• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Bu Ülkede Müslümanlara Savaş Açılmıştır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
GAZİANTEP - Tessettür Seferberliği Platformu (TESSEP) öncülüğünde Tesettüre Çağrı Platformu (TESÇAĞ) ve İnsani Hak ve Özgürlükler Platformunun desteğiyle İslam`ın emri olan başörtüsünün her alanda serbest olması için Gaziantep`te miting gibi kitlesel bir basın açıklaması yapıldı.

Demokrasi Meydanı hükümet binasının yanında yapılan kitlesel basın açıklamasında; kurtuluş savaşından sonra yapılan Lozan antlaşmasıyla birlikte bu ülkenin asıl sahipleri olan Müslümanların inançlarına savaş açılarak her türlü haklarının ellerinden alındığı vurgusu yapıldı.

Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan kitlesel basın açıklamasının açılış konuşmasını yapan Tesettür Seferberliği Platformu Diyarbakır sözcüsü Fikri Karavil, "Yıllardan beridir Müslüman halkın inancına, hak ve hukukuna savaş açılmıştır, zulmedilmiştir, hakları ellerinden alınmaya çalışılmıştır. bu maalesef Türkiye`nin bir gerçeğidir" dedi.

Bu Ülkeyi Nur Yüzlü, Sarıklı Dedeleriniz ve Çarşaflı Nenelerimiz Bize Hediye Etti
Bu ülkenin asıl sahiplerinin Müslümanlar olduğunu belirten Karavil, "Ülkemizin asıl sahibi Müslümanlardır, yüzde 99`u İslam dinine tabi olan Müslümanlardır bu ülkenin asıl sahipleri. Çünkü bu ülkeyi, bu güzel vatanımızı bizlere hediye eden kurtuluş savaşındaki nur yüzlü dedelerimizdir, nur yüzlü ninelerimizdir, hayasından dolayı yüzü kızaran eli kınalı bacılarımızdır. Düşmanları kovabilmek için imanlarıyla siper olan müminler ve müminelerdir" ifadelerine yer verdi.

Açılış konuşmasının ardından başörtülü olduğu için okuluna alınmayan Şahinbey Pakize Kemal Öğücü İlköğretim Okulu öğrencisi Zeynep Kütükçü, başörtülü okuluna devam etmek istemesinden dolayı yaşadığı hukuksuz süreci anlattı.

Lozan Antlaşmasından Beri Bu Halkın İnancına Savaş Açılmıştır
Daha sonra basın açıklamasını okuyan Tesettür Seferberliği Platformu Başkanı Salih Demir Hoca, Lozan anlaşmasından beri Türkiye`deki İslami görünüm ve unsurları ortadan kaldırmayı kendine ilke edinmiş bir zihniyetin Müslümanları kamusal alanda İslami şiarlarıyla kabul etmediğine vurgu yaparak; "Müslümanların sarığını sakalını çarşafını tesettürünü kendine düşman kabul eden bu zihniyet bir türlü devlet idaresinden temizlenememiştir" ifadelerini kullandı.

Allah`ın emri olan tesettür ve başörtülü okuma ve çalışma hakkının muhafazakâr bir hükümete rağmen güvence altına alınamadığını vurgulayan Demir, "İslam`a düşman zihniyetin saldığı korku, özellikle İslami yaşama taviz veren idarecileri uğrattığı cezalar (ezana izin vereni idam etme gibi) on yıldır iktidarda olan hükümeti hakları verme yönünde tereddüde düşürmektedir. Ustalık döneminde de bu sorun halledilemeyecekse emeklilik döneminde mi halledilecek" dedi.

Demir, "Gerek Avrupa insan hakları sözleşmesi gerek insan hakları evrensel beyannamesi herkesin dini vecibelerini yerine getirmesinin bir hak olduğunu ve bunun hiçbir şekilde engellenemeyeceğini belirtmektedir. Yine Anayasa`nın 24. Maddesi Din Hürriyetinden bahsetmektedir. Türkiye Cumhuriyeti imza koyduğu bu uluslararası sözleşme ve Anayasası gereği her Müslüman`ın dinini yaşama hakkına riayet etmek zorundadır" diye konuştu.

Devlet Müslümanlara Engel Olmaktan Vazgeçsin
Devlet yetkililerine Müslümanların dinini yaşamasına engel olmaktan vazgeçmesi çağrısında bulunan Demir, "Tesettür toplumsal bozulmayı engelleyen insanı eşrefi mahlûkat haline getiren fıtri kurallardan bir tanesidir. Tesettür Müslüman bayanın şiarıdır. Tesettüre karşı yapılacak her türlü saldırıya karşı sabırla göğsümüzü gereceğiz. Devlet Müslüman`ın dinini yaşamasına engel olmaktan vazgeçmelidir. İslam bireyi ve toplumu şekillendiren bir dindir. İslam`ın bizi şekillendirmesine kimse engel olamaz" ifadelerine yer verdi.

Allah`ın Emrini Yaşamaya Çalışanlar Düşman Olarak Görülmekte
Demir, Allah`ın Emrini yaşamaya çalışan Müslümanların düşman olarak görüldüğünü belirterek; "Allah`ın emri olan başörtüsü düşman bir giysi olarak kabul edilmekte ve bunu takanlar eğitim hakkından yoksun bırakılmaktadırlar."dedi.

Anayasanın 42 ve 1739 sayılı Milli eğitim temel kanunun 22. Maddesinde ilköğretimin mecburi olduğunun hükme bağlanmasına rağmen çocukların okullarına alınmadığını belirten Demir, "Gaziantep ilinde örtülü olarak okumak isteyen bacılarımızın okuma hakkı, hukuka aykırı bir şekilde ellerinden alınmıştır. Bu bacılarımız yasalara aykırı bir şekilde okula alınmamaktadırlar. Okula almayanlar suç işlemekte ve yargılanmaları gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Yargı Herkese Eşit İşlemeli
İlköğretim çağındaki çocukların derslere girmelerini engelleyerek suç işleyen mili eğitim ve okul idarecileri hakkında yargının harekete geçemediğini vurgulayan Demir, yargının zayıflara olduğu gibi güçlülere de işlemesi gerektiğini vurguladı.

Keyfi Uygulamaya Bir An Önce Son Verilsin
Demir, Gaziantep`te yargıyla bürokrasinin haksızlıkta birleştiğini belirterek; "Üzücüdür ki yargı ile birlikte Antep bürokrasisi de aldığı çarpık kararlarla sınıfta kalmıştır. Bu nasıl bir yönetimdir. Yetkililer bu hukuksuzluğa neden sessiz kalıp başörtülerinden dolayı çocuklarımızın eğitim haklarının ellerinden alınmasına göz yummaktadırlar. Yetkilileri acil olarak yetkilerini kullanmaya, keyfi uygulamalara son vermeye davet ediyoruz" ifadelerine yer verdi.

Temel Hak İçin Yazılı Emre Gerek Var mı?
Üniversitelerde başörtüsü yasağının hala kalkmadığına dikkat çeken Demir, "Şu anda da üniversitede çözüldüğü söylenen başörtüsünün Gaziantep Üniversitesi`nde, staja giden öğrencilerimizin gittiği kurumlarda başörtüsü zulmüne maruz kaldıklarını esefle kınayarak kamuoyuna duyuruyoruz. Başörtüsü insani ve İslami bir haktır. Bunun için bir yazılı emre gerek var mı?"dedi.

Aile Bakanı, Yoksa Başörtülülerin Bakanı Değil mi?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin`e seslenen Demir; "Yaptığı açıklamalarda; kadına karşı işlenen en ufak bir haksızlığa karşı seslerini yükseltirken ve cezalar yağdırılmaya çalışılırken; okul önlerinden kovulan, aileleriyle birlikte tartaklanan, kendini polis olarak tanıtan derin güçler tarafından tehdit edilen küçük kız çocuklarımızın ve örtü mağduru bayanlarımızın da bakanı değil mi ki, bu zulüm karşısında seslerini hiç duyamıyoruz" diye sordu.

Yapılan zulümlere karşı Hükümet ve yargıyı bir an öce harekete geçmeye çağıran Demir, "Sadece Gaziantep`te değil Türkiye`nin birçok bölgesinde bu zulüm halen devam etmektedir. Bu zulmü yapanları kınıyor. Zulme boyun eğmeyeceğimizi ve bu zulmün kaldırılması için hükümetin ve yargının bir an önce harekete geçmesini talep ediyoruz" dedi.

Hükümetin de Samimiyet Testi Burada Ortaya Çıkacaktır
Tesettürün bir an önce hayatın her alanında serbest olması için çalışmalar yapılmasını talep eden Tessep başkanı Demir, "Ayrıca dindar nesil yetiştirmeden bahsedildiği ve ilköğretimde de başörtüsünün gündeme geldiği bir zaman diliminde yeni yapılacak Anayasaya hemen hayatın bütün alanlarında Tesettür Serbesttir ibaresi konulup bu konu il ilgili Kamuoyunun vicdanı da rahatlatılmalıdır. Hükümetin de samimiyet testi burada ortaya çıkacaktır. Yoksa umutlar yine başka bir hükümete mi kalacak" diye konuştu.

Demir, "Müslüman halkımızın hükümetten beklentisi şudur ki; yıllardır devam etmekte olan başörtüsü zulmüne bir an önce son versin ve her alanda halkın tercihine bıraksın" dedi.

Son olarak Gaziantep Valisine seslenen Demir, "Halkımızın Gaziantep Valiliğinden isteği şudur ki; yasalarda olmayan bu zulme son vermesi ve yetkilerini insan hak ve hukukuna uygun kullanarak, tüm kurumlarda başörtüsünün önündeki bürokratik engelleri ortadan kaldırmasıdır" ifadelerine yer verdi.

Gaziantep İlim-Der, Umut-Der, Rahmet-Der, Mustazaf-Der Gaziantep Şubesi, Anadolu Gençlik Derneği Gaziantep şubesi ve Saadet Partisi il başkanlığı ile çevre illerden onlarca STK`nın da destek verdiği kitlesel basın açıklamasına katılan binlerce kişi, "Zalimler için yaşasın cehennem", "Eğitim hakkımız engellenemez", "Hepimiz şehitkamil`iz" sloganlar atarark, "ya Allah`ın emri ya da ikiyüzlü yargının zulmü", "Allah`a nasıl hesap Vereceksiniz?", "Kışla Tipi Eğitime Hayır" gibi dövizler taşıdı. (Şefik Mert, Bekir Aslan - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir