• DOLAR 32.368
  • EURO 34.974
  • ALTIN 2325.402
  • ...
Tanıkların dilinden 15 Temmuz direnişi -17
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

249 kişinin şehid olduğu, 2 bin 196 kişinin de yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. O gece unutulmadı ve nesilden nesle aktarılacak bir milletin direnişini miras bıraktı.

15 Temmuz gecesi tankın otomobilini ezdiği sırada ölümün kıyısından dönen Gazi Metin Kolca, o gece yaşadıklarını İLKHA muhabirlerine anlattı.

Darbe girişimini öğrendiğinde Nevşehir'den Ankara'ya gelen Kolca, o gece ayağından vurulup, tankın lüks otomobilinin üzerinden geçtiği sırada Sıhhiye köprüsüne düştü. Köprüden düşmesi sonucu elinde de kırıklar oluşan Kolca, darbecilere karşı verdiği mücadeleden dolayı kendisiyle gurur duyduğunu belirtti.

"Eşim bana oğlumun 7 günlük olduğunu hatırlattı"

Darbe girişiminin olduğu gece ölümü göze aldığını ifade eden Kolca, kendisinin ölmesi durumunda ailesinin yalnız kalacağını ama 86 milyon insanın kurtulacağını söyledi.

Darbe girişiminden 8 gün önce bir oğlunun dünyaya geldiğini dile getiren Kolca, "Oğlum 7 Temmuz'da dünyaya gelmişti. Oğlum 8 günlüktü. Oğlumla ilgili bazı hastane işleri vardı onlarla ilgilendim. O günde arabamın önüne bayrak koymuştum. Hatta sosyal medyada o fotoğraf mevcut. 15 Temmuz günü saat 21.30 gibi eve geldim. Normalde uyumam, yatsı namazı ezanı geç okunduğu için uyudum. Ben uykudayken eşim beni kaldırarak Genelkurmay Başkanının rehin alındığını ve Genelkurmay Başkanlığının önününde kalabalık olduğunu söyledi. Ben televizyona baktım ki ortalık karışmış. Darbe olduğunu bilmiyordum, çünkü ben 1982 doğumluyum ve darbenin ne olduğunu bilmiyordum, eski darbelerde ben çocuktum. Ondan sonra Cumhurbaşkanımızın telefonla televizyona bağlanarak halkı sokağa çağırmıştı. Benim de ona karşı bir sevgim var ve hatta kendisine 'Tayyip baba' derim. Ardından eşimle vedalaşarak helalleştim. Eşim bana oğlumun 7 günlük olduğunu hatırlattı. Ben de ona kararlılığımı anlatarak evden çıktım." dedi.

Nevşehir'den Ankara'ya yeni aldığı lüks otomobil ile gittiğini söyleyen Kolca, "Kırşehir üzerinden Ankara'ya ulaştım. Saat 00.50 gibi Kızılay'a girdim. Kızılay'da ortalık ana-baba günüydü. Tanklar kaldırımlara çıkıyordu; vuran, sıkanlar da vardı. Biraz da soğukkanlı biri olduğum için arabayı kenara çekip durdurdum. Tanklardakilerle sözlü diyaloğa girerek askerlere uyarılarda bulundum. 'Yapma! Sen bu vatanın askeri değil misin' diye uyarılarda bulundum. Sonra 3-4 tank direk Kızılay'ı terk etmeye başladı. Ben orada tankı durdurma derdine düştüm. Çünkü reis giderse ülkenin başına ne geleceğini biliyordum. En son Kızılay'dan 500 metre gittikten sonra Meclis, Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığının olduğu yere geldim. Orada gazetecilerin olduğunu gördüm. Onlara ne olduğunu sordum, bana Genelkurmay Başkanının rehin alındığını, hatta öldürüldüğünü söylediler. Tabi Genelkurmay ve Cumhurbaşkanının rehin alınıp öldürüldüğü an hepimizin öldüğü andır. İnsan arabasız, evsiz ve parasız kalabilir, eşsiz de kalabilir ama bir lidersiz kalamaz diye düşündüm." ifadelerini kullandı.

"Ben ölsem eşim, oğlum, kızım yalnız kalacak ama 86 milyon insan kurtulacaktı" 

Genelkurmay Başkanlığına doğru gittiğinde helikopterlerin Milli İstihbarat Teşkilatını (MİT) vurmaya başladığını anlatan Kolca, sözlerine şöyle devam etti:

"Helikopter MİT'e ateş etmeye başlayınca biz de 500-600 kişi Genelkurmayın önündeydik. Genelkurmayın içine giriş yapmaya çalışırken askerler halkın üzerine ateş ettiler. Vurulan, ayağı kopan ve kafasına mermi isabet edenler vardı. Ne yapacağımı bilemedim, artık yaralıları hastanelere götürmeye çalıştım. O gece çok ayrı bir gecedir, insanların gözümüzün içerisine bakarak ölmesi, senden yardım istemesi çok acı bir şeydi. Oraya yakın bir hastane vardı, 3-4 yaralıyı oraya götürdük. Sonra tekrar döndük, bu sefer askerler yaralıları almamamız için bize ateş ettiler. Yerde yaralılar vardı,  ambulans ve polislerin gelmesine askerler izin vermiyorlardı. Adam yerde, 80 kilo ve yaralı, tek başına vatandaş olarak bir şey yapamıyorsun, kaldırıyorum kalkmıyor. Birkaç kişiye yardım ettim, yarasına tampon yaptım ve kalp masajı yaptım, orada hayatını kaybedenler oldu. Ardından darbeciler uçak ile dönüş yaptılar, sonra helikopterle geldiler. Bunun üzerine 500-600 kişi MİT'in ve Genelkurmayın önündeydik, bir anda helikopter halkın üzerine ateş etti. O geceyi anlatamıyorum, çok şey oldu. Orada tesettürlü bir bayan vardı, vurulmuştu. Genelkurmayın demirlerinin önüne düşmüştü. Hemen yanına giderek atletim ile yarasına tampon yaptım, ama vücudu param parça olmuştu. Sağımda, solumda vurulan insanlar vardı. Ardından helikopter uzaklaştı. Ben bağırarak yaralılar için yardım istedim. Bu yardım çağrım üzerine askeriyenin içindeki askerler üzerimize ateş ederek 'Siz hâlâ burada mısınız' dediler. Bunun üzerine ben 'Beni de vur, beni de öldür. Zaten sizin en iyi yaptığınız insan öldürmektir, devleti düşürmektir' dedim. O gece ben ölümü göz önüne aldım. Belki ben ölsem eşim, oğlum, kızım yalnız kalacak ama 86 milyon insan kurtulacaktı."

"Tanklara karşı taşlarla mücadele ettik"

Helikopterin tekrardan halkın üzerine ateş ettiğini ifade eden Kolca, "Derken F16'lar Meclisi bombaladı. Meclis bombaladığında sersemleştim. Bombalamalar devam etti. Ardından bir sessizlik çöktü ve yaralıları hastaneye götürdük. O sırada uzun boylu 2 sivil telefonla 'Tankları çıkarın' diye talimat verdi. Ben de hemen Sıhhiye Köprüsünü arabamla kesmek istedim. Böylece tankların Meclis, Genelkurmay, MİT ve Başbakanlığa gidişini kesecektim. Aracımla yolu kapattım. Ardından eşimi arayarak 'Burada ortalık karıştı, ölürsem bana hakkınızı helal edin. Ölürsem beni babamın yanına defnedin.' dedim. Aradan 10-15 dakika geçti, peş peşe tanklar geldi. Tanklar bana ateş ettiler, ayağımdan vuruldum. Ayağımdan plastik mermi ile vuruldum. Onlar bana yaklaştı ben de o kadar zalim olacaklarını düşünmeden tankın önüne geçtim. Bunlar benim çekilmediğimi görünce bana doğru gelirken hızlandılar. Sonrasında bir anda ilk tank gelerek arabanın arka tarafına bastı. Arabanın üzerinden kalktı tank, ben de köprünün sağ tarafına geçtim. Diğer tank derken, bana silah tutuldu. Ardından biraz ağır kelimeleri tanklardaki askerlere söyledim ve tankların üzerine gittim. Arabanın oraya geldim, bir araba geldi benim durumumu sordu, arabadaki şahıs gözüyle beni muayene etti. Derken diğer tanklar geldi ve o şahsın da arabasını ezdiler. Arabası ezilen genç tanklara bağırarak onları videoya çekti. O genç cesaretli biriydi ve askerlere 'Sizin plakanızı aldım' diyordu. Ardından eski TRT binası tarafına gittik. Tanklar tekrardan üst taraf yöneldi. Bu sırada bir abi geldi, keserle kaldırım taşlarını sökerek bize verdi. Tanklara karşı taşlarla mücadele ettik." şeklinde konuştu.

"O geceyi 10-15 dakika anlatıyoruz, ama o 8 saatte yaşadıklarımızı Allah bir daha göstermesin"

Tanklarla uzun mücadelenin ardından tekrar Kızılay Meydanına geldiğini dile getiren Kolca, "Kızılay'da yaralılar vardı. Yaralılara üstümdeki elbiselerle müdahale ettim. O gece çok zor bir gece oldu. Ankara'yı baskı altına aldılar, ama sonuçta Allah Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın yanında oldu. Ben gururluyum ve onurluyum. Cumhurbaşkanımı çok seviyorum ve kendisini görmek kısmet olmadı, bu konuda çok üzgünüm. İnşallah önce Allah sonra sizin bu röportajınızla Cumhurbaşkanını görmek nasip olur. Ben onurla, gururla Ankara'ya gittim. İnsanoğlunun o anki tanığı Allah'tır. Ben o gece sadece cumhurbaşkanımızı düşündüm, nerede ne yaptığını düşündüm. Onlar benim ailemin bir parçası. Ben onları çok seviyorum. Kimse benim vatanıma, milletime, halkıma karşı art niyetle düşünmesin. Bir daha olursa ben 15 Temmuz gibi davranmayacağım, ya öleceğim ya da onları öldüreceğim. Ben o gece Ankara'ya giderek sabaha kadar mücadele ettim. Normalde o gece yaşama gibi bir şansım yoktu ama yaşadım. Yanımda insanlar vuruldu. O geceyi 10-15 dakikada anlatıyoruz ama ortalama o 8 saatte yaşadıklarımızı Allah bir daha göstermesin." diye konuştu.  (Hüseyin Temel, M. Salih Keskin - İLKHA)










 

Bu haberler de ilginizi çekebilir