• DOLAR 32.601
  • EURO 34.835
  • ALTIN 2496.828
  • ...
Irak Kürdistanı`nda Bağımsızlık Referandumu -4-
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Tahir Özsoy / DOĞRUHABER

Riskler, Tehditler ve Olasılıklar

Rusya'nın tavrı referandum ve olası yeni adımlarda her şeyin “barışçıl" bir zeminde yürütülmesi şartına endeksli görünmektedir. Bu konuda Ruslar, ne Kürtleri ne de bağımsızlığa karşı çıkan Bağdat hükümeti ve komşu ülkeleri küstürecek herhangi bir açıklamada bulunmaktan kaçınmaktadır. Bu anlamda Rus hükümetinin referandum ile ilgili görüşlerini yansıtan Dışişleri Bakanı Lavrov, Temmuz ayında Rudaw'a verdiği röportajda şu görüşleri dile getirmiştir: “Daha önce de söylediğim gibi, biz referanduma Kürt halkının talebi olarak bakıyoruz. Anladığımız kadarıyla Kürt otonom bölgesi sakinlerinin büyük bir bölümü referandumun yapılmasını destekliyor. Bu meselede son karar verildikten sonra, siyasî, jeopolitik, demografik ve ekonomik sonuçlarına ilişkin her şey düşünülecek. Kürt sorunu şimdi yeni Irak sınırlarından çıktığına göre, bazı komşu ülkelerinizin bütün mesele ve sorunlarını etkileyecektir. Bu açıdan söz konusu sorun, yani Kürt sorunu, bölgedeki mevcut sorunların çözümünde büyük bir rol ve büyük bir yere sahip. Kürt halkının, talebini barışçıl çerçevede göstermesini ve referandum sonuçlarının gerçekleştirilmesinin de barış içinde olacağını ümit ediyoruz. Daha önce de dile getirdiğim gibi, Irak'ın komşularının düşünceleri göz önünde bulundurulmalı. Anladığım kadarıyla Kürt otonom bölgesi başkanlığı komşu ülkelerle irtibat içinde. Irak devletinin bütün komşularının başkentleriyle. Karşılıklı saygının göz önünde bulundurulduğu bir süreçte, Erbil ve Bağdat'ı desteklemeye hazırız. Tarihin de gösterdiği gibi, seçim bir günde bütün sorunların çözümü anlamına gelmez. Tekrar ediyorum. Bu süreç çok önemli, Kürt sorunu bütün bölge açısından önemli olduğu için yavaşça ve ciddi bir şekilde yaklaşılmalı."

Avrupa'nın referandum ve bağımsızlık tavrı ise, ABD ve Rusya'dan çok da farklı değildir. Buna karşın en keskin açıklama, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'den gelmiştir. Gabriel, “Irak'ın birliğini tehlikeye düşürmek, hatta devlet sınırlarını yeniden çizmek istemek doğru yol değildir. Bu, Erbil ve aynı zamanda Bağdat'taki zaten zor ve istikrarsız durumu daha da arttırır." diyerek belki de bilinen en sert açıklamayı yapanlardan birisi olmuştur. Buna rağmen Kürt yönetiminden yapılan açıklamalara göre ABD referandum için bir gözlem heyeti göndereceğini açıklarken, Avrupa'dan da gözlemci heyetlerin gelmesi için çalışmaların yürütülmekte olduğu belirtilmiştir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Bağımsız Kürdistan fikri, Irak Kürtlerinin eskiden beri taşıdığı bir fikirdir ve bu uğurda uzun bir mücadele geçmişleri bulunmaktadır. Yeni değişim haritalarının dayatıldığı “Ortadoğu”da yaşanan kırılmalar, Kürtler tarafından bağımsızlık arzularının gerçekleşmesi için fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte işgal sonrası Irak'ta uygulanan planlar, farklı unsurların bir arada yaşayamayacağı bir coğrafya parçasını hedeflemiştir. Uzun zamandır yürütülmeye çalışılan federasyon sistemi, Kürtlerle merkezî hükümet arasındaki sorunları çözmeye yetmemiştir. Bunda en belirgin sebepler arasında “güvensizlik" öne çıkmaktadır. IKBY'nin Irak hükümetinden neredeyse bağımsız konumda olduğu süreçte Irak'ın içinde bulunduğu durum ve Irak'a hükmedenlerin tutumları, Kürtlerde Irak içinde kalmalarının yararlarına olabileceği yönünde bir kanaat oluşturmamıştır. Aksine bu süreçte yaşananlar ve basına yansıyan beyanatlar, Kürtlerde Irak'ın içinde kalmalarının acılarının sürmesi anlamına geleceği; Irak'tan ne kadar uzaklaşırlarsa o ölçüde huzur bulacakları yönünde kanaat oluşturmuştur. Bundan dolayı referandum aleyhindeki beyanatlar daha çok bağımsızlığın acıları artırabileceği gibi olumsuz bir gerekçe etrafında toplanmaktadır.

Bu noktadan hareketle IKBY'nin bağımsızlık referandumu ile ilgili şu noktalar öne çıkmaktadır:

1- Uluslararası güçler, Irak'la ilgili planlarını Kürtleri araçsallaştırarak gerçekleştirmek istediklerinden Kürtlerin Irak'tan ayrılmasına karşı çıkmaktadırlar. Ancak Kürtlerin taleplerinin karşısında duran güç olarak görünmek istemediklerinden Kürtleri oyalama yoluna gitmeyi tercih etmektedirler. 

2- Kürt nüfusun bulunduğu çevre ülkeler, bağımsızlığın kendi vatandaşları olan Kürtler arasında da hareketliliğe yol açacağını düşünmekte; bunu kendi ulusal güvenliklerine yönelik tehdit olarak görmektedirler.

3- IKBY'de referanduma muhalif partiler, Mesud Barzani'nin amacını sorgulamakla birlikte daha çok, Kürt nüfusun bulunduğu çevre ülkelerin kaygıları etrafında görüş beyan etmektedirler. Çevre ülkelerle farklı bağlara sahip bu partiler, aynı zamanda uluslararası güçlerin konuya temkinli yaklaşmasından da bağımsızlığın Kürtlerin gücünü aştığı ve Kürtlere huzur getirmeyeceği sonucuna varmaktadırlar.

4- Kürtlerin bağımsızlığından yana bir görüntü içinde olan İsrail, bölge ülkelerini etkisi altında tutmak için sürdürdüğü şantaj siyasetinin yanında, bölgenin geleceğinde kendisini yalnızlıktan uzak tutacak arayışlar bağlamında konuya yaklaşmaktadır. Suudi Arabistan ve BAE ortaklığı ise uluslararası güçlerden bağımsız düşünme yetisinden uzak olmakla birlikte yaklaşımını, Arapları, Türkiye ve İran'ın yayılma projelerinden bağımsız Kürdistan tampon bölgesiyle koruma fikrini ileri süren kimi Arap milliyetçilerinin tezleriyle buluşturmaktadır.

5- “Kürtlerin haklarından yana bir İsrail-Kürtlerin haklarına karşı çıkan Müslüman ülkeler" denklemi, Kürtleri İslâm'ın etkisi dışına çıkarma yönündeki uluslararası projelere hizmet etmektedir. Kürt halkının her tür talebinin İsrail'in çıkarıyla ilişkilendirilmesi, İsrail'in Kürtlere ve bölge ülkelerine yönelik emellerini gerçekleştirmeye katkıda bulunurken Kürtlerin Müslüman toplumlarla ilişkisini de olumsuz etkileyecektir. Kürtlerin taleplerini çevredeki Müslüman ülkelerin ulusal güvenlik problemi duyarlılığı etrafında ele almak adına İsrail'in çıkarları ile özdeşleştirmek, bölgede İsrail'in alanının açılarak bölge ülkelerinin gelecekte baş etmekte güçlük çekecekleri güvenlik sorunları ile yüzleşmelerine yol açma ihtimalini barındırmaktadır. Kürtlerin taleplerinin kendi gerçekliği içinde, ait olduğumuz dünyanın kriterleriyle İslâmî bir yaklaşımla ele alınması, Kürtleri Batılılaşmayla birlikte yüz yüze kaldıkları mağduriyetten kurtaracağı gibi bütün bölge için de kârlı bir yol olacaktır. Huzursuzluk içinde yaşamak istemeyen, maddî ve manevî anlamda mutluluğu arayan Kürtlerin mağduriyetlerini gidermek, başta İslâm ülkeleri olmak üzere tüm aktörlerin sorumluluğudur.

6- Bundan sonraki süreçte IKBY, referandumun yapılmaması yönünde baskılara maruz kalacaktır. Nitekim Suudi Arabistan'ın yaklaşımına rağmen Arap Birliği Genel Sekreteri referandumun yapılmaması çağrısında bulunmuştur. IKBY, şu anda bu baskılara direniyor görünse de referandumun önünde iptal edilme ya da ertelenme seçeneği de vardır. Bununla birlikte referandumdan “Evet" çıkması, IKBY'nin hemen bağımsızlık ilan etmesi anlamına gelmemektedir. Böyle bir durumda IKBY, bir kez daha arayışlar içine girecektir. Referandumdan, düşük bir ihtimalle, “Hayır" çıkması ise Mesud Barzani ve ailesinin IKBY'de sorunlarla karşılaşmalarına yol açacak, diğer siyasî partilerin değişim talebi daha çok duyulacaktır. Böyle bir durumda IKBY'de iç karışıklığın görülmesi de ihtimaller arasındadır. Şartlar ileride nasıl gelişir bilinmez ama merkezî hükümetle ya da Kürt partiler arasında ileriki süreçte yaşanabilecek olası bir çatışma ihtimali, durumu daha da içinden çıkılmaz bir hâle sokabilecektir. Böyle bir durumda Kürtler şu anki kazanımlarının önemli bir kısmını bile kaybetme olasılığıyla karşı karşıya kalabileceklerdir.     

SON

Bu haberler de ilginizi çekebilir