• DOLAR 32.59
  • EURO 34.832
  • ALTIN 2495.732
  • ...
Dilimizde Salavat Varken, Çocuklarımız Kur`an Yakanların Yanındaysa... / Abdulkadir Turan
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bugün 20 Nisan…

Server-i Enbiya, Rehber-i Esfiya Hz. Muhammed Mustafa’nın  (Sallallahü Aleyhi ve Selem) Miladi takvime göre 1440. viladet yıldönümüdür.

O’nun viladeti hepimize mübarek olsun…

Bireylerin bunaldığı,

Ailelerin dağıldığı,

Toplumların karıştığı,

Kavimlerin birbirine düştüğü zor bir çağda yaşıyoruz.

Hepimizin hâli, onlarca yolun buluştuğu bir kavşakta, kendisine doğru yolu gösterecek olanı arayan kişinin hâlidir.

Ya O’nu ve O’nun işaret ettiklerini seçeceğiz. Ya da O’ndan başkasını, O’na düşmanlık yapanları…

Ya,  Hz. Muhammed Mustafa  (Sallallahü Aleyhi ve Selem) ve O’nun sevdalıları, diyeceğiz.

Ya da Hz.Muhammed Mustafa’ya  (Sallallahü Aleyhi ve Selem) düşman olanlar, diyeceğiz.

İrade bizim, tercih bizimdir.

Kimi seçmek istersek onu seçeceğiz.

Mesele sadece biz de değiliz. Çocuklarımızın tercihinden de biz sorumluyuz. Her çocuk, hayatını kendisine benzeteceği bir model arar, kendisi için bir rehber ister.  

Biz onların önüne Rehberlik için ya Hz. Muhammed Mustafa’yı  (Sallallahü Aleyhi ve Selem) ve ona sevdalı olanları model olarak koyacağız. Ya  da Hz. Muhammed Mustafa’nın  (Sallallahü Aleyhi ve Selem) düşmanlarını…

Düşünelim ki biz Mekke’deyiz ve bir yanımızda Ebu Cehil, Ebu Lehep var, diğer yanımızda Abdullah ve Amine’nin oğlu Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Selem)…

Kendimize soralım kime gideceğiz?

Tercihimizi kimden yana koyacağız?

Çocuklarımıza hangisi bizim liderimiz diyeceğiz? Onlara kimi sevdireceğiz? Hz. Muhammed Mustafa’yı  (Sallallahü Aleyhi ve Selem) mı?

Yoksa Ebu Cehil ve Ebu Lehep’i mi?

Biz, gerçekten Ebu Cehil’i, Ebu Leheb’i çocuklarımıza sevdirebilir miyiz?

İçimiz buna el verir mi?

Hangimiz, oğlum Ebu Cehil başkanımızdır, o, Muhammed’i sevenlere kötü diyorsa biz de onları kötü bileceğiz, diyebilir?

Hangimiz, kızım Ebu Lehep, yaşlı bilgemizdir, o,  Muhammed’i sevenlerin yanına gitmeyin diyorsa Muhammed’in yolunda olanların yanına gitmeyeceğiz, diye öğüt verebilir?

Bunu yapabilecek kaç kişi var; evimizde, sokağımızda, mahallemizde, köyümüzde, ilçemizde, büyük şehrimizde?

Git ey oğlum Ebu Cehil amcanla birlikte Muhammed’e dil uzat diyebilecek kadar gaddar bir baba…

Git ey kızım Uhud’da, Hind’le birlikte zılgıt at, gençleri Hamza’ya karşı, Musab’a karşı, Ömer’e karşı, Ebubekir’e karşı, Muhammed’e karşı savaş için coştur… Hind’le birlikte Hamza’nın ciğerini çiğne diyebilecek kadar şirke sevdalı bir anne…

Biz onlardan biri olabilir miyiz?

Öyleyse nasıl oluyor da biz çocuklarımızı çağın Ebu Cehil’inden, Ebu Lehep’inden uzak tutmuyoruz?

Bize ne oluyor da, gözlerimiz nasıl sihirleniyor da biz çağın Ebu Cehil’lerini, Ebu Lehep’lerini kurtarıcı diye görebiliyoruz?

Nasıl oluyor da Resulullah’ta ne yoksa onu kendinde bulunduran Resulullah neye düşmansa ona teşvik eden kişilere öncü, başkan, lider diyebiliyoruz?

Ebu Lehep, Ebu Cehil Mekke halkını batırmaya çalışıyordu da onların bugünkü kopyaları nasıl oluyor da kurtarıcı diye görülebiliyor?

Bizler, çocuklarımızı emanet etsek kişilikleriyle, ahlaklarıyla içkiye, kumara, fuhşa alıştıracak olanları nasıl oluyor da “büyük kurtarıcı” diye çocuklarımıza anlatabiliyoruz?

Bizim elimizde tesbih, salavatlarımızı sayarken nasıl oluyor da araya Resulullah düşmanlarını övücü sözler koyabiliyoruz?

Biz, keşke Kur’an öğrenebilseydim derken çocuklarımız Kur’an-ı Kerim yakanları seviyor, onlarla birlikte koşuşturuyorsa bu işte bir yanlış yok mudur?

Bizler kurtuluş Resulullah’ın yolunda olmaktır derken, çocuklarımıza “Kurtuluş Muhammed’in dininden uzaklaşmaktır”; O’nun yolu ilkel bir yoldur, gericiliktir, özgürlük düşmanlığıdır diyenleri sevdirecek, güçlendirecek bir hâl içindeysek bizim ben ne yapıyorum? Kimim, kimin yanındayım, kimin yolundayım? Diye bir durum değerlendirmesi yapmamız gerekmiyor mu?  

Bu tutarsız hâl üzerinde yeniden düşünmek ve hayatımızda Muhammedî Sevda’yla uyuşmayan ne varsa onu atmak durumundayız.

Kurtuluş bundadır.

Çocuklarımızın gönlünü o sevdayla doldurmanın, gençlerimizi O’nun yol arkadaşı şerefine erdirmenin yolu burasıdır.

Ne mutlu bunu başaranlara…

Abdulkadir Turan / Doğruhaber

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir