• DOLAR 32.377
  • EURO 35.09
  • ALTIN 2326.339
  • ...
Derin Yapılar Sistemi Kullanarak Komplo Kuruyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
DİYARBAKIR- Mustazaflar ile Dayanışma Derneği (Mustazaf Der) Genel Başkanı Av. Hüseyin Yılmaz bir e- mail ihbarı sonucu Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş ve beraberindekilerin gözaltına alınışına sert bir tepki göstererek gözaltı olayının bir komplo olduğu vurgusunu yaptı.
 
Bu İnsanların İran`a Gitmeleri Neden Suç Sayılmış
Polisin bu tavrı gerçekten ibret vericidir diyen Genel Başkan Yılmaz şu açıklamada bulundu: "70 yaşında İslam Âlimi ve emekli müftü olan, aynı zamanda yazar olan Mehmet Göktaş hocamıza böyle bir isnat yapılması çocukları dahi güldürecek bir iddiadır. Buna rağmen polisin bu ihbarı ciddiye alması polisin bakış açısını gösteriyor. Nitekim Göktaş hocamızın yanındaki kişiler de İslami açıdan ilim ehli ve aynı zamanda yazar olan insanlardır. Seyahat özgürlüğü olduğu için kişi istediği ülkeye gidip gelebilir, nitekim bu insanlar başka ülkelere de gidip gelmişlerdir, ama her nedense İran`a gitmeleri suç sayılmış ve böyle bir ithamla, bir komployla karşı karşıya kalmışlardır. Bu komplo devletin kendi vatandaşına kurmuş olduğu bir komplodur. Yani devlet dediğimiz devletin bütün memurları polis dâhil devleti temsil eder, devletin onlara verdiği yetki ile hareket ederler."

Kamuoyu Hizbullah`ı İslami Hizmet Yürüten Bir Cemaat Olarak Görüyor
Bu olayın farklı bir boyutuna girmek isteğini söyleyen Yılmaz açıklamasını şöyle sürdürdü: "Acaba emniyet bununla ne yapmak istiyor? Devletin derin yapıları ne yapmak istiyor niye böyle bir şeye başvurdu? Dikkat ederseniz Hizbullah Cemaati bir manifesto yayınladı. Bu manifestoda şiddeti tasvip etmediğini açıkça deklere etti ve toplumun her kesimine barış elini uzattı. Yayınlan manifesto çok olumlu mesajlar içeriyordu, aynı zamanda devletin de bu manifestoya olumlu bir tepki vermesi gerekirdi. Maalesef olumsuz tepki vermeye devam ediyor. Halen böyle bir yapıyı, kendisini cemaat olarak vasıflandıran bir yapıyı silahlı terör örgütü olarak görmeye devam ediyor. Kamuoyunda da Hizbullah hakkında terör örgütü olmadığı, aksine İslami hizmet yürüten bir cemaat olduğu düşüncesi yaygınlık kazanmıştır. Birçok kesimde birçok kişide bu düşünce şu an vardır.
 
Belki de işin bütün püf noktası burasıdır. Emniyet halen ısrarla hiçbir illegal faaliyeti olmayan Sivil İslami Toplum Kuruluşlarını basıp terör örgütü ve hücre evleri, dernek üyelerini de örgüt militanı gibi göstermektedir, böylece bir yerlere `Bak işte bunlar halen illegal örgütsel faaliyetlere devam ediyorlar, bunlar terör örgütüdür diyorlar. Bunlar tehdittir bunların şiddet ile ilişkileri devam ediyor" dedirtmek istiyor. Emniyet suç bulamayınca komplo kurmaya çalışıyor örneğin Malatya İhya Der`de olduğu gibi ya da 2011 Ocak ayındaki CMUK tahliyelerinden sonra Hizbullah ile ilgili estirilen hava ve spekülasyonlardan bütün STK`leri basma ile ilgili o dönemde, yine kendi adamları olan, Emrah Yaman üzerinden derneklere yönelik bir komplo girişimi vardı. Bu şahıs sözde Hizbullah`ın silahlı eylem yapacağını iddia ediyor. Zaten bu şahıs kendisinin, devletin adamı olduğunu ve JİTEM adına çalıştığını itiraf ediyor. Buna rağmen bu şahsı getirip Hizbullah ile bağlantı kurmaya çalıştılar. Güya bir Hizbullah militanı yakalanmış bütün derneklerin isimleri, telefonları ve adresleri vardır. Zaten bu dernek isimleri, telefonlar, adresler ve bilgiler her yerde rahatlıkla bulunabilinen bilgilerdir. Sözkonusu olan dernek başkanları örgüt üyesidir gibi lanse etmeye çalıştılar."

Bir Bahane ile Delil Oluşturup Bir Operasyona Zemin Hazırlıyorlar
Polisin uydurduğu ihbar e-mailleri ile yönlendirmeler yaptığına dikkat çeken Başkan Yılmaz,
"Yani kendisine ait olan bir birimin başka bir birime o mailleri gönderiyor ve onlarda kimin gönderdiklerini çok iyi biliyorlar. Ama maksat bir bahane ile delil oluşturup bir operasyona zemin hazırlamaktır. Evet, bunu yaparak operasyonlar düzenliyorlar ve insanlar gözaltına alınıyor. Bir kısmı tutuklanıyor bir kısmı cezalandırılıyor. Biz bunun yansımasını Emniyet Genel Müdürlüğünün raporlarından ve fezlekelerinden görüyoruz.
 
Bakıyoruz ki bütün bu iddia ve ithamların hepsi kendilerinin asılsız e-maillerinden tutunda yapmış oldukları soruşturmalarından `Hepsinden her ne kadar legalleşme ile ilgili bir şeyler varsa da halen faaliyetleri devam ediyor şurada şu kadar örgüt militanı yakalandı` STK`lara operasyonlar düzenleniyor, dergileri, gazeteleri, topluyorlar. Bu durumu kamuoyuna bu şekilde yansıtıyorlar. Böylece halka Hizbullah Cemaati çok tehlikeli bir örgüttür her an eylem yapabilir, her an ortalığı karıştırabilir imajını dayatıyorlar. Hükümette de bunların üzerinde sopanızı eksik etmeyiniz bunlara karşı dikkatli olun deyip kasıtlı bir yanıltma yapıyorlar. Bu tür faaliyetlerle birilerine akıl tutulmasını yaşatıyorlar." ifadelerini kullandı.

Göktaş hoca ve arkadaşlarının böyle bir iddia ile yakalanmasını bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini söyleyen Yılmaz değerlendirmesini şöyle sürdü: "Bu durum belki bize gülünç gelebilir. Çünkü söz konusu iddia şu: `İran`da silahlı eğitim ve eylem yapma talimatı alan 6 kişi Türkiye`ye giriş yapacaktır." dediğim gibi belki bu tür şeyler bize gülünç gelebilir. Ama Emniyet Genel Müdürlüğünün Hükümete sunduğu raporlarına baktığımızda orada denilmiyor; Göktaş hoca 70 yaşında, İslam alimi, emekli müftüdür, torun 7 torun sahibi ve ihtiyar birisidir. Sunulan raporda sadece isim belirtiliyor.

Hazırlanan bu rapora bakan ve okuyan bir şahıs `Hizbullah Cemaati`i çok tehlikelidir ve bu cemaat ile bağlantılı olan tüm kurum ve kuruluşlara karşı teyakkuzda olmak lazım her an ortalığı karıştırabilirler` diyecektir. Sahte e-maillerle hazırlanan bu rapor ileride karşımıza çıkacaktır. O zaman biz de bu raporu kamuoyu ile paylaşacağız."

Devlet Hizbullah`ı Artık Terör Örgütü Olarak Değil, Cemaat Olarak Kabul Emelidir
Hizbullah`ın 10 yıldan fazladır hiçbir illegal faaliyetinin olmadığını söyleyen Yılmaz açıklamasına şöyle devam etti: "Bu komplo ile bir yapı bir cemaat karalanacak ve bu cemaati terör listesinin başına ekleyecekler kendilerince. Hatta bu cemaat, PKK`dan daha çok tehlikeli bir örgüt olarak lanse edilmek isteniyor. Halen elinde silah olan her gün eylemleri bulunan orayı burayı rast gele bombalayan kundaklayan molotoflayan insanları diri diri yakan bir yapıdan çok daha tehlikeli bir örgüt olarak birilerine gösterilmek isteniyor ve onun üzerinde çalışılıyor. Bunu bu şekilde rapor edip Hizbullah`ın manifestodan sonra topladığı sempatiyi manipüle ve bertaraf etme söz konusu, çünkü gerçektende düşündüğümüzde şu kadar küsur senedir hiçbir şiddet eylemi ve illegal çalışması olmayan bir yapının devletin de artık onu silahlı terör örgütü kategorisinden çıkartması gerektiği düşüncesindeyiz. Devletin güvenlik birimlerinin artık Hizbullah`a silahlı terör örgütü muamelesi yapmaması gerektiğini düşünüyoruz.
 
Devletin diğer silahlı örgütlere örneklik teşkil etmesi için şunu demesi lazım: `10 küsur senedir şiddeti terk ettiğini iddia eden, söyleyen, bunu deklare eden bir yapıyı bir cemaati ben artık illegal olarak görmüyorum silahlı terör örgütü kapsamında değerlendirmiyorum. Ey halen şiddeti ve silahı çözüm olarak arayan insanlar siz de silahtan arının gelin size de legal bir yapı muamelesi yapalım` diyecek yüzü olsun. Ama maalesef gördüğümüz kadarı ile devlet akıllıca hareket etmiyor. İşte bütün bu kişi ve derin yapıların sahte e-mailler ile sahte operasyonlar ile İslami Toplum Kuruluşları`na yaptıkları zulümleri çarpıtmakla ve onları örgüt evi gibi legal kuruluş başındaki insanları da örgüt üyesi gibi göstermekle manipüle ediyor. Bu tür raporlarla Devletin yetkili organlarını, bu konuda karar alacak mekanizmasını ve hükümeti yanlış yola sevk ediyor ve etkiliyorlar."
 
Osman İçli - İLKHA
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir