Enes (r.a)`tan rivayetle Rasulullah(s.a.v)buyurdu ki: “Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini ve ömrünün uzatılmasını isterse, sıla-i rahimin yapılmasına teşvik etmiştir. Zira kötülük kötülüğü silmez. Ebu zer (r.a) demiştir ki: “Dostum bana hayırlı hasletleri tavsiye etti. Üstümdekine bakmamayı, benden aşağıya bakmamı tavsiye etti. Miskinleri sevmemi ve onlara yaklaşmayı tavsiye etti. “Sırtını dönse bile sıla-i rahmi yapmamı Allah yolunda kınayıcının kınamasından korkmamı, acı da olsa hakkı söylememi ve la havle vela kuvvete illa billah zikrini çokça söylememi tavsiye etti. Çünkü bu zikir, cennet hazinelerinden bir hazinedir. Amr bin As (r.a) demiştir ki: “Sıla-i rahimi yapana sıla-i rahimde bulunmak, sıla-i rahimi yapmayana sıla-i rahimde bulunmamak, gerçek manada sıla-i Rahim değildir. Zira bu ancak, karşılıklı bir ilişki olmuş olur. Sıla-i rahim: Sıla-i rahimi kesene sıla-i rahimde bulunmak ve cefa verene şefkatli davranmaktır. Bununla beraber sıla-i rahim; masiyetlerde onlara kibar davranmak, günah ve düşmanlıkta onlara yardım etmek anlamına gelmez. Rasulullah(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kavmine hak dışında yardımda bulunan, kimsenin durumu, kuyuya düşen devenin durumu gibidir. Böyle bir kimse, oradan günahı ile çıkar. Bilakis sıla-i rahimi; hilm, rıfk ve ilimle iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktır. Tıpkı Hz. İbrahim aleyhisselam'ın babasına söylediği gibi, “Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan rahman(olan Allah)'a başkaldırandır. 

 BETÜL ACAR