• DOLAR 32.573
  • EURO 35.004
  • ALTIN 2433.475
  • ...
Ehad`ın 4+4+4 Teklifi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

28 Şubat sürecinin bir sonucu olarak icra edilen 8 yıllık kesintisiz eğitimin üzerinden tam 15 yıl geçmiştir. Bugün bu uygulamanın sona erdirilmesine yönelik atılan adımlar milletimizi olduğu gibi bizleri de sevindirmektedir.

15 yıl önce hiçbir altyapı çalışması yapılmadan, birtakım art niyetlerle gerçekleştirilen düzenlemeler eğitim dünyamıza hiçbir fayda getirmediği gibi, insanımızı birçok olumsuzluklarla karşı karşıya bırakmıştır. Siyasi ve ideolojik nedenlerle uygulamaya konulan 8 yıllık kesintisiz eğitim Kur`an Kursları ve İHL`lerin orta kısımlarının kapanmasına sebep olmuştu. Orta kısımları kapanan İHL`lerin lise kısımları da katsayı adaletsizliği ile işlevsiz hale gelmişti. Kesintisiz eğitim uygulaması ile birlikte üniversite sınavında katsayı adaletsizliği getirilerek, İslami hassasiyet taşıyan ailelerin çocuklarının üniversitelerde eğitim görmelerinin imkânı da ortadan kaldırılmaya çalışılmıştı. Bu uygulamadan meslek liselilerinin tümü zarar görmüştü.

Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olarak lanse edilen 8 yıllık kesintisiz eğitimle birlikte bütün öğrenciler ilköğretim okullarına yığıldı. Meslek liseleri boşalırken ilköğretim okulları ağzına kadar doldu. İlköğretim okullarının sorunlarının çözümleri için kampanyalar tertip edildi, vergiler kondu. Buna rağmen yeni sistem hiçbir sorunu çözmedi, çözmek bir yana çok ciddi tahribatlara yol açtı. Sanat, ziraat ve ticarete yönlendirilmesi gereken öğrenciler de akademik öğrenime zorlandılar. Kısa sürede durumun vahameti ortaya çıktı. Her yıl ortak sınavlardan sonra yayınlanan değerlendirmeler fiyaskonun gerçek boyutlarını gözler önüne seriyordu. On binlerce öğrencinin sıfır aldığı bu sınavlar sistemin ne kadar yanlış olduğu gösteriyordu.

Kesintisiz Eğitimin Zararları

Aslında yanlışlık eğitimin 8 yıl zorunlu olmasında değil, kesintisiz olmasındaydı. 8 yıllık kesintisiz eğitim pedagojik olarak çok yanlış bir eğitim olarak değerlendiriliyor. Dünyada sadece gelişmemiş Orta Afrika’daki bazı ülkelerde uygulanıyor. Gelişmiş ülkelerin en belirgin özelliği, vatandaşlarına yaptıkları kaliteli ve nitelikli eğitim. Şüphesiz eğitime yönelik yatırımlar, toplumun geleceğine yapılmış demektir. Gelmiş geçmiş bütün medeniyetlere baktığımızda, eğitimde rehberlik sistemi vardır. Bu rehberlik şu şekilde yapılmıştır.

» Bireyin ilgi ve yeteneklerini daha küçük yaşlardayken ( okul öncesi dönem) tanıma.

» Bireyi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirme.

» Bireyi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirme.

» Bireyi ilgi ve yeterlilikleri doğrultusunda kullanma.

Kesintisiz eğitimin sakıncası mesleki yönlendirmeyi imkânsız hale getirmesidir. Çünkü mesleki yönlendirme mümkün olduğu kadar küçük yaşlarda yapılmalıdır. Kesintisiz eğitimi savunanlar, kişisel becerilerin ve çocuğun eğilimlerinin yönlendirilmesini 15 yaşına ertelemektedir. Pedagoglara göre çocuklar, Türkiye şartlarında 12-13 yaşından itibaren okul çağından çıkıp ergenlik devresine girmektedir. Bu dönemlerde cinsel, ruhsal, bedensel değişiklikler gözlenmektedir.

Manevi ve ahlaki buhran

 Kesintisiz eğitim nedeniyle dini eğitimini yeterince alamayan çocuklar arasında gayri ahlaki davranış biçimleri çok hızlı bir şekilde gelişmektedir. Ülkemiz belki de tarihinin en büyük ahlaki buhranlarından birini yaşamaktadır. Toplum olarak içinde bulunduğumuz sosyal çöküntü ve kültürel yozlaşma bizi adım adım millet olarak yok olmaya doğru götürmektedir. Manevi boşluk içerisinde olan üretemeyen ve sevemeyen mutsuz insanlar yetiştiriyoruz. Ülkemizde son yıllarda artan sosyal çöküntüyle beraber aile bağlarında zayıflama olmakta ve çocuklarımız suç makinesi haline gelmektedir. Uyuşturucu ve fuhuş maalesef ilköğretim okullarına kadar indi. Kapkaç çeteleri, hırsızlık şebekeleri arttı. Mutsuz ve zararlı bir nesil yetişmektedir.

Bu üzücü tablo bizleri ciddi ciddi düşündürmektedir. Okul sıralarında oturması gereken çocuklarımız sanık sandalyesinde oturuyor. Kalem tutması gereken eller silah, bıçak, şiş, kama tutuyor. Ama unutulmaması gereken hakikat şudur: Suçlu çocuk olmaz. Olsa olsa suça itilen çocuk olur.

 

Kesintisiz eğitim hafızları da vurdu

 Dinimiz İslam’a göre hafızlık müessesi oldukça mühimdir. Hafızlar yaşayan ve yürüyen Kur’an olarak tabir edilmişlerdir. Hafız olmak veya hafız yetiştirmek bütün Müslümanlar üzerine farzı kifaye kabul edilmiştir. Hafız yetiştirmenin hayır ve hasenatın en şereflilerinden birisi olduğu söylenmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (SAV) hafızlara özel önem vermiştir.

Peygamberimiz, hafızları vahiy getiren meleklere benzetmiş ve cennette onlarla beraber olacağını müjdelemiştir. İslâm’ı tebliğe onları memur kılmış, üstün zeka ve kabiliyetleri sebebiyle elçilik ve valilik görevlerine onları getirmiştir. Vefatlarında dahi önce onları defnetmiştir. Osmanlı Devleti de Kur’an’a duyduğu derin saygı ve hürmet neticesinde cihan devleti olmuştur. Kur’an’ın özüne ve ruhuna sırtını dönen bir millet asla huzurlu ve müreffeh olamazlar.

Yukarıda belirtmeye çalıştığımız kesintisiz eğitimden yara alan alanlardan birisi de hafızlık eğitimidir. Bunu birkaç veriden anlamak mümkündür. 1997-98`de 6 bine yakın kişi hafızlık belgesi alırken bu sayı 2003 yılında sadece bin dört yüzlere gerilemiştir. Bu düşüşün en önemli sebebi, hafızlığa başlanabilecek yaşın eskisi gibi 11-12 yaşlar değil zorunlu olarak 15-16 yaşlara yükselmesidir. Bu yaşlar, hafızlık için uygun yaşlar değildir. Hükümetimiz eğitim sisteminde yapacağı değişikliklerde hafızları da göz önünde bulundurmalıdır.

EHAD olarak tekliflerimiz

 Bizler EHAD olarak yeni hazırlanan kanun teklifi kapsamında zorunlu eğitimin 12 yıla çıkması ile Kur’an Kurslarının zarar görmemesi için, aşağıdaki tekliflerimizi dikkatlerinize arz ediyoruz.

1) Din Eğitiminde önemli bir yeri olan Kur`an kurslarının ve hafızlık eğitiminin yaşatılması ve niteliğinin arttırılması hususunda, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ilgili sivil toplum kuruluşlarının da katkılarını alarak müşterek çalışmalar yapmalıdır.

2) Kur’an Kurslarının adı “Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim Merkezi” olarak değiştirilmeli ve Milli Eğitim Bakanlığının uygun göreceği kültür dersleri bu eğitim merkezlerine konmak veya dışarıdan bitirme hakkı tanınmak sureti ile mecburi eğitimin ikinci kademesinin Kur’an Eğitim Merkezinde tamamlanmasına imkan sağlanmalıdır.

3) İmam Hatip Liselerinde “Hafızlık Sınıfı” oluşturulmalı, istekli öğrencilere bu sınıflarda Hafızlık yaptırılması sağlanmalıdır.

4) Kur’an Kursu öğrencileri de diğer öğrenciler gibi devletin öğrencilere tanıdığı tüm haklardan faydalandırılmalıdır.

5) Eğitimin her kademesinde isteğe bağlı Kur`an-ı Kerim ve Din Eğitimi dersi de verilmelidir.

6) Din Eğitimi ve ahlâk eğitimi, bütün öğrencileri kapsayacak şekilde eğitimin her kademesinde uygulanmalıdır.

7) İmam Hatip Liselerine olan talepler göz önünde bulundurularak bu okulların sayıları arttırılmalı, mevcut okulların fiziki yapıları iyileştirilmeli ve ihtiyaç olan yerlerde birden çok okul açılmalıdır.

8) Mecburi kılık kıyafet uygulaması kaldırılmalı, herkesin hayatın her alanında inandığı gibi yaşayıp örtünebilmesinin yolu açılmalıdır.

9) Yapılan bilimsel araştırmalarda olumsuzlukları ortaya çıkan, karma eğitim uygulamasından vazgeçilmeli, müstakil kız ve erkek okullarının açılmasına izin verilmelidir.

10) Diyanet İşleri Başkanlığınca açılan 4 yıllık Aşere, Takrip,Tayyibe İhtisas kursu mezunlarına, hafızlara verilen dereceye ilaveten 2. bir derecenin verilerek kurra hafız unvanı alan bu kişilerin müftülüklerde uzman olarak istihdam edilmesi sağlanmalıdır.

 

Doğruhaber

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir