• DOLAR 32.503
  • EURO 34.592
  • ALTIN 2487.546
  • ...
Ankara`da `sistemli` bir şeyler oluyor!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

YSK’nin ne yapmaya çalıştığını anlamak için bu kurumun yapısına bakmak gerekir.

YSK, 12 Eyül referandumu sonrası eski yapısını koruyan tek kurumdur.

Eski Anayasa Mahkemesi veya Danıştay olaylara ne kadar hukuki baktıysa YSK da o kadar hukuki bakar.
Sistemin temelini oluşturan bu kurumlar için hukuk, her zaman “sistemin çıkarları” oldu.

Çıkarlar değişken olunca kararlar da değişti.

YSK, sadece seçimi organize etmez. Aynı zamanda adayların “sisteme sadakatini” sorgulayacak ve seçimleri buna göre biçimlendirecek en üst kurumdur.

Eski yasalara göre sisteme karşıtlığı mahkeme kararları ile tescillenmiş yani terör suçundan sabıka kaydı bulunan aday olamaz.

YSK’nın tavrında görünen yüz buydu.

Oysa YSK’nın bu esasa bakarak veto kararını aldığını iddia etmek, tek kelimeyle “abdallık”tır, “kurt oyunları”ndan habersiz olmaktır.

Olay bu kadar sade değildir.

YSK, sistemi dolayısıyla resmi ideolojiyi temsil ediyor. O ideolojinin hedefleri doğrultusunda hareket eder. Bu yönüyle CHP’yle bir bir fikir ortaklığı içinde olduğundan kuşku duyamayız.

İlhan Cihaner’i aday gösterecek kadar, bir yazarın deyimiyle hâlâ negatifi* gibi duran bu zihniyet yüz yılı bulan bir tecrübeyle hareket ediyor.

Her seçimi, kendisi için tehdit olarak görüyor ve zemininden kaydırıp kendisini güçlendirecek bir tarafa yönlendirmek için imkana dönüştürmenin yollarını arıyor.  

Bakın o çevreden bir yazar, 1945’te başlayan serbest seçim süreciyle muhafazakâr kesimlerin öne çıkmasını neye benzetiyor?

Okuyunca “Hayret!” der misiniz bilmem.

Yıllarca sistemin güdümündeki gazeteleri yöneten o yazar, bu bir “Amok koşusu”dur, diyor.
Nedir Amok koşusu?

İşte cevabı:

“Amok koşusu, Malezya ve Güneydoğu Asya`da çok sık tekrarlanan bir `geleneğe` dayanıyor. Ora yerlileri arasında biri hezeyana kapılıp, `Amok, amok` diye çığlıklar atarak önüne çıkan herkesi öldürüyor. Kendi kendini öldürünceye kadar ya da birileri onu öldürünceye kadar durmuyor.”

Yazar, yazısında şunu anlatmaya çalışıyor: Türkiye’de dindar kesimlerin öne çıkması, herkes için bir ölüm tehlikesidir. Dindar kesim kendi kendisini tüketmeden ya da sistem onları tüketmeden onları durdurmak mümkün değildir.

Aynı yazar, YSK’nın veto kararına bir sonraki gün ağıt yakıyordu ve gerekirse Meclis’in toplanıp bu ayıbın silinmesi gerektiğini söylüyordu.

Ya daha önceki yazılarında…

Tek çare, BDP’nin oylarını artırmasıdır. BDP tek başına seçime girip de yüzde onu aşarsa Türkiye, bu süreçten kurtulur. Aksi halde (sistem için) durum vahim, diyordu.

Bu arada aynı adamın “Baba Geliyor Baba” manşetleri atararak Turgut Özal’ın yerine Süleyman Demirel’i getirmekte çok aktif bir rol aldığını söylemekte yarar var. Bugün, tükenmiş olsa da o günlerde kendisi mühim aktörlerdendi, dolayısıyla etkinliği tartışılsa da bakış açısı önemlidir ve bugün laik-ulusalcı medyanın BDP ile ilgili tutumuyla çok uyumludur.

Olayın özeti şu:YSK, bu kararla kendi ideolojisinde olanların isteklerine uygun olarak BDP’nin oylarını ve etkinliğini artırmayı hedefledi.

Ama olayın başka bir yönü var: Geçenlerde bir CHP’li,  BDP’liye soruyordu: Madem ilericisiniz, seçime girmediğiniz yerde sizi destekleyenlere hangi partiyi tavsiye edeceksiniz?

Cevap: Kardeş partileri…

İnsan merak ediyor: Bu kardeş parti İşçi Partisi mi, CHP’mi?

Başka seçenek yok.

BDP, kimseye İşçi Partisi’ne oy verdiremeyeceğine göre geriye tek seçenek kalıyor.

İşte burada YSK’nın kararı çok önem kazanıyor. Karardan hemen sonra Kemal Kılıçdaroğlu, gayet cesur bir tutumla “Meclis’e çağıralım ve bu kararı düzeltecek adımları atalım” diyordu. BDP Genel Başkanı’nın da dile getirdiği tam buydu.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinin BDP seçmeniyle CHP arasındaki buzları eritmeye yönelik olduğundan emin olabilirsiniz.

O halde, (seçmen dinler mi belli değil) fakat BDP’nin örneğin Eskişehir gibi Batı illerinde CHP’yi destekleyeceğini ve bunun pek çok ilde CHP’nin eksiğini tamamlayacağını kolaylıkla söyleyebiliriz.  Eskişehir’de bin seçmen olmuş, ne değişir demeyin, bir oy bile çok önemli. Ki BDP seçmeninin yarısı, partinin bu yöndeki gizli kararını onaylarsa bu sayı on binlerce oyu bulur. Kılıçdaroğlu, bunu görmeseydi kendisini Batı illerinde milliyetçi CHP’liler karşısında sıkıntıya sokma ihtimali bulunan o sözleri söylemezdi.

Her şey görenlere, “sistemli” bir şeyler oluyor, dedirtiyor. (Bu cümledeki sistemi nasıl anlıyorsanız öyle anlayın.)

Bir de YSK kararı sonrası eylemlere bakalım. Tepkiler doğaldı. Ama ya basının tepkilere verdiği destek… O da “Sistemli” değil miydi yoksa.

Ya Adana Mustazaf-Der’e yönelik saldırı… Kim ne dersin desin…”Sistem”in ta kendisindendir bu saldırı. Bir kere yer Adana… Bugüne kadar defalarca bu tür saldırılar oldu ama Adana’da halkın güvenliğinden sorumlu olanlar, saldırganları yakalamak için hiçbir zaman adım atmadı. Aksine dernek yetkililerini “Hizbullah mensubu” diye yakalattı, hapse attırdı.  

Belli ki sistemin içinden birileri bu adamları koruyor. Korumak, aynı zamanda teşvik etmek anlamına gelir, hatta tahrik etmek anlamına…

Çünkü adamlar daha önceki saldırılar karşılık görmeyince bu sefer daha da  azmışlar. Kur’an-ı Kerim yakmışlar ve aynen 90’lı yıllarda olduğu gibi Hz. Peygamber’e (S.A.V.) dil uzatmışlar. Onlar da negatiflerine pek benziyor doğrusu…Şimdi pusularında ne olacak acaba diye bekliyorlar.

Hem insan şunu düşünmeden edemiyor:

Acaba Mustazaf-Der, bağımsız aday gösterseydi kaçı veto edilirdi. Herhalde YSK, hepsini veto etmek için elinden ne gelse ardına koymazdı.

Pek o zaman bütün medya devreye girer de “Yapmayın!” diye bağırır mıydı? Sonra Cumhurbaşkanı “kamu vicdanı” adına devreye girer de bu sorunu çözün der miydi?

Yoksa iktidarından muhalefetine hepsi YSK’ya bir kanalın haber sunucusu türünden “Bravo…” diye koro mu tutardı?

Sonucu tahmin edebilirsiniz. Peki neden?

Çünkü Mustazaf-Der, “sisteme karşı” diye fişlenmiş de ondan…

Öyleyse BDP’ye verilen destek neden?

Yoksa, “sistem” yeni ortak mı buluyor?

 

*Film ve resimlerin çoğaltılmaya uygun aslı, ilk nüshası…

 

Abdulkadir Turan / Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir