• DOLAR 32.638
  • EURO 34.781
  • ALTIN 2497.947
  • ...
İnzar Dergisi Mart 2012 Sayısı Çıktı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mazlumlarının Rabbi`nin Adıyla
 
Diğer bir çok acı gibi soykırımların, toplu katliamların anılması, toplumun şuurunda canlı tutulması Kur`ani bir sünnettir. Bir Müslüman bu şuur ve bilinçte olmalı…

İnsanlardan ve özellikle müslümanlardan beklenen; insanlığa karşı, yaşama karşı irtikab edilen bütün katliam ve kırımlara karşı duyarlı olması ve bu duyarlılığın onu fiiliyatı sürüklemesi bunlara karşı insani ve İslami bir tavır koymasıdır. İster bu kıyım insanların dışındaki varlıklara karşı olsun, isterse hangi düşünceden ve inançtan olursa olsun insanlara karşı işlenmiş olsun… Zira toplu yok etme/sadece Allahu Teala’nın hakkı olan bir eylemdir. Bu hakkı kendinde görme firavunlaşmanın hayata dökülmesidir.

Ama bu katliamlar insana yakın olduğu oranda acısı daha fazla hissedilir. Buna binaen biz de bu ay dergimize, tarihi kana boyanların yaptıkları zulümlerden Halepçe Katliamını ve bu katliamdan ilham alınarak ilan edilmiş Mustazaflar Haftası bağlamında mustazafları aldık.

Halepçe, hem kıyımı ve hem de mustazaflığı kendinde cem’ etmiş bir olgudur. Zayıf bırakılmış, Ümmetin yetimleri sıfatının en fazla yansıdığı bir milletin uğradığı gadr ve bu gadr içerisinde yalnız ve sahipsiz bir bırakılmanın zirvesini içinde barındıran bir olgudur. Kerbela yarenlerini yalnız bırakan ümmetin aynı hataya tekrar düşme gerçeğidir. Bu duyarsız kalmış Ümmetin boynunda bir vebaldir ve kanaatimizce tövbesi şarttır. Rabbimizden böyle bir imtihanla ümmeti bir daha karşı karşıya getirmemesidir.

Bu bağlamda Zülfikar Fırat hocamız bir nesirle Halepçe’deki yürek acısını işlerken Nurullah Gülsever Hoca da nazm ile henüz kabuk bağlamamış bu yaramızı tekrar kanatıyor; ama Halepçe’nin katillerinin nasıl mazlum kanında boğulduğunu, tarihin en mütenna yerinde Halepçe’nin aslında nasıl bir Muzaffer Komutan olduğunu son dönemde yaşadığımız değişimleri işmam ettirerek dillendiriyor.

Mehmet Şenlik Hocamız ile Cihan Bozaba ise Mustazaf kavramının Kur`an’daki kullanımını sınıflarına ayırarak ve Kur`an’dan deliller getirerek işliyor. İbrahim Dağılma Hoca ise mustazafların aslında çaresizce oturanlar deği,l tarihi süsleyen inkılapların ustası olduğunu tarihi fotoğraflarla önümüze koyuyor.

İnzar’ın klasiği olan başyazı ise bir Müslüman’ın akıl ve gönlüyle beraber hatta daha fazla fiiliyatını hitap eden sünnetini takip etmeye devam ediyor. Bu ay ise Müslüman camia için hayati önem taşıyan emir sahiplerine itaatin nasıl da aslında zaruri ama daha çok Nebevi/dini bir emir olduğunu Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selamin hadisleri ışığında açıklıyor. En müstefid konu olduğunu ifade gerek olmadığı malumunuzdur.

Muhammed Şakir Hocamız da her zamanki gibi Üstadla bizi haşir etmeye devam ediyor. Ama bu ay seçtiği konu Resulün varisleri olan alimleri varis yapan, onları ümmetin önderi kılan bir vasfı Üstadın kendisi için hayat olarak bellediği ‘İstiğna’ sıfatına değiniyor. Hiç şüphesiz bu alimlerin her davetçinin edinmesi gereken olmazsa olmaz ahlaklardandır. Zira bu sıfat davetçinin hür ve bağımsızlığının ilanı ve taminatıdır.

Naşit Tutar Hoca o güzel diliyle Vefa’yı, Abdulgafur Batmaz hoca da ‘emniyet’ sıfatını Müslümanların Asr-ı Saadette bırakmadıklarını verdiği yaşanılmış bir örnekle bizlere gösteriyor.

Ek olarak bu ay dergimizde söyleşi tarzı bir yazıya yer verdik. Beğeneceğinizi umuyoruz. Konu Halepçe Katliamı ve Halepçe ile ilgili unutulmaya yüz tutmuş bir çok gerçeği bize hatırlatacağına inanıyoruz.
Sizi derginizle baş başa bırakırken hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir