• DOLAR 32.502
  • EURO 34.944
  • ALTIN 2434.133
  • ...
Baba mesleğiyle 3 çocuğunu üniversitede okutuyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Gaziantep'te 40 yıldır baba mesleği olan semerciliği sürdüren Mehmet Danaoğlu (45), 4 çocuğundan 3'ünü mesleğinden elde ettiği gelirle üniversitede okutmaya çalışıyor.

Şahinbey ilçesinin Suyabatmaz Mahallesi'ndeki küçük dükkânında semerciliği sürdüren Danaoğlu, 40 yıldır devam ettiği mesleğinden elde ettiği kazançla 3 çocuğunu üniversitede okutmanın gururunu yaşıyor.

Kentin son semerci ustası olan Danaoğlu, 5 yaşında babasının yanında öğrendiği mesleğini 40 yıldır teknolojik gelişmelere rağmen sürdürmeye çalıştığını ifade etti.

Köylerde ve dağlık bölgelerde eşek, at ve katır kullanan çiftçilerin traktörlere yönelmesiyle semercilik mesleğinin de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlatan Danaoğlu, bütün zorluklara rağmen mesleğini icra etmeye çalıştığını söyledi.

Bu mesleği yapacak çırak bulamadıklarını ve kentte mesleği yapan son ustalardan olduğunu bildiren Danaoğlu, "Mesleğimiz, hayvancılık üzerine olan bir meslek. Bu mesleği artık yapan yok. Artık çırak da bulamıyoruz. Bu mesleği yapan usta kalmadı. Gaziantep'te bir-iki usta kaldı. Maraş'ta da semer yapan iki usta kaldı." dedi.

"Dışarıdan basit bir iş gibi gözüküyor ama göründüğü gibi değil"

Bir semeri yapmanın ustasının iki gününü aldığını ifade eden Danaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "İş kolay olan bir iş değil, çok zor bir iş. Sabahleyin erkenden geleceksin ki akşam saatlerine kadar ancak belki yevmiyen çıkar. Çalışmazsan o da çıkmaz. İşimiz hep bilek ile yapılıyor, yani emek istiyor. Bu iş ustalık istiyor. Bir yeri eğri olur, durmaz. Küçük, büyük olur, hayvanın vücudunda yaralar oluşur. Yani dışarıdan basit bir iş gibi gözüküyor ama göründüğü gibi değil, çok zor bir meslek. Yaptığımız işten memnun kalınmazsa hem hayvan sahibi hem de hayvan rahatsız oluyor. Kolay bir meslek değil. Bu işi öğrenmek için ancak ilkokul döneminden başlamalısın. Yoksa bu mesleği öğrenemezsin. Şimdi çırak da kalmadı."

İlkokul yıllarından beri bu işin içinde olduğuna değinen Danaoğlu, "Ben okula gider, okuldan sonra da babamın yanına gelerek bu mesleği öğrendim. İlk olarak temel keçesini koymaya, 10 yaşında ise sırım işlerini yapmaya başladım. Sırık yapmayı öğrendikten sonra da palanın tam yarısı olmuş olur. 2-3 yıl da kaşı yapması yani ön tarafını yapmak sürer. Üstünü yapmayı da öğrendikten sonra artık usta olmuş olursun. Ben ilkokulu bitirdim, imam hatip birinci sınıfta iken sırım işlerini yapardım. 14 yaşında ise ağabeyim 'Artık komplesini yap.' dedi. Artık yavaş yavaş pala yapmayı öğrendim. Ben daha erken öğrendim. Şu an bir oğlum var, üniversiteye gidiyor. 10 yıldır da yanımda çalışıyor. Daha bunun yarsını bile yapamıyor ama ben 14 yaşındayken babamın, ağabeyimin desteğiyle yapmayı öğrendim. O günden beri de halen semer ve diğer el işlerini yapıyorum." şeklinde konuştu.

"Mesleğimi küçümseseler de ben mesleğimi seviyorum"

Mesleğinin yeni nesil tarafından bilinmediğini belirten Danaoğlu, ek işler yapmasa geçinmelerinin çok zor olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

"Ben mesleğimi severek yapıyorum. Dışarıdan gelenler bu mesleği küçümsese de mesleğimi seviyorum. Ben bu işi yaptıkça zevk alıyorum. Palanın ve eyerin 4-5 çeşidi var. Tarla sürülürken atların boynuna takılan kedene yapıyoruz. Yine at arabaları için kullanılan, atlara takılan hamut yapıyoruz. Gaziantep'te pek kimse bu mesleği yaptığımızı bilmiyor. Şanlıurfa ve Halfeti gibi yerlerde benim belli müşterilerim var. Bu aydan sonra yani yağmur yağdıktan sonra bölgedeki müşterilerime kedene yapmaya başlarım. Sürekli bir işe bağlı olarak kalmıyorum. Yani müşterilerimin talebine göre kedene, hamut, semer ve heybe de yapıyorum. Eski hayvancılık kalmadı ama işim de iyi gidiyor. Çünkü Gaziantep dışında belli müşterilerim var. İş yok desem yalan olur ama işimizde seri üretim yok. Tamamen emek istiyor."

"Dükkânı temizlemeye bile çırak bulamıyoruz"

Oldukça zahmetli olan semer üretimi için artık genç nesillerin uğraş vermediğini dile getiren Danaoğlu, "Biz şu an dükkânı temizlemeye bile bir çırak bulamıyoruz. İşimizin hem ustasıyız hem hamallığını ve çıraklığını yapıyoruz. Ben bu mesleğimden hem zevk alıyorum hem de ihtiyacım var. Bundan dolayı da mesleğimi sürdürüyorum. Dışarıdan bu iş basit görülüyor. Palan, çul parçası gibi görülüyor ama en aşağı bir 10 gün buna emek vermelisin ki bir tane yapabilesin." ifadelerini kullandı.

"Mesaim bitip eve gittiğimde kafam rahat oluyor"

Mesleğiyle 4 çocuk büyüttüğünü ve 3'ünü üniversitede okuttuğunu ifade eden Danaoğlu, "Çocuklarımın hepsi de bu mesleğe bakıyor. Bu meslekle onların geçimini sağlıyorum ama yine de şikâyetçi değilim. Allah'a şükürler olsun, mesleğimden memnunum. Hem el işinden iyi hem de belli helal kazancım var. Bunun parası başka oluyor. Bu iş zor ve yorucu ama akşamleyin olduğu zaman mesaim bitip eve gittiğimde kafam rahat oluyor. Çünkü helalinden para kazanıyorum. Paranın da bereketi oluyor." dedi.

"İğneyle kuyu kazmış gibi yorucu oluyor"

Mesleğini, hayvancılığın devam ettiği bölgelere bağlı olarak devam ettirdiğine dikkat çeken Danaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayvancılığa teşvik amaçlı köylüye destek veriliyor. İç Anadolu gibi yerlerde hayvancılık oluyor. Bizim de o bölgelerde hayvancılık devam ettiği için mesleğimiz onlara bağlı olarak devam ediyor. Yaptığımız ürünlerin hepsi emek istiyor. Bu küçük semere 30 çeşit malzeme giriyor. Aynen iğneyle kuyu kazmış gibi yorucu oluyor. Yani bu sabır isteyen bir iş. Biz sabahtan akşama kadar bu işlerle uğraşıyoruz. Bundan dolayı da sabır istiyor, sabır olmazsa olmuyor."

"Bize de işletme kredisi ve KOBİ destekleri verilsin"

Devletin, unutulmaya yüz tutmuş meslekleri sürdüren esnafı vergiden muaf tuttuğunu ve bunu olumlu bulduklarını ancak sigorta ve kredi desteği gibi sosyal haklardan faydalanamadıklarını sözlerine ekleyen Danaoğlu, "Biz el sanatları yaptığımız için bizden vergi alınmıyor. Ama bizim herhangi bir sosyal güvencemiz yoktur. Devletten bir kredi alamıyoruz. Bir banka, bir resmi kurum bizi tanımıyor ama işimize de bakarsak en eski meslek. Biz devletin kapısına gittiğimizde BAĞ-KUR olsun, kredi kartı olsun bunların hiçbirinden faydalanamıyoruz. Bizlere de işletme kredisi ve KOBİ destekleri gibi desteklerin verilmesini istiyoruz." şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)














 

Bu haberler de ilginizi çekebilir