• DOLAR 32.433
  • EURO 35.355
  • ALTIN 2324.91
  • ...
İlahi Lütuflar 8 - Herşeyde Vardır Bir Hayır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İrem GÜLTEKİN / Doğruhaber

 Hakim olan Yüce Mevla`mızın adıyla…
Hikmet sahibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten Rabbimize hamd olsun. Nemrut`un emriyle ateşe atılan İbrahim (a.s)`ı kurtaran Rabbimiz dilediği zaman onun yolunda mücadele veren nice gençleri de o ateşten bir vesileyle selamete erdirmiştir.

“Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah`tan yardım ve zafer (Nusret) ve yakın bir fetih. Müminleri müjdele.” (Saff: 13)

Henüz PKK ile çatışma yeni başlamıştı. Zavallılar bizi kısa zamanda ortadan tamamen yok edeceklerini sanıyorlardı. Kendilerinden çok emin şekilde hareket ediyorlardı. O zamanlar köyden liseye gelen arkadaşlar için bir ev kiralanmıştı. Ben de ailemle camianın içinde olup İslami çalışmalara katıldığım için sorunlar yaşıyordum. Neredeyse bütün arkadaşlarımızın böyle bir sorunu vardı. Ailelerimizi sindirmek için tehditler yağdırıp bizleri de davadan uzaklaştırmaya çabalıyorlardı. Ben de bu sebeple arkadaşlarla beraber kalıyordum.

Biz dört arkadaş ikindi namazından biraz önce kaldığımız eve gittik. Tabi yukarıya çıktığımızda karşılaştığımız manzara pek de iç açıcı değildi. Üç gündür eve gelmemiştik. Evden ayrıldığımız zaman da sular kesikti. Biz de musluklardan birini açık unutmuşuz, olan olmuştu. Evde çok az eşyamız vardı onlar da sular altında kalmıştı. Evi el birliğiyle temizledik. Tabi şuna da inancımız sonsuzdu. “Her şey de vardır bir hikmet” derler bunda da elbet bir hikmet vardı. Yakında buna şahit olacaktık.

Hemen akabinde ev sahibimiz kapıyı çaldı. Ev sahibi bizleri seven biriydi. Yalnız bugün biraz soğuk davranıyordu. Hal hatır faslından sonra asıl meseleye gelmişti. Bizim evden çıkmamızı istiyordu. Bunun sebebi de PKK`nin onu tehdit etmesiydi. O da çoluk çocuğum var diye korkarak bizden bunu istediğini söyledi. Böyle bir şeyin doğru olmadığını bizim kötü bir şey yapmadığımızı okula gidip geldiğimizi her ne kadar söylediysek de amcanın buna ikna olacağı yoktu. Çıkmamız gerektiğini söyleyerek çıkıp gitti.

Bu arada ikindi ezanı okunmuştu. Üç arkadaş namaza durduk. Bir arkadaş da her ihtimale karşı nöbet tuttu. Her ihtimali göz önünde bulundurmalıydık. Biz namazımızı kılarken nöbet tutan arkadaş ev sahibinin duvardan atlayıp, bahçeye girdiğini ve kapıyı açarak içeriye dört kişi aldığını görüyor. Namazımızı bitirmiştik ki şahıslar bulunduğumuz odaya ellerinde ağır silahlarla daldılar. Bizleri bir müddet tekme tokat dövdükten sonra –sizi öldüreceğiz. Ama öyle kolay bir ölümle değil, sizi yakarak memlekete ibret olarak yok edeceğiz, diyorlardı.

Bütün eşyalarımızı odanın ortasına yığdılar. Kur`an`larımızı, kitaplarımızı ne varsa hepsini döktüler. Sonrasında amirleri “sonunuz geldi, sizin buralarda yaşam hakkınız yok” diyerek eşyaları tutuşturmaya başladı. Alevler iyice her yeri kaplayınca evden çıktılar. “Diri diri yanacaksınız” diye gülerek bağırıyorlardı. Bir an önce ev tamamen tutuşmadan bir şey yapmamız lazımdı. Birden aklımıza biz evde yokken ıslanan kilimlerimiz geldi. Bu iyi fikirdi, hemen ateşi o kilimlerle söndürdük. Duman evi baya sarmıştı. Evden hemen çıkmamız lazımdı. Hainler çıkarken kapıyı da kilitlemişlerdi. Biz çıkmak için çare ararken arkadaşımız elini kapıya atar atmaz kapı açıldı. Can havliyle dışarı çıktık.

Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Yine zalimlerin kendilerince kurdukları tuzaklar başlarına yıkılmıştı. İbrahim(as)`ı Nemrud`un ateşinden koruyan rabbimiz şimdi apaçık yardımıyla bizi zamanın nemrutlarından koruyordu. Fettah olan Rabbimiz yardımını bir kez daha üzerimizden esirgememişti.

(Dua Yayıncılıktan çıkan ve Ömer Saruhan`ın kaleme aldığı İlahi Armağanlar isimli eserinden derlenmiştir.)                                                                                                                                      

Bu haberler de ilginizi çekebilir