• DOLAR 32.506
  • EURO 34.889
  • ALTIN 2485.311
  • ...
Arakan`daki vahşet Bitlis`te telin edildi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Myanmar ordusu ve Budistler tarafından, Arakanlı Müslümanlara karşı yapılan vahşi katliam ve soykırım, Bitlis'te düzenlenen basın açıklamasıyla kınandı.

Bitlis merkez Mutki durağında, Bitlis Memur-Sen öncülüğünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, "Müslüman uyuma kardeşine sahip çık", "Mekke, Kudüs, Arakan; yekvücuttur Müslüman" sloganları eşliğinde sık sık tekbirler getirildi. HÜDA PAR Bitlis İl Teşkilatı ve birçok STK'nın da destek verdiği basın açıklamasını okuyan Memur-Sen İl Temsilcisi ve Medeniyet Platformu Dönem Başkanı Cabir Durak, Myanmar'ın Rakhayn Eyaleti'nin kuzeyinde 25 Ağustos gecesi meydana gelen saldırıların ardından, Myanmar ordusu ve Budistler tarafından sivil Arakanlı Müslümanlara karşı katliam yapılmaya başlandığını belirtti.

Durak, yaşanan zulme karşı dünyanın kör ve sağır kesildiğine işaret ederek, "Bugün dünyanın her yerinde Müslümanlar büyük zulümlere ve katliamlara maruz kalıyor. Buna karşın uluslararası örgütler ve Batı dünyası çirkin bir ikiyüzlülükle İslamofobiyi pompalamakla meşgul. BM ve diğer uluslararası örgütlerin Müslümanlara yönelen zulüm karşısındaki sessizliği mevcut zulümleri arttırmakta ve yeni zulümlere davetiye çıkarmaktadır. Ancak hemen şunu da eklemeliyiz ki bu zulmün diğer bir ortağı da kendi milletine uygulanan zulüm karşısında sesini yükseltmek ve çözüm üretmek yerine üç maymunu oynamayı tercih eden İslam dünyasıdır. Zulmün sadece seyircisi olmayan, aynı zamanda birçok yerde öznesi de olan Batılı devletlerin çifte standartlı yaklaşımından medet uman bir yaklaşımla çözüm üretmenin mümkün olmadığı bilinmelidir." dedi.

"Temel sorun İslam dünyasının örgütsüzlüğünden kaynaklanıyor"

Temel sorunun İslam dünyasının örgütsüzlüğünden kaynaklandığına dikkat çeken Durak, İslam ülkelerinin biran önce harekete geçmesi gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: "Temel sorun İslam dünyasının örgütsüzlüğü ve sinmişliğidir. İslam dünyası ülkeleri biran önce harekete geçmelidir. Bu bağlamda Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı'nın toplanarak gerekli adımları atması konusundaki çağrısını destekliyoruz. Bu bağlamda İslam ülkeleri hükümetlerini, İslam dünyasındaki bütün kurumları, dünyadaki bütün insan hakları ve yardım kuruluşlarını gerekli sorumluluğu almaya, Arakan'ı BM ve diğer örgütler nezdinde dünya gündemine taşımaya, saldırıların durdurulması için Myanmar hükümetine baskı yapmaya, yanı sıra Arakanlı Müslümanlara fiili destek sunmaya çağırıyoruz. Bunun yanında İslam dünyasının, çok yönlü ve çok cepheli saldırılara karşı yapısal çözümler üzerinde çalışması gerekliliğini bu vesileyle hatırlatmak istiyoruz. Bizler Medeniyet Platformu olarak, Myanmar hükümetini ve sessiz kalan her kurum ve ülkeyi kınıyoruz. Arakanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Arakan için insani yardım ve diplomasi konusunda ciddi adımlar atılması için çağrıda bulunuyor ve bu konularda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduğumuzu bütün kamuoyuna, ilgili ve yetkili herkese duyuruyoruz."

Son üç gün içerisinde Arakan'ın çeşitli köylerinde 3 bini aşkın Müslümanın katledildiğini, 100 bini aşkın Müslümanın yurdundan edildiğini altını çizen Durak, Bangladeş sınırının da kapalı olması nedeniyle yüz binlerce Müslümanın katledilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti.

"Arakan'lı Müslümanlar uzun yıllardır çok yönlü ve derin ayrımcılığa, asimilasyon ve soykırıma tabi tutuluyorlar"

Durak, Arakan'da Müslümanlara yönelik yapılan zulümlerin tarihi sürecine de değinerek, şunları kaydetti: "Budist Burma hükümetinin Arakan'daki zulümleri 1942 yılından beri hiç durmadan devam ediyor. Her gün aşağılanan, tacize uğrayan, köyleri mahalleleri basılan Arakanlılar BM'ye göre de bu çağın en mazlum halklarından biri durumunda. Zira Arakan'da yaşanan zulüm ne dünya kamuoyunun gündemine girebilmekte ne de şimdiye kadar zulmü hafifletecek ciddi bir girişim söz konusudur. 1784 yılına kadar bağımsız olan Arakan, Burma ve İngilizlerin işgaline uğradı. Bağımsızlık öncesi etnik temizliğe girişen Budistler, 28 Mart 1942'de 150 bin Arakanlı'yı katledip yüz binlercesini yurtlarından çıkardılar. Burma'ın 1948'de bağımsızlığını kazanmasıyla baskı daha da sistematik hale geldi. Müslüman Arakan halkını İslami köklerinden koparmak için İslami eğitim veren okullar kaldırıldı ve Budist müfredat uygulanmaya başlandı. Başörtüsü kullanılması ve kurban kesilmesi yasaklandı. İslami isimler yerine Budist isimlerin kullanılması ve Kur'an-ı Kerim'in harflerinin Burma harfleriyle değiştirilmesi zorunlu hale getirildi. Arakan'lı Müslümanlar uzun yıllardır çok yönlü ve derin ayrımcılığa, asimilasyon ve soykırıma tabi tutuluyorlar. Müslüman toplumun önderleri, alimleri ve ileri gelenleri katlediliyor. Arakanlı Müslümanlar bu dayatmalara boyun eğmedikçe baskının, katliamların, sürgünlerin dozu artırılıyor. 1962 yılında başlayan komünist dönemde 22 yıl boyunca 20 bin Arakanlı öldürüldü, mallarına el konuldu ve kadınlarına tecavüz edildi."

1982 yılında Arakanlı Müslümanların vatandaşlıklarının ellerinden alındığını ifade eden Durak son olarak şu ifadeleri kullandı: "Arakanlılar yüzyıllarca bağımsız olarak yaşadıkları öz vatanlarında 'öz yurdunda garip, öz vatanında parya' durumuna düşürüldüler. 1990'lardan sonra yeniden başlayan kıyım döneminde binlerce Arakanlı şiddete maruz kalarak hayatını kaybetti, 200 bin Arakanlı Bangladeş'e sığındı. 2012 yılında yeniden toplu tutuklama, köylerin yakılması, tecavüzler, katliamlar, camilerin yakılması gibi insanlık dışı muameleler başladı. 150 bin kişi evlerini terk etti. Bu zulümler bütün dünyanın sessiz bakışları arasında 2016 yılında tekrar etti. Bugün sayıları 5 milyonu aşan Arakanlıların 4 milyonu 1942 yılından beri uygulanan sistematik baskı ve zulmünden kaçarak Malezya, Bangladeş, Pakistan, Suudi Arabistan, Tayland, Endonezya ve Avrupa'da mülteci olarak yaşıyor." (Şükrü Tontaş - İLKHA)


















 

Bu haberler de ilginizi çekebilir