• DOLAR 32.573
  • EURO 35.009
  • ALTIN 2432.524
  • ...
‘NEFRET DİLİNDEN VAZGEÇİN!`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Fikret Özkan-Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKYB) tarafından 25 Eylül`de yapılan referandumla ilgili siyaset ve medyanın dili gittikçe sertleşiyor. Siyasetin yanında bazı yayın organları da adeta savaş alarmı veriyor. Birlik ve beraberliğe, sağduyuya en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Yapıcıoğlu, artık referandumun yapılıp bittiğini belirterek bundan sonra dillerin düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.

“DUYGULAR KABARDI, HİSSİ DAVRANIŞLAR AKIL VE MANTIĞIN ÖNÜNE GEÇTİ”

Referandum karşıtlığı olarak başlayan söylemlerin Kürt karşıtlığına evirildiğine dikkat çeken HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Referandum ile ilgili gerek siyaset kurumu tarafından yapılan açıklamalar gerekse medyada yazılıp konuşulanlar özellikle son bir ay giderek sertleşti. Hükümetin söylemleri önceleri sert değildi. Özellikle MHP`nin ‘referandumun yapılması savaş sebebi sayılmalıdır` çıkışından sonra hükümetin ve akabinde de hükümete yakın medyanın dili çok sertleşti. Öylesine sertleşti ki Irak Kürdistan yöneticilerine hakaret etmek marifet kabul edildi. Duygular kabardı, hissi davranışlar akıl ve mantığın önüne geçti ve kulaklar sağduyu ve akl-ı selime davetleri duymaz oldu veya anlaşılmasının önüne geçti. Referandum karşıtlığı olarak başlayan söylemler Kürt karşıtlığına evirildi. Bu sağlıklı bir durum değil. Yarın memleketin herhangi bir yerinde provokatif bazı eylemlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Allah korusun böyle bir şey olursa daha büyük olayların fitilini ateşlemesi de mümkündür. Aşırı milliyetçi dil aksül amel yapar. Karşı tarafta da benzer bir davranış şeklinin ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Bazıları ‘Kürtlerle bir alıp veremediğiniz yok, bizim sözümüz Barzani`ye` diyorlar. Öyle olsa bile şunu unutmasınlar; ne kasıtla söylemiş olursan ol, karşıdakinin ne anladığını, söylediklerinin nasıl anlaşılacağını hesaba katman gerekir. Şimdi referandum yapıldı ve Irak Kürdistan halkı söyleyeceğini söyledi. Bari şu andan itibaren dillerini düzeltsinler.” şeklinde konuştu.

“BU DİLİ DEVAM ETTİRMENİN KİMSEYE BİR FAYDASI YOKTUR”

Oluşturulan dilin kimseye bir fayda sağlamadığını, sağduyu ile hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, “Bu keskin ve sert dil umarım referandumun ertelenmesi için baskı olsun diye seçilmiş olsun. Artık referandum yapıldı ve bitti. Bu dili devam ettirmenin kimseye bir faydası yoktur. Bu konuda Almanya şansölyesi Merkel ve ortağı Schulz`un durumundan herkesin kendine düşen dersi çıkarması gerekir. Aşırı milliyetçi söylem sadece aşırı milliyetçilere yarar. ‘Öteki` olana karşıtlık üzerinden yapılan siyaset Nazilere yaradı. Başkasının söylemini tekrarlayan onun değirmenine su taşır. Bir söylemin asıl sahibi varken kimse onu kopya edene yönelmez. Özellikle hükümete hatırlatıyorum. 16 Nisan referandumu öncesi geliştirdikleri milliyetçi dil de kendilerine bir yarar sağlamamıştı. Aşırı milliyetçi bir dil ülkeye de, siyaseten kendilerine de kaybettirir. Birkaç gün önce AK Parti içinde siyaset yapan ve belediye başkan adayı olmuş birine bu dilin kendilerini rahatsız edip etmediğini sorduğumda, kendilerinin de rahatsız olduklarını fakat sessizliği tercih ettiklerini söyledi. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun kullanılan dil, genel olarak Kürtleri rahatsız ve rencide ediyor, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe hizmet etmiyor.

 

Referandum yapıldı ve kayda değer nahoş bir olay olmadan tamamlandı. Henüz kesin sonuçlar açıklanmadı ama katılanların büyük bir çoğunluklu evet demiş olması beklenen bir sonuçtur. Sayın Barzani ve diğer yetkililer bu referandumun bir bağımsızlık ilanı olmadığını, sınırları çizmediğini ve sorunu konuşmanın başlangıcı olduğunu söylüyorlar. Kürdistan Bölge Yönetiminin komşuları ise bu referandumun meşru olmadığını ve yok hükmünde olduğunu söylüyorlar. Bu referandum Erbil ve Bağdat arasındaki sorunun ciddi olduğunu ortaya koymuştur. Eğer çözüme kavuşturulmazsa daha da büyüyeceği ve emperyalistlerin müdahalesine zemin oluşturacağı anlaşılmıştır. Öyleyse sorunlarımızın çözümünü Batı`ya havale etmeden adalet temelinde kendimiz çözmeliyiz. Bu konuda bir irade ortaya koyalım. Gücümüzü haklı olmaktan alalım. Güçlü olan haklıdır anlayışı bizim değildir.” dedi.

“ADALETİ AYAKTA TUTARSAK, BEKA SORUNUNU KONUŞMAKTAN KURTULACAĞIZ”

“Türkiye, İran ve Bağdat hükümetleri, ayrıştırıcı

kullanmaya devam eder ve Federe Kürt Bölgesi`ni dört bir yandan kuşatarak boğmaya çalışırlarsa emperyalistlerin ekmeğine yağ sürerler” şeklinde uyarılarda da bulunan Yapıcıoğlu sözlerine şöyle devam devam etti: “Köprüleri attıktan sonra çözüm için söz söyleme imkânlarının zayıflayacağını görmek gerekir. Yüz yıl önce Sykes-Picot ile paramparça ettiler ve ihtilaflı bölgeler oluşturdular. Suni sınırlar nedeniyle birbirimizi ötekileştirip aramızda kalın duvarlar örmeyelim. İngiliz ve Fransızların çizdiği sınırları anlamsızlaştırıp birlik ve kardeşliğimizi güçlendirmenin yollarını bulmalıyız. İhtilaflarımızı adalet temelinde çözemediğimiz için bugün yeni sorunlarla yüz yüze geldik. Herkes şunu iyice bilsin ki şu anda mevcut sorunları adalet temelinde çözemez isek yarın daha büyükleriyle karşı karşıya kalacağız. Adaleti değil her birimiz şahsi veya kavmi menfaatlerimizi öncelersek hepimiz birden zarar edeceğiz. Allah`ın emrine uyup adaleti ayakta tutarsak, beka sorununu konuşmaktan da kurtulacağız. Sorunlarımızı emperyalistlere havale edersek kendi çıkarları için bizi birbirimizle savaştıracaklar. Gerginliği artıracak tavır ve davranışlardan herkesin bu nedenle kaçınması gerekir. Allah (cc) hakkı konuşup haktan yana tavır almayı hepimize nasip etsin.”

Bu haberler de ilginizi çekebilir