• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2498.11
  • ...
İLİM CEHALETE TABİ OLMADI! DİYANET NOKTAYI KOYDU
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ENES DURMAZ- İSTANBUL

Peygamber Efendimiz`in hayatının anlatıldığı ve ilmi şölenlere dönüşen ‘Kutlu Doğum` haftası etkinlikleri ile ilgili tartışmalara Diyanet, son noktayı koydu. Bazı fitne odaklarınca bu etkinlikler için ‘FETÖ projesi` ve ‘bidat` denilerek karalanması sonrası konuyu gündemine alan Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye`de tanınmış 40 ilim adamı ile iki gün süren istişare toplantıları yaptı ve kararını kamuoyuyla paylaştı. Hatırlanacağı üzere bu tartışmaların yapıldığı dönemde konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Türkiye`de herkes bilsin ki ilim, cehalete tabi olmaz. Cehalet, ilme tabi olmak zorundadır.” demişti. İstişare heyetinin kararlarını okuyan Mehmet Görmez yaptığı açıklama ile ilmin cehalete tabi olmadığını kanıtladı. Görmez, yaptığı açıklamada, “Kutlu Doğum Haftası, O'nun (Hz. Muhammed) sünneti, sireti, yüksek ahlakı ve evrensel mesajının ilmi etkinliklerle anlatıldığı bir Siret Haftası'na dönüştürülerek, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da 14-20 Nisan tarihleri arasında icrasına devam edilmelidir." dedi.

KARAR OY BİRLİĞİ İLE ALINDI

İslam âlemi ve insanlığın ağırlaşan temel sorunlarında, fikir ve önerileriyle Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığına ilmi destek vermek için kurulan "Genişletilmiş İstişare Heyeti"nin İstanbul`da gerçekleştirdiği toplantı sona erdi. ‘Kutlu Doğum Haftası`, ‘Hicri Takvim Birliği`, ‘İmsak ve Yatsı Vakitlerinin Tespiti`, ‘Ramazanda Yayınlanan Dini İçerikli Programlar` gibi konuların dört oturum halinde derinlemesine ele alındığı toplantının kararları Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Din İşleri Yüksek Kurulu Genişletilmiş İstişare Heyeti üyesi Türkiye`nin önde gelen 40 ilim adamının katıldığı ve iki gün süren toplantıda alınan kararlar oy birliği ile alındı.

“BUNDAN SONRA DA 14-20 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA…”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin FETÖ ile irtibatlandırılmasının Diyanet ve ilahiyat camiası ile milleti derinden yaraladığını belirterek, "Kutlu Doğum Haftası, O'nun (Hz. Muhammed) sünneti, sireti, yüksek ahlakı ve evrensel mesajının ilmi etkinliklerle anlatıldığı bir Siret Haftası'na dönüştürülerek, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da 14-20 Nisan tarihleri arasında icrasına devam edilmelidir." dedi.

“AKIL, VİCDAN VE İZ‘AN DIŞI BU İDDİA AYNI ZAMANDA TARİHİ GERÇEKLERE DE AYKIRIDIR”

Görmez, “Yirmi sekiz yıldır devletin desteği ve bütün toplum kesimlerinin katılımıyla bir bilgilenme ve bilinçlenme şöleni haline gelmiş olan Kutlu Doğum Haftasının asrın fitnesi FETÖ ile irtibatlandırılması başta Diyanet ve İlahiyat camiası olmak üzere aziz milletimizi derinden yaralamıştır. Akıl, vicdan ve iz‘an dışı bu iddia, aynı zamanda tarihi gerçeklere de aykırıdır.” şeklinde konuştu.

“BU HAFTA BİDAT OLARAK NİTELENDİRİLEMEZ”

“Bu hafta asırlardır 12 Rebiulevvel`de idrak edilen mevlit kandilinin bir alternatifi değil; Hz. Peygamberin(s.a.s.) sîreti, sünneti ve evrensel mesajını anlamak ve hayata geçirmek gayesiyle uygulamaya konulmuş ilmi ve kültürel faaliyetler bütünüdür.” diye konuşan Görmez, “Esas amaç, Hz. Peygamberin hayat veren çağrısının daha geniş kitlelere ulaştırılması olunca, bu etkinlik için tüm eğitim kurumlarının ve halkımızın yoğun bir şekilde katılımının daha çok sağlandığı bir zaman dilimi belirlenmiştir. Resul-i Ekrem`i ilmi ve kültürel etkinliklerle anmanın başka bir vesilesi olan bu hafta bidat olarak nitelendirilemez. Zira bir uygulamanın bidat olarak nitelendirilebilmesi için o uygulamanın itikat ve ibadetler gibi dinin temel yapısına ilişkin bir değiştirmeyi ya da bir eklemeyi beraberinde getirmesi gerekir. Oysa Peygamberimizin sünnetini ve siretini anlamaya yönelik bu haftadaki etkinlikler itikadi ve taabbudi bir konu değildir. Bu nedenle böyle bir haftanın ve anma faaliyetinin bidat kapsamında değerlendirilmesi, İslam ilim ve usul geleneğiyle bağdaşmaz.” ifadelerini kullandı.

“HER YIL OTUZ BİNİ AŞKIN ETKİNLİK YAPILIYOR"

Her yıl yurtiçi ve yurtdışında otuz bini aşkın etkinliğin bu hafta içerisinde yapıldığını dile getiren Görmez, “Bu haftanın amacıyla bağdaşmayan bazı yanlış uygulamaların tasvip edilmesi düşünülemez. Bu münferit yanlış uygulamalar bütün bir etkinliğe de gölge düşürmemelidir. Resul-i Ekrem`in hatırasına ters düşecek ve Müslümanları rencide edecek tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Etkinlikler, ilgili yönetmelik hükümlerine göre ve Diyanet İşleri Başkanlığının gözetim ve denetiminde yürütülmelidir. Yukarıdaki mülahazalar doğrultusunda Sevgili Peygamberimizin ve Onun doğumunun bir tartışma ve polemik konusu yapılması kabul edilemez. Bu itibarla bu topraklarda bin yıldır vecd ile kutlanan mevlit kandili programları zenginleştirilerek sürdürülmeli, Kutlu Doğum Haftası ise Onun sünneti, sîreti, yüksek ahlakı ve evrensel mesajının ilmî etkinliklerle anlatıldığı bir sîret haftasına dönüştürülerek şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da 14-20 Nisan tarihleri arasında icrasına devam edilmelidir.” dedi.

‘ULUSLARARASI HİCRİ TAKVİM BİRLİĞİ KONGRESİ KARARLARI TEYİT EDİLMİŞTİR`

Oruç ve dini bayramların birlikte idrak edilmesi için de kararlar alındığını vurgulayan Görmez, "2016 yılında İstanbul`da gerçekleştirilen ve tüm dünyadaki Müslümanlara aynı günde oruca başlama ve bayram yapma imkanı sunan Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi Kararları teyit edilmiştir." dedi.

‘İBADET VAKİTLERİ KONUSUNDA TEREDDÜTLERE İTİBAR EDİLMEMELİDİR`

Diyanet İşleri Başkanlığının, ibadet vakitlerini geçmişten günümüze İslam âlimlerinin ve astronomların ortak görüşünü, İslam dünyasındaki müşterek uygulamaları ve bilimsel gözlem sonuçlarını göz önünde bulundurarak belirlediğini dile getiren Görmez, "Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığının sürdürdüğü 5 yıllık gözlem sonuçları değerlendirilmiş ve diyanet takviminde yer alan ibadet vakitlerinin doğruluğu bir kez daha teyit edilmiştir. Bu itibarla imsak ve yatsı vaktinin belirlenmesiyle ilgili tarihte ve günümüzde İslam dünyasında muteber olmayan görüşlerin gündeme getirilmesi, dini ve ilmi gerçeklerin göz ardı edilerek zihinlerin bulandırılması, halkımızın huşu içinde ifa etmeye çalıştığı ibadetlerin sıhhatinin tartışma konusu yapılması ramazanın manevi iklimine gölge düşürmektedir. Bu sebeple ibadet vakitleri konusunda meydana getirilmeye çalışılan tereddütlere itibar edilmemelidir." değerlendirmesini yaptı.

‘HURAFELERDEN, AYRIŞTIRICI VE ÖTEKİLEŞTİRİCİ SÖYLEMLERDEN VE HER TÜRLÜ İSTİSMARDAN UZAK DURULMALIDIR`

Ramazanda yayınlanan dini içerikli programlara da değinen Görmez, adı geçen programlarda İslam`ın temel kaynaklarına dayalı sahih dini bilginin esas alınması gerektiğini vurguladı. Mehmet Görmez, "Hurafelerden, ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemlerden ve her türlü istismardan uzak durulmalıdır. Zor bir süreçten geçtiğimiz, birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde medya kuruluşlarımız, halkımızın kafasını karıştıracak, onların dini duyarlılıklarına gölge düşürecek gereksiz tartışmalara ve polemiklere meydan vermemelidir." diye konuştu.

"Din İşleri Yüksek Kurulu Genişletilmiş İstişare Heyeti II Toplantısı"nda eski Diyanet İşleri başkanları Lütfi Doğan, Prof. Dr. Tayyar Altıkulaç, Prof. Dr. Mustafa Sait Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, eski Din İşleri Yüksek Kurulu başkanları Prof. Dr. Şamil Dağcı, Prof. Dr. Raşit Küçük, Dr. Hüseyin Kayapınar ile birlikte 40 din adamı yer aldı.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir