• DOLAR 32.59
  • EURO 34.832
  • ALTIN 2495.732
  • ...
‘Tek` Ümmet Olma Zamanı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Analiz

Geçtiğimiz hafta Afganistan’daki Bagram NATO üssünde Amerikalı işgal askerlerinin, Kur’an-ı Kerim ve dini kitapları yakması ülkeyi ayağa kaldırmış ve halen süren protesto eylemlerinde şu ana kadar en az 30’dan fazla Müslüman yine işgal askerlerince katledildi.

Olaydan sonra Amerikalı komutan çıkıp özür diledi. Sonrasında ABD Başkanı Obama da özür diledi. Sonra ne oldu? Hiç bir şey… Yaptıkları adeta yanlarına kâr kaldı. Hatta her zaman yaptıkları katliamları bu kez sözde kendilerini savunmak adına Afgan Müslümanlar katledildi.

Obama’nın göstermelik de olsa özür dilemesi ABD’de yapılacak seçimde Cumhuriyetçilerin başkan adaylığı için yarışan Eski Pennsylvania Senatörü Rick Santorum’un tepkisini çekmiş ve ‘özür dilemesine gerek yoktu’ diyerek ABD yönetimi ve çevresinin insanlıktan nasibini almamış, ne derece bozuk bir zihniyete sahip olduğunu göstermesi açısından önemli bir ayrıntı teşkil ediyor. Rabbimizin tüm insanlığa yol gösterici olarak gönderdiği mukaddes kitabımız Kur’an’ımızın yakılması bir insanlık suçudur ve bu alçaklığa sessiz kalmak, iki milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasının tüm Müslüman fertlerinin en büyük utancıdır. Afgan Müslümanlar bu konuda üstlerine düşen görevi yerine getirdiler ancak işgalcileri ülkelerinden defederek daha fazlasını da yapabilirler.

KINAMALAR YETMEZ MEYDANLARA İNMELİ

Kur’an yakılması olayına kınamalar, basın açıklamaları yetmez. Böyle bir alçaklık karşısında Müslümanlar dünyanın her tarafında meydanlara inmeliydi. Eğer büyük bir tepki gösterilseydi insanlıktan nasibini alamamış bu katil işgalciler bırakın mukaddesatlara bu yaptıklarını, işgal altında tuttukları ülkelerden çekilir, işgal etmek için bir değil bin kez düşünür öyle hareket ederlerdi. Ama İslam dünyasının Kur’an’ın yakılmasına sessiz kalması işgalci haçlı zihniyetine daha fazla cesaret veriyor. Yaptıkları katliamları artırıyor, işgal edilerek yeraltı ve yer üstü zenginlikleri sömürülecek bir sonraki İslam ülkesi için rahatça planlar yapabiliyor.

İŞGALLER, İSLAMİ CAMİALARIN AYRILIKLARDAN KAYNAKLANIYOR

Zaten İslam dünyasının başına ne geldiyse hep bu ayrılıklardan geldi. Peki, bu ayrılıkların fayda vermediğini İslami camialar bilmiyor mu? Evet, çok iyi biliyor ve de sürekli tekrarlanıp durulan bir vaziyetle bu söylem her fırsatta dile getiriliyor. Ancak bir türlü bir iletişime geçilmiyor. İslami camiaların birbirlerinden farklı farklı düşünmeleri kabul edilebilir şeyler, sonuç itibarıyla gelip aynı kapıya, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kapısına dayanıyor. Ama iş bu kez teknik konulara takılıyor; kim öne geçecek hesapları. İşte bu sorun ümmettin birleşmesine ve güç kazanmasına engel oluyor. Bundan dolayıdır ki İslam ülkeleri kolayca işgal edilebiliyor, Müslümanlar dünyanın her tarafından zulüm ve katliamlara maruz kalıyor.
Filistin siyonist israil’in, Keşmir Hindistan’ın, Moro Filipinler’in, Çeçenistan Rusya’nın işgalinden kurtulamaması, Afganistan’ın önce Rusya sonra Amerika olmak üzere hiç bitmeyen işgali, İslam dünyasının birlik olmaması ve Müslümanların bölük pörçük hareket etmelerinden kaynaklanıyor.

KİM ÖNE GEÇECEK MESELESİ ARTIK SORUN OLMAMALI

Örnek vermek gerekirse; öncesinde işbirlikçi yöneticilere ve işgalcilere karşı kazanılan zafer sonrası Somali’nin bir türlü anlaşamayarak birbiriyle çatışan ve hatta Batının desteğiyle Kenya ve Etiyopya askerlerini ülkelerini işgal etmeleri pahasına iktidarı paylaşamayan Müslümanların derdi ne sizce; kim öne geçecek meselesi. Afganistan’da da öyle olmamış mıydı. Uzun yıllar işgalci Ruslara karşı omuz omuza birlikte mücadele veren ve zafer kazanan Müslümanlar, daha sonra kendi aralarında iktidar kavgasına tutuşmuştu. Sonrasındaki aşamada sağlam temellere oturmayan yapı kolayca işgal edilmişti. Bunlara benzer küçük büyük olmak üzere çok örnek var. İslam dünyası bu gibi sorunlardan dolayı çok acılar çekti. Arap baharıyla Tunus, Mısır ve Libya gibi İslam ülkelerindeki diktatörlerinin devrilmesi bile İslami camiaların birlikte bir direnişiyle değil, İslami camiaların da içinde bulunduğu bireysel Müslüman halkların dayanışmasıyla gerçekleşen acı bir gerçektir. Birçok İslam ülkesinde ise Batının güdümünde hareket eden rejimler ve kukla yöneticilerin hüküm sürebilmesi, Müslümanların birleşemeyip güç oluşturamamasından kaynaklanıyor. Ancak bölgede Allah’ın yardımı ve inayetiyle oluşan İslam baharıyla İslam dünyası işgal ve zulümlerden arınarak yeniden şekilleniyor. Bu yüzden bu yeniden dizaynın devamı ve kalıcılığının olması için İslami camiaların öncüleri, ‘Ene’den kurtulmalı ve ‘birlik’te bir ümmet halinde Kur’an ve Sünnet ekseninde hareket etmek için gerekli adımları ivedilikle atmalıdır.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir