çalışıyor, bu milletin evlatlarına yazık ediyorlar” şeklinde konuştu.

SİVAS DAVASINDA HUKUK ÇİĞNENDİ
Sivas davasında hukukun ayaklar altına alındığını ve hukuksuz sürecin devam ettiğine dikkat çeken Sever, “Müvekkillerimizden birçoğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru haklarını kaybettiler. Sivas davasında suçu olmadığı halde hüküm yiyen birçok kişiye yönelik haksızlıklar da devam ediyor. Müvekkilim Bülent Düğenci ile ilgili hala tebligat gelmedi ama dosyasının Yargıtay tarafından onaylandığı söyleniyor. Oysa biz müdafaalı temyiz etmiştik. Bize müdafaa günü gelip daha sonra karar verilmesi lazım bu sebeple Yargıtay yeni bir usulü-î eksikliği yaptı. Süreçleri çiğneyerek bu güne geldi. Hukuk Sivas davasında baştan beri çiğneniyor. Onaylandığına dair elimize henüz belge gelmedi ancak geldiği zaman bu konuda tashihi karara gideceğiz” ifadelerini kullandı.

KENDİLERİ ÇALIP KENDİLERİ OYNADILAR
Sivas davasında baskı ve senaryolarla 33 müebbet ve onlarca yıl hapis cezaları verildiğine dikkat çeken Avukat Rasim Saygın “İşin faili olanlar mağduriyet ayağına yatıyor ve malum medya da buna çanak tutuyor” dedi. Zamanaşımı ile ilgili TCK’da yer alan düzenleme ile ilgili bilgi veren Saygın, “İnsanlık suçu hükmünün Sivas davasına uygulanabilme imkânı yoktur. Zira suçun insanlık suçu sayılabilmesi için bir plan çerçevesinde ve sistemli olarak işlenmesi gerekmektedir. Saldırının sistematik olması ise her bir fiilin daha önceden mevcut bir plan veya politika takip ederek işlenmesini ifade etmektedir. Yine bir diğer şart ise saldırının tek tek bireyleri hedef almayıp sivil halka yönelik olmasıdır. Son olarak bulunması gereken bir diğer şart ise özel kasttır. Oysa Sivas olaylarının planlı olmadığı ortadadır. Üstelik o dosyada yargılananlar öldürme veya yaralama eylemine katılmadıkları ve hatta halkı sakinleştirmek ve olayın büyümesini engellemeye çalıştıkları da yeni yeni fotoğraflarla ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. Derin güçlerin propagandası sonrası masumlara kimsenin sahip çıkamadığını dile getiren Saygın, “Maalesef o gün öyle bir kara propaganda yapılmıştı ki, birçok mazluma insanlarımız sahip çıkamamış, bırakın sahip çıkmayı, ‘belki onlar yapmamıştır’ demeye bile cesaret edilememişti. Meydan derin güçlere kalmış, onlar da o gün istedikleri gibi manşet attırıp, istedikleri insanı hedefe koyabilmişlerdi. Kendileri çalıp kendileri oynamışlardı” dedi.

BAŞBAĞLAR’DA İNSANLIK SUÇU İŞLENDİ
“Peki, İnsanlığa karşı suç nasıl işlenir, diyen Saygın sözlerini şöyle sürdürdü; “Mesela bir grup, önceden alınmış bir karar ve plan doğrultusunda siyasi amaçlarla dine bağlılıkları ile bilinen bir köye sırf Müslüman oldukları için saldırmış olsun. Burada köyün tüm erkekleri cami avlusu içerisinde toplatılıp öldürülsün. Kadınlar ise başka bir alana mesela dereye götürülüp yanlarına zaman ayarlı bomba bırakılsın. Köyün tüm evleri yakılsın. Kaçmalarına engel olmak için araçları yakılsın ve köyün tamamı imha edilsin. Failler de bu durumu bilerek ve isteyerek bu suça iştirak etsin. İşte insanlığa karşı suç bu şekilde olur. Bu örneğin Başbağlar köyünde yaşanmış olduğunu herkes bilir. Fakat Başbağlar dosyasının ne şekilde kapatıldığını hatırlatmakta fayda var. Olaydan sonra dosya Erzincan’dan yüzlerce kilometre uzağa İzmir DGM’ sine taşındı. Olayın faillerinden bir kısmı burada yargılanmış gibi gösterildi. 28 duruşmada dosya çözüldü. Yalnızca 17 yaşında bir genç ceza aldı. Diğer şahıslar ise beraat ettirilip izleri kaybettirildi. Bugün Sivas dosyasında suçsuz insanlara ceza verilsin diye yırtınanlardan o gün ses seda çıkmadı. Yıllardır dosyada ciddi bir soruşturma yapılmadı ve bir şekilde zamanaşımına uğratılması beklenmektedir. Sivas davasında zaman aşımı süresi dolmasın diye çırpınanlardan o gün ses çıkacak mı çok merak ediyorum.”

BU SANIKLAR İÇİN HUKUK TERSTEN İŞLEDİ

Sivas davasıyla hiçbir ilgileri olmadığı halde hüküm giyen mağdurlar gazetemize gönderdikleri mektuplarla olay gününü ve olaydan sonra yaşanan hukuksuzlukları anlattılar.

Bülent Düğenci olay yerine gitmediği halde müebbet aldı

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Sivas davası iddianamesinde “Topluluğu yönlendiren, slogan atan, sevk ve idare eden, Madımak Oteli önünde halkı galeyana getiren” kişi olması sebebiyle müebbet hapis cezası alan Düğenci olay günü olay yerine dahi uğramadığını belgeledi. Devlet memuru olan Düğenci olay günü 17,30 da çalıştığı Devlet Demir Yollarında kartını okutarak çıkıyor. Burası devletin bir kurumu. 19.30`da ise Sivas İstanbul seferini yapan otobüsle sefere çıkıyor. Bu aradaki zaman zarfında da fabrikadan evine yürüyerek gidiyor. Evinde banyo yapıp tıraş oluyor. Apoletli şoför gömleği giyip çocuklarını kayınvalidesinin evine bırakıyor. Oradan şehir merkezine gelip firmanın servis aracına binip otogara gidiyor. Düğenci bunların ispatını mahkemeye sunsa da Yargıtay 9. Ceza Dairesi Sivas gibi bir yerde 2 saate iddia edilen suçların da sığdırılacağına hükmederek ceza yağdırdı. Hukuksuzlukların birbirini kovaladığı davada Düğenci’ye önce 15 yıl ceza verildi daha sonra bu cezayı az bulan Yargıtay, davayı bozarak müebbet ceza verdi. Müdafaalı temyize giden karar yine Yargıtay tarafından usul çiğnenerek müdafaalar alınmadan onama verildi.

TEK SUÇU ORADA ESNAF OLMAKTI
Madımak Otel’in yakınlarında iş yerleri bulunan Kenan Kale de hukuksuz süreçte mağdur olanlardan. Gazetemize gönderdiği mektupla olay öncesi ve sonrasını anlatan Kale, “Kirli eller her yere uzanmış 80 yıldır aynı oyun perdede” dedi. Olaydan bir hafta önce Madımak yakınında bulunan tarihi parkta stantlar açıldığını söyleyen Kale, “Burada bir takım etkinlikler düzenlendi, kitap ve dergiler satıldı. Aydınlık dergisi de satılıyordu. İş yerim ise bu parkın karşısında yer alıyor. Benim ve bazı komşularımın iş yerleri istihbarat ve polis tarafından resmen kullanılıyordu. Bizim telefonlarımızı kullanıyor, bizim yanımızda konuşmalar yapıyorlardı. Konuşmalarından bir şeylerin olacağını anlamıştık” dedi. Olayla hiçbir ilgisi olmadığı halde müebbet hapse mahkûm olduğunu dile getiren Kale, “Olayın olduğu gün ise Muhsin Erbaş isimli bir müşterim Aziz Nesin’le konuşmak istemiş ve polis tarafından isteği kabul edilmemişti. Olaydan sonra polisler bana gelip Muhsin’in ev adresini sordular. Şahsını tanıdığımı ama ikametgâhını bilmediğimi söyledim bunun üzerine beni karakola aldılar ve süreç başladı. İş yerimi kullanan bazı polisler beni karakolda görünce lehime ifade verdiler ama kaale alınmadı. Benimle ilgili ne bir teşhis, ne de bir kayıt yoktu. Banka evraklarım, polis ve zabıtalardan oluşan şahitlerimin hiçbiri dikkate alınmadı ve uzun bir yargılamadan sonra müebbet aldım” diyerek mahkeme sürecinde yaşanan hukuksuzlukları anlattı.

Bu haberler de ilginizi çekebilir